İki takım arasındaki giderek şiddetlenen şampiyonluk mücadelesi sinirleri de iyice germişti. Ülker'e kaptırdığı avantajı geri almak için son kartını oynayan Efes, maçın ilk saniyesinden itiraben Ülker oyun kurucusuna baskı uyguladı. Mula'nın dışındaki diğer Efesliler, Ömer'in bu direncine katılınca lacivert-beyazlılar oyuna kuvvetli bir başlangıç yaptılar ve Ülker'in normalde iyi işleyen hücum organizasyonu aksadı (16-8). İlk şaşkınlığı çabuk atlatan Ülker, toparlanma çareleri aradı. Tutku'nun yerine oyuna alınan Orhan, başarılıydı. Oysa Efes, üstünlüğünü perçinlemek için gereken ince ayarları pek yapamadı. Yarı saha hücumunda iyi organize olamadılar, sayı arayışları bireysel çabalara kaldı. Hamle tazelemek için Mulaomerovic dışarıya alınabilirdi. Ülker önce oyundaki direnç savaşında, sonra da tabelada dengeyi sağladı ve bir anlamda ilk "raundu" kazandı. Sahadaki oyuncularla, kenardakilerin çok iyi kenetlendiği belliydi. Efes'te Mula'nın adam eksiltmesine dayanan hücum sistemi işe yaramayanca sağlıklı alternatifler üretilemedi. Çekilen skor sıkıntısı bir süre sonra belirginleşti ve geri düştüler (21-28). Sezon başından beri sıkıntı çektikleri hava toplarında bir kere daha etkisiz kaldılar. Aleyhine dönen oyun çarklarında yine de mücadeleyi sürdüren Efes, gerekli değişiklikleri yaparak ilk yarının sonunda mücadeleyi tekrar dengelemeyi başardı. Bunu, Ülker'e toparlanma şansı bırakmadan yapabilselerdi, daha iyi sonuç alabilirlerdi. İkinci yarıda sahadaki çekişme inanılmaz boyutlara çıktı. Kaya oyuna girerek Efes pota altını toparladı. Drobnjak ekstra bir performansla takımını bir süre adeta sırtladı. Hep birlikte iyi savunma yaparak Ülker'in sayı yollarını tıkadılar. Tam da Efes'in parladığı bu dönemde Harun'u dışarı alan Ülkerspor, hücumda aksadı ve çok hata yaptı. Hiç atamadan 10 sayı yedikleri bu dönemde maçın sonucuna yönelik önemli bir raundu kaybettiler (66-58). Üstelik bitime daha epey süre varken önemli oyuncularının 4'er faulle dışarda olması Ülker'i çok arzuladığı galibiyetten uzaklaştırmaktaydı. Ancak tezatlıklarla dolu serinin maçı heyecandan ayakta izleyenlere bir sürprizi daha vardı: Goljovic'in sürüklediği Ülker, aynı şekilde karşılık vererek skoru tekrar eşitledi (68-68). Murat Didin'in başarılı yönetiminde kalan süreyi mükemmel oynayan ve çok az hata yapan turuncu-yeşilliler, Efes'in yeni bir hamle yapacak kartı kalmamasından da yararlanarak galibiyete ve şampiyonluğa ulaştılar. Avrupa Ligi'nde sezon içinde büyük başarılara imza atmalarına rağmen dörtlü finale ulaşamamalarını Türkiye Ligi'nde ipi göğüsleyerek telafi ettiler. Efes gibi güçlü bir takımı 3 kere arka arkaya yenmeleri gerçekten önemli bir başarıydı. Hem şampiyon oldular, hem de "Efes'in daha iyi takım olduğu" tezini çürüttüler. Final serisinin değerli oyuncusu Harun olmakla birlikte bütün oyuncular, teknik ve idari yönetim zaferde gerçek pay sahibiydi. Bir bütün halinde kenetlenerek şampiyonluğa ulaşan Ülkerspor camiasını kutluyoruz.