Dünya Şampiyonası yoluna çıktık

A -
A +

Milli takımımız daha önce ilan edilen program çerçevesinde çalışmalarına başladı. 19 Ağustos'ta oynayacağımız ilk resmi maçımız öncesinde uzunca bir hazırlık kampı yapılacak. Kadroya çağırılan, ancak sakatlıklarını beyan eden ve muayeneden geçen Hidayet Türkoğlu ile Mehmet Okur'un katılmayacakları kampta çalışmalar çetin geçecek. Amaç zamanı geldiğinde en iyi durumda olacak takımımızı sahaya sürerek gereken mücadeleyi sergilemek olacak. Erken yaşta Milli Takım forması giymiş ve uzun yıllar taşımaya devam etmiş birisi olarak, çalışma kamplarının zorluğunu yakından bildiğim gibi yorucu bir sezonun sonunda biriken sakatlıkların yıpratıcı etkisini de sanki dünmüş gibi hatırlıyorum. Çünkü vücudumda yeterince iyileşmeden oynadığım onca maçın tahribatını hala taşıyorum. Bizim dönemimizde basketbol henüz bir endüstri haline gelmiş olmadığı için, oyunun üzerindeki etkenler bu kadar karmaşık değildi. "Türkiye'nin sana ihtiyacı var" denildiğinde akan sular dururdu. Diğer her şey ikinci planda kalırdı, başka türlüsü de bilinmezdi. Farklı dönemleri kıyaslamak değil amacımız. Bununla bir yere varılamayacağını biliyoruz. Bugünün şartları hakikaten birçok açıdan farklı. Kontratlar, kazanılan paralar, sporun medya ve promosyon boyutu, hatta uluslarası kulüp aidiyetleri tabloyu etkiliyor ve karmaşıklaştırıyor ister istemez. Türkiye'nin yine ihtiyacı olabiliyor oyuncularına, ancak çözüm eskisi kadar basit olamıyor artık. Bugünün şartları o zaman olsaydı, zamanında tam olarak iyileşmeden çıktığımız maçları biz de oynamayabilirdik belki, kim bilir? ÖNCE İSTEK VE MÜCADELE Hidayet ile Mehmet basketbolumuzun gözbebeği iki uluslararası yıldızımız. Ne kadar yorucu bir sezon geçirdiklerini hepimiz biliyoruz. Aradan geçen iki ayı aşkın sürede rehabilitasyon için ne yaptıklarını bilmemekle birlikte ve tıp ne kadar ilerlemiş olursa olsun, gerçek çözümün onların adalelerinde veya eklemlerinde değil, yüreklerinin derinliğinde olduğuna inanıyoruz. Kendilerini hazır hissetmiyorlarsa onları 30 yıl önce yapıldığı gibi zorlayamayız. Nitekim sakatlıklarından dolayı kendilerini %100 veremediklerini belirtince kadrodan çıkarılmışlar. Hazır oldukları ve kadroya davet edildikleri taktirde başka bir zaman Türkiye için daha yapabilecekleri olduğunu düşünüyoruz. İdmanlar ve maçlar yıpratıcı olduğu için, belki de daha önemlisi Japonya'da strese ve baskıya da metanetle karşı koymak gerekeceği için kararını vermiş istekli oyuncularla yola çıkıyoruz. Çok sayıda iyi oyuncuya sahibiz. Dünya basketbolunda söz sahibi ülkelerde de benzer yönelişler görüyoruz. Sırpların anlı şanlı NBA kadrosunun (sakat olup olmadıklarını bilemediğimiz) büyük bir bölümü de Milli Takım kadrosunda değil bu sefer: Jariç, Radmanovic, Rebreca, Stojakovic gibi yıldızlar Japnya'daki Dünya Şampiyonası'nda ülkeleri adına oynamayacaklar. Son yıllarda istediği sonuçları alamayan Amerikan Milli Takımı'nın başına geçen Jerry Colangelo da geçmişe kıyasla oldukça radikal bir çizgi izliyor. Bütün oyuncuları oldukça ağır taahütler içeren ve 2008 Olimpiyatları'nın sonuna kadar süren bir yazılı mutabakat altına alıyor. Kendisini %100 vermeye hazır olmayanları ve dolayısıyla oluşturulan kontratı imzalamayanları takıma almıyor. Hatta Iverson'a yapıldığı gibi bazen imzalamaya hazır olanları dahi almıyor. Nedeni ne olursa olsun fiziki ve psikolojik açıdan tamamen hazır olmayan oyuncuların katkılarının sınırlı olabileceğini son birkaç yılda biz de yakından yaşadık. Japonya'ya bütün benliğiyle mücadele edeceklerine karar kıldığımız oyuncularla gideceğiz. Yolumuz açık olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.