Her iki takım için de önem taşıyan bir maçtı. Avrupa'dan elendikten sonra bütün konsantrasyonuyla BEKO Basketbol Ligi'ne dönen Fenerbahçe Ülker, zirveye yönelik hamle tazelemek için maçı mutlaka kazanmak istiyordu. Kambala'yı kaybetmeleriyle de fazla zarara uğradıkları söylenemezdi; kadroları öylesine derindi ki; Semih ve Oğuz gibi yetenekli gençler pota altı performansını rahatlıkla yükleniyorlardı. Efes Pilsen ise liderlik koltuğunda oturmanın verdiği avantaja sahipti ve liderliğini sürdürmek istiyordu. Son haftalarda saha içi organizasyon konusunda ortaya çıkan ve Avrupa'daki performanslarını düşüren sıkıntılara çözüm bulmaya çalışıyorlardı. Oyun kurucuların maçtaki performansı kadrodaki tüm oyunculardan kapasiteleri doğrultusunda verim almaya çalışan Efes açısından kilit önem taşıyordu. Yönetimi Cüneyt'e emanet ederek oyuna başladılar. Cüneyt de ilk yarıda iyi oynadı ve skora katkı da yaptı (11 sayı). Ancak maçın genelinde saha içi yönetim başarısını gösteren asistlere baktığımızda Efes'in yine tek rakamlı seviyelerde kaldığını görüyoruz ki, üst düzey takımlar için bunun yeterli olduğunu söylemek zor. İki takımın da oldukça iyi savunma yaptığı karşılaşmada kıyasıya bir mücadele yaşandı. Teraziye konulduğunda sahadaki en zengin yetenek platformu 'şutör' oyunculardı, çünkü iki tarafta da bol bol 'üçlükçü' vardı. Dolayısıyla dış şut aşısından tatminkar bir mücadele oldu. İkinci yarıda üstünlük sağlayan Fenerbahçe, kalan sürede bu avantajını kullanarak galibiyete uzandı. Fenerbahçe Ülker kaptanı İbrahim Kutluay 9/17 isabetle 29 sayı üreterek maç boyunca takımını sırtlayan oyuncu oldu. Mirsad ve Ömer de ona eşlik ettiler. Sarı-lacivertlileri başarıya taşıyan önemli faktörlerden biri de çok az top kaybetmeleriydi; 40 dakikada sadece 4 top kaybederek her topun değerini iyi bildiklerini gösterdiler. Sarı-lacivertlerin mücadele dirençleri de oldukça iyiydi. Oyunda sergiledikleri tam saha baskıyla kritik toplar kaparak taraftarlarına zaman zaman özletmiş oldukları istekli ve mücadeleci bir basketbol izlettiler. Dün yaptıkları gibi mücadele ettikleri ve basketbolun gerektirdiği kolektif dayanışmada açık vermedikleri sürece yenilmesi zor bir takım oluyorlar. Abdi İpekçi'yi neredeyse tamamen dolduran Fenerbahçe taraftarları, takımlarına güçlü bir destek vererek sahada iyi oynayan oyuncularla birlikte keyifli bir basketbol ortamının ortak mimarları oldular.