Abdi İpekçi'de hakikaten müthiş bir seyir ortamı vardı. Her iki takımın binlerce seyircisi salona hissedilir bir enerji yayıyordu. Böyle bir atmosferden etkilenmemek mümkün değildi. Karşıyaka'dan kiralık olarak geri dönen Burak 'ın ateşlediği G.Saray, oyuna çok iyi başladı ve F.Bahçe'nin iddialı kadrosuna kafa tuttu. Sarı - lacivertlilerin bir kaç kolay atışı kaçırmalarıyla oluşan durum ise işlerinin hiç de kolay olmadığını gösterdi (14-18). G.Saray'ın pivotsuz kadrosu karşısında istediği ortamı bulan Harvey , pota altında oldukça iyiydi. F.Bahçe'nin şutörleri buna rağmen bazı erken ve dış atışlar kullandılar. Bunda seyircinin de etkisi vardı kuşkusuz; çabuk bir üçlüğü çemberden geçirip, binlerce seyirciyi ayağa kaldırma düşüncesine karşı koymak kolay değildi. Böyle olunca, G.Saray savunmasını yeterince zorlayamadılar ve yıpratamadılar. Salyers 'in ilk yarıda dördüncü faulünü alması da F.Bahçe'nin etkinliğini kısıtladı. İkinci periyodu buna rağmen önde bitirdiler. G.Saray'ın hataları da bu gelişmede rol oynadı. İlk yarının son topunu kimse yokken rakibe verişleri ve yedikleri üçlük inanılır gibi değildi. F.Bahçe savunmasının ikinci yarıda biraz daha düzelmesiyle birlikte, G.Saray'ın hücum kapasitesi sınırlandı (53-45). Buna rağmen mücadeleyi bırakmayan sarı-kırmızılılar, son periyoda girilirken yine de maça ortaktılar (58-54). Son periyodda G.Saray bütün enerjisini pota altını kapatmaya harcayınca, F.Bahçe şutörlerini dışarıda yeterince savunamadılar. Hücumda ise F.Bahçe alan savunmasına karşı topu hızlı ve etkili çeviremediler ve kendilerine kalan dar alanlarda sıkışıp hatalar yaptılar. Heyecan dolu mücadeleyi kazanan F.Bahçe oldu ve yoluna devam etti. G.Saray ise kaybetmesine rağmen, yine son derece iyi mücadele etti. Maç sonlarını da iyi oynadıkları takdirde, alt sıralardan kurtulmak için harcadıkları enerjinin karşılığını alacaklardır düşüncesindeyiz. Hemen hemen tamamı dolu Abdi İpekçi Spor Salonu'nda yaşanan coşkulu ortama rağmen her hangi bir olay çıkmaması basketbolumuz adına sevindirici bir gelişmeydi.