Karşıyaka istim üzerinde

A -
A +

Haftanın en zevkli karşılaşması Efes - Karşıyaka mücadelesiydi. Ufuk Sarıca'nın 17'si ilk periyodda olmak üzere 32 sayı ile sürüklediği İzmir ekibi güçlü rakibine tam anlamıyla kök söktürdü ve bazı ekonomik olumsuzluklara rağmen ligimizde yaşanan rekabetin boyutları bir kere daha gözler önüne serildi. Karşıyaka galibiyete öylesine yaklaştı ki, Efes maçı son iki saniye içinde Brown'un kaydettiği üçlük atışla kazanabildi. Bu son hücumda 4'e 2 rakip sahaya akarken ve garantili bir pota altı basketle maçı uzatmaya götürülebilecekken neden üç sayılık atışın tercih edildiği ise ayrı bir tartışma konusuydu ve kenar yönetiminin takım üzerindeki kontrolünün oldukça zayıflamış olduğunun göstergesiydi. Ülker 'tam dişine göre' bir rakiple oynuyordu. Bütün istatistik kategorilerinde başarılıydılar, çok pas yaparak kolay sayı ürettiler ve TED Kolejliler'i farklı yendiler. Kendilerinden zayıf rakiplere karşı tam bir 'basketbol resitali' sergileyerek çok iyi oynuyorlar, ancak son birkaç haftalık Avrupa macerasının ve özellikle de geçen haftaki Tau maçının gösterdiği gibi güçlü rakiplere karşı başarılı olamıyorlar. Avrupa macerası sona erdiyse de ligin geleceğini belirleyecek play-off turları yaklaşmakta ve nispeten güçlü takımlara karşı da çare üretmeleri gerekecek. Lig üçüncülüğünü giderek sağlamlaştırmakta olan Darüşşafaka ile kadrosunu takviye ettikten sonra ligde çıkış arayan G.Saray'ın mücadelesi beklenenin aksine kolay geçti ve evsahibi takımın farklı galibiyetiyle sonuçlandı. Maçın ilk dönemlerinde bir türlü sayı üretemeyen ve savunması da yetersiz olunca farklı geri düşen sarı-kırmızılılar bir daha toparlanamadılar. Darüşşafaka'nın üstün olduğu savunma, hızlı hücum, doğru atış pozisyonları üretme gibi kategorilere oyunun ilerleyen bölümlerinde uzak atışlar da eklenince G.Saray sahada tutunamadı. Sahip oldukları pivot üstünlüğünün kullanılabilmesi için topun kanatlarda faul atış çizgisi hayali uzantısının altına indirilmesi gerektiği ve pivotların ancak buradan etkili bir şekilde beslenebileceği gerçeği üzerinde biraz düşünmeleri gerekiyor. Bir de Herren gibi basketbol bilgisi yüksek bir oyuncuyu daha doğru/sorumlu dış atışlar kullanmaya yöneltmeleri. Haftanın derbisi Beşiktaş - F.Bahçe kaşılaşması atmosfer açısından geleneğe yakıştıysa da F.Bahçe'nin yetersiz savunması yüzünden aynı şeyi basketbol olarak söylemek mümkün değildi. Sarı-lacivertliler hücum potansiyeli sınırlı Beşiktaş takımından ilk yarıda 57 sayı yiyince sahada maç için yapılabilecek fazla bir şey de kalmadı zaten. Basketbolda hücum büyük ölçüde yeteneğe dayanır, ancak savunma yürek ve kararlılık işidir. Sarı-lacivertliler ne yazık ki bu konuda gereken çizgiyi bir türlü tuturamadılar. Ligde geçerli bir kapasiteye sahip olan Oyak Renault üst sıraları zorlayabilecek bir ekip olduğunu çoktandır ispatlamışken kendi sahalarında Telekom'a farklı yenilmesi sürpriz oldu. Ankara ekibi hava toplarında etkili olamamasına rağmen iyi ve akıcı hücum edince başka bir şeye de gerek kalmadı zaten; Renault teknik yönetimi güçlü takımlara karşı başarılı olmak istiyorsa maç kazanacak çareler üretmeli ve özellikle de savunma etkinliğini artırmalı. İTÜ maçın başından itibaren rahat oynadığı karşılaşmada Orhun'un etkili oyunuyla Büyük Kolej'i farklı yendi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.