Slovenya ağır bastı

İlk gün İsveç'i yendikten sonra Efes World Cup'ın en güçlü ekibi sayılabilecek Slovenya ile karşılaştık. Nesterovic ile Bezec gibi iki kaliteli NBA pivotuyla pota altını kapatıp işimizi zorlaştıran Slovenler, buna yine NBA patentli Udrih başta olma üzere hareketli dış oyuncuların etkili performansını ekleyerek bizi iyice zorladılar. Sayı bulmakta zorlandığımızda geçmişte yaptığımız gibi durduğumuz yerde bir - iki pas yaptıktan sonra topu potaya atmıyorduk; birbirimize daha fazla dayanan ve paylaşan yaklaşımla oynuyorduk, ama istediğimiz skoru yine de üretemedik. Kolay sayı getirecek hızlı hücumları da çok nadir bulabildik. Slovenler'in belli belirsiz üstünlüğüyle geçen ilk periyoddan sonra (16-20) rakibin savunma etkinliğinin giderek yükselmesiyle skor sıkıntımız ortaya çıktı. Toparlanmayı umduğumuz üçüncü periyodun ilk 7 dakikasında sadece 3 sayı atabildik; Slovenler ise aynı sürede 17 sayı attılar. Maçın genelinde ise Slovenler 27 dış atışın 13'ünü sayıya çevirirken, biz 28 dış atışın sadece 5'ini çemberden geçirebildik. Pota altında onların yüzde 78'lik başarısı karşısında yüzde 46 ile etkisiz kaldık. Fiziki güce ve mücadeleye giderek daha fazla dayanan günümüz basketbolunda atamıyorsan yemeyeceksin. Hücumda belirli bir sıkıntı çekerken savunma da yeterince etkili olamadı. Maçın özellikle ikinci yarısında oldukça kötü oynadık. Son periyot içerisinde belirli bir süre için yaptığımız tam saha baskı etkileyiciydi, ama farklı önde olan Slovenler durumu idare edip maçı rahatça kazandılar. Hidayet'in yeni takımı Orlando Magiç'in tanıtım organizasyonuna katılmak zorunda kalması, İbrahim ile Kaya'nın sakatlığı, Mirsad'ın yokluğu etkinliğimizi ister istemez azaltıyor. Bu arada milli takımımıza yeni kazandırılan genç yeteneklerin ister istemez bir adaptasyon süresi oluyor. Bireylere dayanan bir oyun yerine paylaşıma dayanan bir yaklaşımımız var ve maçın genelinde iyi mücadele ediyoruz, ancak artık maç kazanmamız gereken bir döneme giriyoruz. Efes Cup yarı finalinde çok daha iyi oynamalıyız.