İsviçre kuvvetli bir rakip değildi. Altı maçta sadece bir galibiyet alabilmişlerdi ve mencerlerinin ifadesine göre oyuncularının bir kısmı ilk defa bu kadar büyük bir salonda oynayacaklardı. Biz ise her durumda iyi mücadele etme standardını perçinleme yolunda ilerlerken, Bulgaristan'da alınan başarılı galibiyetin sonrasında kendi sahamızda ağırlayacağımız İsviçre karşısında gevşemememiz gerektiğinin bilincindeydik. Oldukça iyileşmiş bulunan Mirsad, Türk seyircisini çok özlediğinden oynamak istemişti gerçi, ama tamamen iyileşene kadar beklemesi uygun görülmüştü. Seyircimizin beklediği farka hemen ulaşamasak da, ilk yarıda sık oyuncu değiştirerek farklı isimlere yeteneklerini sahaya yansıtma imkanı tanıdık. İlk yarıda bütün oyuncularımız görev aldı, ancak İsviçre'nin ağır temposuna uymamız sebebiyle beklediğimiz skoru üretemedik. Kerem'in son salisedeki uzak atışıyla 33 sayıyı ancak bulduk. Bireysel olarak bizimle kıyaslanamayacak durumdaki İsviçre takım olarak bizden daha fazla hava topu alıp, daha fazla asist üretmişti. Yanbolu kahramanı Hüseyin pota altında oldukça etkisizdi. İkinci yarıda yapılacak şey öncelikle tempoyu yükseltmekti. Geçerli bir oyun planına sahip İsviçreliler, ikinci yarıda da yakın savunma yapmayı sürdürdüler. Tempoyu yükseltmemize yine izin vermediler. Maçın bitiminde ulaştığımız 24 sayılık fark, kazanma hedefimiz açısından yeterliydi. Üç maçlık periyodun Kiev'deki son maçını da galibiyetle kapatıp, grup liderliği iddiamızı sürdürmek istiyoruz. Maçın sonunda dışarı çıkmakta olan bir topa atlarken belinden sakatlanan Kerem'in - tribünlerin içten gelen Kerem, Kerem tezahüratı oldukça etkileyiciydi - bir an önce iyileşmesini diliyor ve Kerem'e geçmiş olsun diyoruz.