Arjantin iki yıl öncesinin Olimpiyat Şampiyonu ve bu Dünya Şampiyonası'nın da önde gelen favorilerinden biriydi. Basketbol kapasitelerinin yüksekliği bir yana çok süratli ve güçlüydüler. Böyle bir rakibi yenme hesapları yaparak maça çıkmak ülkemiz basketbolu için hakikaten gurur vericiydi. Sakatlıklarını biraz tedavi etme imkanı bulan İbrahim ve Ersan'ın da sahadaki yerlerini almalarıyla takımımız galibiyeti hedeflemişti. Maçın başlamasıyla birlikte Arjantin çok etkili hücum etti. Biz onlara ancak maçın başında kafa tutabildik (13-14). Arkasından isabetli üçlüklerle, yarı saha hücumunda etkili dalışlarla ve genelde hızlı hücumlarla farkı açtılar. Arjantin'e karşı etkili olabilmemiz için olağanüstü oynamamız gerekiyordu. Maçın genelinde iyi mücadele etmemize rağmen basketbol açısından yeterince etkili olamadık. İlk yarı bittiğinde en azı 5 dakika olmak üzere 12 oyuncumuzu da denemiş ancak 23 sayıya ulaşabilmiştik. Avustralya maçında da ilk yarıda farklı geriye düşmüştük, ancak sahadaki denge aleyhimize değildi. Nitekim ikinci yarıda onları yakalayıp yenmiştik. Ancak bu sefer Arjantin bir çok açıdan bizden daha iyi oynuyordu. Aradaki farkı azaltmamız mümkün olmadı. Yine de mücadeleyi bırakmadık, ama onlar da bırakmadı. Fark açıldıktan sonra bile Arjantin yedek oyuncularının sahada oynayanları daha fazlası için desteklemeleri onları büyük takım yapan etkenlerden biriydi. Turnuvanın kalanında dünya 5.liği-8.liği için oynayacağız. Sıralamada her basamak çok önemli. Yapabileceğimiz en iyi dereceyi yapmaya çalışacağız. İlk maçımız daha önce yendiğimiz Litvanya'yla. Çok sayıda üst düzey turnuva oynamış Litvanya ile yapacağımız maçta bizi çok çetin bir mücadele daha bekliyor.