Avustralyalılar maçtan önce milli bilinçlerinde önemli yer tutan Gelibolu cephesini ziyaret etmiş ve Atatürk'ün, "Bu topraklarda yatan kim olursa olsun artık bizim evladımızdır" ifadesinde müthiş vizyonun sıcaklığında duygusal anlar yaşamışlardı. Çanakkale Savaşı ne kadar muazzam bir savaş olursa olsun, sonrasında kurulan dostluk da önemliydi ve basketbol milli takımları çok uzun yoldan bu dostluk için gelmişti. Tanjevic'in oyun kurucu pozisyonunu emanet ettiği Engin Atsür'ün saha yönetiminde yakaladığımız 11-0'lık hızlı başlangıç oldukça etkileyiciydi. Ancak Avustralya yabana atılacak bir takım değildi ve kısa sürede skoru eşitlediler. Geçen yıl takımda olan ve olmayan oyuncularımızın uyumu oldukça iyiydi. Özellikle başlangıçta savunmada gereken emeği ortaya koyduğumuz gibi tam saha baskı da yaptık. Yine de bazı üçlük atışlarını daha iyi savunabilirdik. Ağır kondisyon idmanlarından, maç formuna geçiş dönemimize rastladığından karşılaşmada değişik oyuncularla farklı düzenler denedik. Cenk'in de bir dönem oyun kurucu oynaması dikkat çekiciydi. Yüksek skorlu ilk yarıda sadece top kaybı yapmamız iyiydi. Savunmada yeterince etkili olmadığımız ancak büyük bölümü başa baş geçen karşılaşmayı hep önde götürdük. İnatçı Avustralya arayı açmamıza izin vermedi. Son periyodun başlamasıyla birlikte de öne fırlayıverdiler (85-93). Maç sertleşti ve Mehmet'i ve Hidayet'i yeniden sahaya sürmemize rağmen, 101 sayı yediğimiz karşılaşmayı kaybettik. Avustralya ile bugün bir kere daha oynayacağız. Savunmayı mutlaka daha iyi yapıp skorlarını düşürerek, iyi bir hazırlık fırsatını kullanmanın yanında onları yeneceğiz de.