Milli Takım maçları için verilen iki haftalık aradan sonra yeniden TBL mücadelesine döndük. Takımlarda görülen eksikler elden geldiğince giderildi, birtakım oyuncular geri gönderildi, yerlerine yeni isimlerin getirildi. Aradaki zamanı iyi değerlendiren ve değerlendiremeyen takımlarımızın aldıkları sonuçlar bundan sonra gerçek kapasitelerini daha iyi yansıtacaktır. G.Saray bıraktığı yerden devam etti. Ülker ile Efes'in peşine takılmış ve üçüncülüğe iyice yerleşmiş durumdalar. Üç büyüklerin maddi sıkıntılarını gündeme getirdikleri bir dönemde yakaladıkları başarının önemli olduğunu düşünüyoruz, çünkü F.Bahçe ile Beşiktaş ne saha içinde, ne de dışında onların performansına yaklaşabilmiş değiller. İTÜ karşısında toplam 46 havatopu üretince bu hakimiyeti skora da yansıtarak 102 sayıya ulaşmak onlar için zor olmadı. Johnson'un 39 sayısına rağmen mukabele edecek kaynaklara sahip olmayan 'Teknik' de çaresiz boyun eğdi. Bıraktığı yerden devam eden takımlarımızın bir diğeri lider Ülker'di. Fark epeyce açıldıktan sonra dahi gevşemeyen savunmaları ve oyuna sonradan girenlerin aynı yüksek motivasyon düzeyini sürdürmesi tam bir takım olmaya doğru gittiklerini ve iyi yönetildiklerini gösterdi. Beşiktaş'ın yeni yabancıları Roberts oldukça iyi oynarken, diğerlerinin ona ayak uyduramamaları ve Ülker karşısında böylesine etkisiz kalmaları şaşırtıcıydı. Bulgaristan'da yaptıkları iki haftalık kamptan istenilen sonuç alınamamış anlaşılan; farklı mağlup oldukları oyunun son saniyelerinde kendi potaları altında mücadele yaşanırken, bazı Beşiktaşlı oyuncuların maçı bırakıp kenara yürümeleri gözden kaçmadı. F.Bahçe'de de durum Beşiktaş'tan pek farklı değildi. Karşıyaka karşısında açıkçası sürklase oldular, hem de Dickel'in her zamanki iyi oyununa rağmen. İzmir ekibinde Jefferson'un 40 sayısı artık alıştığımız gibiydi. Beki de Jefferson için ayrı bir paragraf açılması gerekecek çünkü gerçekten iyi bir şütör ve üstelik uzun bir menzile sahip. Tecrübesi arttıkça (yaşı henüz oldukça genç) onu izlemek daha da heyecan verici olacaktır. Galibiyetin arkasındaki bir diğer faktör de Hakan Köseoğlu idi. Karşıyaka forması altındaki ilk maçında sahadaki tempolu oyuna ne kadar iyi uyum sağlayabileceğini ve Darüşşafaka ile yapılan takasın doğru bir karar olduğunu gösterdi. F.Bahçe'nin performansı potansiyelinin epey altında olduğunu düşünüyoruz, çünkü Emre Ekim'in de katılımıyla oldukça iyi bir kadroya sahip oldular. Her pozisyonda iş yapabilecek oyuncuları var. Kısa sürede toparlanacaklardır. Efes hafife alınmaması gereken O.Renault karşısında net bir skorla galip geldi. Gerçi 17 top kaybı onlar için biraz yüksekti, (Kerem'in eksikliğini hissetttiler) ama diğer istatistiklerde başarılıydılar ve Brown'un sayılarıyla sonuca gittiler. Renault'un pivotu Nedim kendisine Milli Takım kapılarını açan çizgisini sürdürdü, ancak hava toplarına dikkat etmesi gerekir. Kadrosunu büyük ölçüde değiştiren, bazı oyuncularını da takas eden Darüşşafaka, yeni bir başlangıç için gittiği Ankara'dan eli boş döndü. FIBA Şampiyonlar Kupası'nda Dörtlü Finali kovalayan ve bu hedef doğrultusunda çizgisini yükselten Telekom, (onlar da Ekim ile GS'lı Şemsettin'i takas etmişlerdi) bu zor karşılaşmayı kazanmasını bildi. Gereksiz top kayıpları hala devam ediyor; onlar için Steven Rogers'in saha içindeki toparlayıcılığı önemli bir faktör olacaktır. Göztepe TED Kolejliler karşısında yılın ilk galibiyetini alıp ilerisi için ümitlenirken, Tekel de Büyük Kolej karşısında kritik bir galibiyet alarak ligde kalıcı olacağını gösterdi. Yabancıların pota altındaki etkili oyunları Tekelspor'da galibiyetin anahtarıydı, böyle bir düzende çok daha etkili olacak Turgay Çataloluk faktörü de (Turgay bu sefer 5 sayıda kaldı) bundan sonraki maçlar için bunun üzerine eklenebilir.