Efes kazanırsa şampiyon olacaktı ama, Ülker'in serinin ilerleyen maçlarında performansını giderek yükseltmesi ve kendi avantajlarının erimesi ister istemez üzerlerinde baskı meydana getiriyordu. Ülker dünkü maçta, çıkışına bir de güçlü bir kazanma direnci ekledi. Pota altı eşleşmelerinde Efes dezavantajlıydı. Kaya ve Zaza'nın birlikte atılması, Efes'i olumsuz etkilemişti. Asım'ın da sakatlığı sebebiyle sezonu çoktan kapatmış olması çözüm imkanlarını daraltıyordu. Blair'in gerçek kimliğiyle oynayamaması onları biraz rahatlatıyordu. Efes'in başlıca pota altı silahı Kambala'ya Blair ve Praskevicius ile uygulanan ikili sıkıştırma Ülker'in maç boyunca sergileyeceği savunma kararlılığının ilk göstergesiydi. Booker'ın oyunun başından itibaren ağırlığını koyması ve Ülker lehine 10 sayılık fark (10-20) oluşması üzerine Alper'i oyuna alıp, Booker'a baskı uygulayan Efes, kısa sürede arayı kapatıp öne geçiverdi (24-20). Efes'in yakaladığı 14 sayılık seri sırasında yaptığı iyi savunma ve kaptıkları toplarla ürettikleri hızlı hücumlar pota altı dezavantajlarını kapatmıştı. Ülker kenar yönetimi, bu hamleyi karşılamakta gecikti. Kerem Gönlüm daha erken oyuna alınabilirdi, Efes'i pota altında daha fazla zorlayabilirlerdi. İlk yarı berabere bitti, ama ikinci yarı çok farklı gelişti. Ülker'in 3. periyoddaki atağı yine iki dış oyuncudan, Tutku ve Serkan'dan geldi. Kambala yoruldu, Efes savunma sıkıntıları yüzünden oynayan 5'ini iyice kısalttı. Yine de farkın giderek açılmasına engele olamadı (54-69). Dış şut üstünlüğünün yanında rebound üstünlüğü de Ülker'e geçmiş, Efes'in maçı kazanmaya yönelik yeni bir hamle yapacak dayanağı kalmamıştı. En önemlisi de Ülker'in kazanma direncinin Efes'i geride bırakmasıydı. Ülker'in bu farklı galibiyetiyle seride durum eşitlendi. Efes'in avantajı kalmadığı gibi, finalin son maçı için geriden gelip onları iki kere arka arkaya yenen rakiplerinin sahasına dönmeleri gerekecek. Ülker'in zirveye vuran moral motivasyonu işleri zorlaştıracak gibi görünüyor.