Dünya Şampiyonası kura çekimi sonuçlandı. Merakla beklenen ilk kademe rakiplerimizi biliyoruz artık. Torbaların belirlenmesinde her zamanki gibi daha önceki performanslar esas alınırken, önemli bir kriter daha öne çıkarıldı ve aynı bölgeden (kıta) gelen takımlar mümkün olduğunca farklı gruplara dağıtıldı. Brezilya'nın neden ABD ve Arjantin ile birlikte seribaşı olduğuna veya ikinci torbanın neden dört Avrupa takımından oluştuğuna biraz da bu açıdan yaklaşmak gerekiyor. Kıta birincisi olmayan tek seribaşı Brezilya'nın grubuna düşmek aslında bir avantaj olarak öne çıksa da hiçbir maçımızı küçümseyemeyiz. Dünya Şampiyonası'nda kolay rakip yok. Dolayısıyla Indianapolis'te iyi oynamadan kazanabileceğimiz maç da olmayacaktır. Mesela 'Ortadoğu'da basketbol mu var' diye düşünüp Lübnan'ı küçümsemeye kalkmak yanılgıya davetiye çıkarmak olacaktır. Kapasiteli bir ligleri olduğu ve iki yıl önce Milano'daki MCDonalds Turnuvası'na Asya kıtası şampiyonu unvanıyla katılan Lübnan Ligi şampiyonunun, NBA şampiyonu San Antonio Spurs ve diğer kıtaların dev kulüp takımları arasında takdir topladığını unutmamak gerekiyor. Genel olarak kısa ve süratli oyuncuların bireysel yeteneklerine bağlı bir basketbol oynayan Porto Riko'nun ise Santiago ve Aroyo gibi (kıyısından köşesinden de olsa) NBA kariyerli oyuncuları var. Topu rakip sahaya çok çabuk getirdiklerini, topla iyi oynadıklarını ve isabetli dış şutlar attıklarını geçmiş turnuvalardan biliyoruz. İlk bakışta kolay bir gruba düşmüş gibi görünmemize rağmen kura dezavantajımız ikinci kademede ortaya çıkıyor, çünkü 4, 5 ve 6. maçlarımızı A Grubu takımlarına karşı oynayacağız. Dört grup arasında en kuvvetlisinin Yugoslavya, İspanya, Kanada gibi birbirinden güçlü takımları içeren A Grubu olduğunda hemen herkes birleşiyor. İlk sekize kalacak 4 takımın 3 tanesinin büyük ihtimalle A Grubu'ndan geleceği düşünülürse bizim de yer aldığımız B Grubu'ndan ilk sekize sadece bir takım yükselecektir. Yani ilk üç maçımızı da kazanıp grup birincisi olmalıyız. BÜYÜK DÜŞÜNMEYE DEVAM İlk defa Dünya Şampiyonası'na katılmamız nedeniyle tecrübemiz bulunmasa da 12 Dev Adam'ın potansiyeli bize iddalı olabilme lüksünü sunuyor. Çok zor geçecek ikinci kademe maçları öncesindeki ilk üç maçımızı da kazanıp B Grubu'nu birinci sırada tamamlayabilirsek, ikinci kademedeki üç maçın birini kazanarak 4 galibiyetle ilk sekize girmeyi başarabiliriz; bu maçların hepsinde de 12 Dev Adam'a yakışır bir basketbol oynamak kaydıyla tabii. Büyük düşünüyoruz. İlk iki aşamanın 4 kritik rakibi Brezilya, İspanya, Yugoslavya ve Kanada ile şampiyona öncesindeki çeşitli hazırlık turnuvalarında en az birer kere oynayacağız. Türkiye olarak Dünya Şampiyonası'ndaki varlığımızın saha dışı boyutları da olacaktır. Hem takımımıza daha etkin tribün desteği sağlayabilmek hem de ülkemizin adının duyurulması açısından Türk basketbolseverlerin bir araya toplanması ve bir 'Türk Tribünü' oluşturulması çalışmaları sürüyor. 12 Dev Adam bir kere daha Türkiye adına önemli bir sorumluluk yükleniyor. Hidayet'in Kings forması giymesinin Türkiye'nin ABD'deki tanıtımına yaptığı müthiş katkı düşünüldüğünde ilk defa katıldığımız Dünya Şampiyonası'nın sadece Türk basketbolu açısından değil, ülkemiz için genel anlamda önemli bir fırsat olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Bizi büyük düşünmeye onlar alıştırdı zaten...