Karşılaşma öncesinde Beşiktaş Cola Turka cephesinde işler iyi değildi. Pivotları Ostojic sınırlı katkı yaparken, pota altına aldıkları yabancıları Sales iyi çıkmamıştı. Saha içi organizasyon sorunlarının yanına en iyi skorerleri Thomas'ın sakatlığı da eklenince Efes karşısında işleri zorlaşmıştı. (İki Amerikalı birlikte iki sayılık katkı yaptılar tüm maç boyunca) Akatlar Salonu'nun bir bölümünün boş kalması seyircilerinin de fazla bir beklenti içinde olmadığını gösteriyordu. Kısıtlı silahlarıyla ellerinden gelen mücadeleyi vererek başladılar maça. Sezon başından beri sergilediği dağınık oyununu başlangıçta sürdüren Reese, kenardan gelen Cüneyt'in kendisini savunduğu kısa sürede her seferinde topla içeri dalma imkanını yakaladı. Bu dönemde fazla bir tahribat yapmasa da kendini toparladı ve maça ısındı. Efes'in skor üretimini düşük tutarak kendi şanslarını artırmayı hedeflemişlerdi. 30 sayıya ulaşamadıkları ilk yarının sonunda rakiplerini 27 sayıda tutarak amaçlarına ulaşmışlardı da; ancak Efes'in ikinci yarıda vites büyültüp öne geçmesi beklenebilirdi. Üçüncü periyotta vites büyüten taraf Beşiktaş oldu, öncelikle savunmada. Mükemmel yardımlaşarak Efes'in sayı yollarını tıkadılar ve hücumda Cevher ve Barış'a Reese'in katılmasıyla (iki amerikalı hariç bütün Beşiktaşlı oyuncular galibiyete katkı yaptı) oyunda üstünlük kurdular. Efes'in hücum organizasyonu iyice bozulunca farkı 18 sayıya kadar çıkardılar. Son periyotta kendi düzeninden uzaklaşan siyah-beyazlılar, Nicholas'ın arka arkaya üçlükleri (3/4 isabet, 11 sayı) ve taktik faullerle gelen Efes karşı hamlesini kararlılıkla karşılayarak haklı bir galibiyet aldılar. İsabetli üçlüklerin yanında (4/7) göğüs göğüse pota altı mücadelesine de katılan Cevher (8 ribaunt, 3 blok) galibiyetin mimarlarından biri oldu. Beşiktaş'ın zor bir dönemde aldığı bu çok önemli galibiyet onları bir anda farklı bir noktaya taşıdı ve zirve yarışının ortaklarından biri haline getirdi.