Almanya'nın İtalya'yı yenmesiyle her halukarda grup üçüncülüğünü garantileyen Fransa ile maçı kazansak dahi turnuva dışı kalma gerçeğini değiştiremeyecek olan millilerimiz için sıralamayı etkilemeyecek bir karşılaşmaydı. İki taraf da oyuna tam kadro yüklendi ancak savunmalar genelde vasatı aşamadı. Yumuşak Fransız savunması karşısında Kaya'nın 9 sayısı ve onu besleyen arkadaşlarının asistleri ile nispeten kolay sayı bularak rahat bir ilk periyot oynadık. Gerçi ilk periyodların çoğunu iyi oynamıştık İspanya'da ve akabinde oyunun ilerleyen dakikalarında derinleşen sıkıntıları aşamamıştık. Bu sefer de öyle oldu. Dakikalar ilerledikçe başta fast break sayıları olmak üzere şut isabeti ve diğer bazı temel alanlarda bize üstünlük sağlayan Fransızlara karşı da etkili olamadık. Maçın ilginç notlarından biri Cenk'in oyun kurucu oynadığı dönemde, bu alanın dünyadaki en iyilerinden Tony Parker'a karşı hata yapmaması, ama oldukça yavaş kalması ve onu pivota çekip boy avantajını kullanması idi. Son dakikalarda fark da açıldı ve son maçımızı da kaybederek turnuvayı kapattık. Geçen yıl bir anlamda kapasitesinin üzerine çıkan ve tüm ülkemize gurur yaşatan 12 Dev Adam, Avrupa Şampiyonası genelinde potansiyelini sahaya yansıtamadı ve beklediğimiz oyunu sergileyemedi. Şampiyonaya iyi başlayamadık, arkasından da bir türlü istediğimiz gibi toparlanamadık. Kısa vadeli bazı parlamalar dışında etkili olamadık ve sonunu da iyi bitiremedik. Yenebileceğimizi düşündüğümüz takımları yenemeyince üzüldük. Aksamalar oldu, hatalar oldu, ancak bu takım bizim takımımız olduğuna göre, hataları doğru tesbit edip düzeltmek ve yolumuza devam etmek durumundayız. Türk basketbolu olarak bunu yapabilecek kapasitedeyiz...