Kendi sahasında yenilerek avantajını harcayan Efes, bu sefer işi sıkı tuttu. İlk preyidu az farkla önde bitirdikten sonra ikinci periyotta yüksek bir savunma direnci sergilediler ve üstünlüklerini perçinlendiler. Önce Kerem, sonra da Ender ve Ömer iyi oynayarak takımlarına oyun kurucu pozisyonunda avantaj sağladılar. İkinci yarının başında önde olmanın da avantajıyla ısrarla topu pivotlarına geçirmeye çalışan Efes, doğru olanı yaptı. Çünkü oyunun kontrolü ellerindeydi ve Ülker'i zayıf olduğu noktadan zorluyorlardı. Turuncu-yeşilliler için çıkış yolu, çabuk hücum edip isabetli dış şutlar atmaktan geçiyordu. Üç sayılık atışlar Ömer'den gelince Efes daha da rahatladı. Son 10 dakikaya girilirken 10 sayılık net bir farkla önde olmalarının belki de en önemli nedeni, hava toplarında rakipten geri kalmamalarıydı (22-21). Ülker üçüncü periyot boyunca bütün gücüyle uğraşmasına rağmen rakibini yakalamak bir yana, farkı da azaltamamıştı. Kozlar bir ölçüde paylaşılmıştı artık. Son periyoda Lollis'in de çıkıp, üçlük atışlar kullanmaya başlaması, Efes savunmasının başarısına ve Ülker hücum dengesinin bozulmasına işaret etmekteydi. Efes, kalan sürede zorlanmadı ve maçı rahatça kazandı. Ancak başta Kerem olmak üzere çok fazla enerji harcadıkları ve oldukça yoruldukları da bir gerçekti. Final serisi beklenildiği gibi çetin bir mücadeleye sahne oluyor. Her iki takım da rakip sahadaki maçları kazanarak, tenis ile kıyaslamak gerekirse rakibin servisini kırmış oldular. Bir galibiyet önde olan Efes'in Salı günü kendi sahasında oynayacağı maç, sonuca yönelik olarak büyük önem taşıyor.