Bir yenilgide topa tutulmayı hak etmemişlerdi. Çünkü onlar Türk basketbol tarihinin en iyi jenerasyonuydu. "12 dev adam" tanımlamasını hak etmişlerdi gerçekten. İsterlerse, inanırlarsa, desteklenirlerse neler yapabileceklerini çok iyi biliyorduk ve Slovenya yenilgisinin ardından da İspanya'ya yeneceğimize olan inancımızı, bu dev adamlara güvenerek dile getirmiştik. Son periyoddaki bocalama devrelerinin dışında gerçekten mükemmel oynadılar. Oyun kurucumuz Orhun'un sıcak adam İbrahim'i topla buluştarma çabası mükemmeldi. İbrahim ise üzerine düşeni fazlasıyla yaptı ve Angulo tarafından kilitlendiği son periyoda kadar müthiş bir yüzdeyle oynayarak hem takımımızı hem de muhteşem seyircimizi coşturdu. Sahanın diğer yıldızı ise Mehmet Okur'du şüphesiz. Pota altındaki savaşçılığı, ard arda yaptığı bloklarla takımımızı İspanya gibi çok önemli birbasketbol firmasının karşısında ayakta tuttu. Üçüncü periyodun sonunda 15 sayıya kadar yükselen farkın erimesinde, İspanyollar'ın 'profesyonelce' oyunun tansiyonunun yükseltmesinin payı büyüktü. Hem Milli Takımımız'ın temposunu bozdular, hem de eriyen farkın getirdiği panik havasından faydalanarak Milli Takımımız'ı yakaladılar. Bu bölümde pota altında Gasol'u durduramamamızın da farkın erimesindeki payı büyüktü. Milli Takımımız'ın İbrahim'in kilitlendiği dakikalarda diğer oyuncularıyla sayı üretememesi de bir başka olumsuzluktu. Ancak şu bir gerçek ki, bu çocuklar isterlerse her takımı yenebileceklerini İspanya karşısında gösterdiler. Artık her şey İstanbul'da belli olacak. Üstelik kendine özgüvenini de sağlamış ve neler yapabileceğini göstermiş bir kadroyla.. Şampiyonluk mu? Neden olmasın?..