Play-off öncesinde son virajlara girilirken bir iki istisna dışında savunmaların düştüğü ve buna bağlı olarak hücum skorlarının yükseldiği görülüyor. Play-off itibarıyle kapıyı çalacak nihai yüklenme dönemi öncesinde tüm takımlarımızın tempolarını ister istemez biraz düşürmeleri, favoriler lige daha fazla ağırlıklarını koyarken bazı takımlarımızın belki de yerlerini kanıksamaları yüzünden rakibi durdurmaya yönelik savunma çabalarını geri plana atıyor. Oysa basketbol oyununda sayı atmaya çalışmak, rakibi durdurmaya çalışmaktan daha önemli değil; ikisi birlikte anlam kazanıyor. Kısa süre önce Türkiye Kupası karşılaşmalarında Efes'i çok zorlayan F.Bahçe, bu sefer etkinlik gösteremedi, çünkü savunmaya önem vermedi. Dickel'in 26 sayısı ve diğer bazı oyuncuların münferit hücum performansları fena olmamakla birlikte Efes'in silahlarına karşı hiç önlem almamış olmaları ve oyuncuların sahada bu doğrultuda yeterince çaba göstermemeleri üzerine (ilk yarıda 49 sayı yediler) maçın başından itibaren üstünlük sağlayan ve rahat bir galibiyete ulaşan taraf Efes oldu. Avrupa liginde Dörtlü Final şansını yitiren Ülker, TED Kolejliler'e patladı ve ilk periyodu geride bitirmesine rağmen ilerleyen dakikalarda farka gitti. İkinci yarıda pota altına hakim olarak ve tempoyu da hızlandırarak normalde hücum etkinliklerini bütün boyutlarıyla sahaya yansıtan turuncu-yeşilliler son dakikalarda normalde oynamayan oyuncularına da yer verme imkanı buldu. Kerem'in 10 hava topuna rağmen bu kategoride Kolejliler'den geri kalmaları gözlerden kaçmadı. G.Saray üçüncülüğünü sağlamlaştırmakta; Göztepe'nin cezası nedeniyle Denizli'de oynanan karşılaşmada iki sarı-kırmızılı takımdan İstanbullu olanı baskın çıktı ve İzmirli rakibinin alt sıralardan kurtulma ümidini ilerleyen haftalara bıraktı. Avrupa maçlarını geride bıraktıktan sonra lig maçlarında daha derli toplu bir görüntü çizen Telekom, toparlanmaya çalışan Beşiktaş'a ağır geldi. Savunmada rakibini durdurmakta başarılı olamayan Kartal hücumda da ne dış atışlarda ne de pota altında kayda değer bir etkinlik sağlayamayınca farklı yenildi. Yeni teknik kadroya tanınan kredi ileriye doğru yapılanma açısından önemli bir avantaj olmakla birlikte play-off'ta bir çıkış yapmaları da açıkçası beklenmekte. Taraftarların savunmayı bırakıp hücum yarışına girdiği karşılaşmada Darüşşafaka cezalı pivotu Jones'dan yoksun oynamasına rağmen İTÜ önünde fazla zorlanmadı. Johnson ve Orhun ile"topla oynama" avantajını elinde bulunduran Teknik, pota altını yeterince zorlamayınca ve savunmaya neredeyse hiç önem vermeyince aslında kazanabileceği bir maçı kaybetti. Özellikle son çeyrekteki performansıyla haftanın yetersiz savunma örnekleri arasında yıldız gibi parlayan Büyük Kolej (Karşıyaka'ya kritik 5 dakika boyunca hiç sayı attırmadılar) hem çok değerli bir galibiyet aldı, hem de savunma konusunun ne kadar önemli olduğunun altını çizmiş oldu. Yaptıkları iyi savunma, hücumu takım geneline yayamayan Ankara ekibinin bu zaafiyetini kapatacak nitelikteydi. Haftanın en çekişmeli mücadelesi olan Oyak Renault - Tekelspor karşılaşması da savunmanın ister istemez göz ardı edilemediği bir diğer örnek oldu. Barış'ın yokluğunda skor yükünü üstlenen Nedim'in çabası bir yere kadar yeterli olabildi. Sankes ile pota altında direnen Tekel son dakikalarda Rasim'in 5 faul ile oyun dışında kalmasıyla direnci kırılan Renault'yu devirmeyi başardı.