Bir başka açıdan maçın her iki taraf için farklı bir önemi vardı; geçmişin gerginlikleri üzerine kalın bir çizgi çekilmiş olsa da bir Türk-Yunan karşılaşmasıydı. İtalya ile Hırvatistan'ı farklı yenmemiz sayesinde yarı finalin kapısını son güne kalmadan açmış olmamız Yunanistan maçını teknik açıdan bir formalite haline getirmişti. Dinlenme günü öncesinde bir tane de nispeten stressiz maç oynamak böylesine uzun bir maratonda önemli bir avantajdı çünkü sonucu tayin edecek son iki güne biraz daha iyi hazırlanmamızı sağlayacaktı. Hücumlarımız daha önceki maçların öldürücü sertliğini taşımıyordu ister istemez. Skor sıkıntısı çektik ve düşük skorlu ilk periyodun berabere geçilmesinden sonra geriye düşmeye başladık. Üçlük isabetimiz düşüktü. Yunan takımı kendilerinden kat kat güçlü ekibimizi böyle bir günde yakalamış olmanın avantajıyla araya bir Türkiye galibiyeti sıkıştırabilmek için bütün gücüyle oynuyordu. Hücum sıkıntılarımızın ve top kayıplarımızın yanında yeterince hızlı geri koşamamamızdan faydalanan Yunanlılar birkaç hızlı hücum yakalayarak farkı giderek açtılar ve oyunda üstünlük kurdular. Normalde şampiyonluk hedefinin getirdiği ağır baskı altında oynayan ay yıldızlılarımızın ilk yarıda oyunda yeterince etkili olamamaları Cenk ile Hakan'ın hafif sakatlıklarını riske atmamak için oynatılmamasından ziyade sonucun sıralamayı etkilememesindendi. Üçüncü periyodda Berent'in üçlükleriyle geri geldiğimizde Atatürk Salonu'nda yer yerinden oynuyordu sanki. (47-55) Maçın aynı şekilde süreceğini ve kazanacaklarını zanneden Yunanlıların psikolojik direnç göstermeleri kolay değildi. Somut önlem almada ise geç kaldılar; alan savunmasının atağımızı karşılayabilecek çözüm olmadığını anlamaları için farkın 4 sayıya düşmesi gerekti. (51-55) Ringde çalan gong gibi rakibin imdadına yetişen periyod sonu düdüğü sonrasında kozların paylaşılacağı son on dakikaya girildi. Alan savunmamızdaki boşluklardan faydalanan Sakota'nın isabetli birkaç şutu onlara yetişmemizi geciktirdiyse de bitime 38 saniye kala maçı kazanabilecek mesafeye ulaştık (73-75) Maçın sonucu istediğimiz gibi olmadı, ancak yine de bir şey değişmedi. Grup birincisi olduk. Cumartesi Slovenya ile bu turnuvanın şimdiye kadarki en önemli maçını oynayacağız, çünkü alacağımız bir galibiyet bizi finale çıkaracak.