16 takımlı BEKO Basketbol Lig'inden kimin düşeceği tam 29 hafta boyunca belirlenemeyince her şey son maça(lara) kaldı. Yaklaşık 7 aylık süreye yayılan koskoca bir sezonun bütün emeğinin ve özverisinin dönüp dolaşıp bir tek maça odaklanmasının trajik bir boyutu vardı ister istemez. Lige vedası çoktan kesinleşen Tekel ile birlikte düşme tehlikesini haftalardır yaşayan Oyak Renault, G.Saray'ı, Beykoz da Selçuk Üniversitesi'ni yenince, iyi oynamasına rağmen Efes'i deviremeyen Tofaş lige veda eden diğer ekip oldu. Son ana kadar süren kıyasıya mücadelede kim düşse yazık olurdu gerçi, ancak Bursa temsilcisinin vedası özellikle hüzünlü oldu. Yılların birikiminden oluşan vizyonuyla, salonuyla ve onu tamamlayan diğer tesisleriyle, güçlü idari ekibiyle, şampiyonluklar yaşamış antrenörüyle her açıdan kapsamlı bir organizasyonun ligde kalma hedefine ulaşamaması biraz da ilk yarıda kaybedilen kritik maçlar yüzündendi. Savunmasından güç alarak Telekom'u bir hafta içinde ikinci defa deviren F.Bahçe Ülker birinciliği hakkıyla elde ederken, önündeki play-off sürecine odaklandı. Avrupa Ligi'nde ve Türkiye Kupası'nda istediğini bulamayan sarı-lacivertliler, bu sefer hedefe ulaşabilmek için kendilerine her iki platformda pahalıya mal olan savunma isteksizliği ve hücumda paylaşım yetersizliği gibi tıkanıklıklara çözüm bulmaya çalışacaklar. Ligin büyük bölümünü zirvede götürdükten sonra son bir ay içerisinde hissedilir bir performans kaybı yaşayan Telekom da bütün enerjisiyle eksikleri gidermeye çalışıyor. Bu eksiklerin başında - bize göre - üç günde bir maç oynanan yoğun program içerisinde dayanıklılık idmanlarının yeterince yapılamaması geliyor. Telekom'un rakiplerini teker teker devirdiği eski çizgisine ulaşıp ulaşamayacağını play-off'a yönelik yükleme idmanlarının verimi tayin edecektir. Efes, makine intizamı içerisindeki işleyişini dönem dönem kaybetti bu sene ve inişli çıkışlı performanslar sergiledi. Ancak sadece play-off'a konsantre olacakları önümüzdeki dönemde - oyun kurucu pozisyonundan istedikleri verimi sağlayabildikleri sürece - her zamanki gibi en güçlü şampiyonluk adaylarından birisi olacaklardır. Tadım Türkiye Kupası'nı fazla zorlanmadan kazanarak bunu göstermişlerdir. 4. sıradaki G.Saray ile 5. Beşiktaş son aylarda zirveyi kovalamaktan ziyade birbirlerine karşı mücadele ettiler. Maddi sıkıntılar yüzünden kapasitesi hissedilir ölçüde törpülenen siyah-beyazlıların ve ellerindeki çok boyutlu kadro kapasitesini skor tabelalarına istedikleri ölçüde yansıtamayan sarı-kırmızılıların, normal sezonda planladıkları şekilde başarılı oldukları söylenemez. Play-off'un ilk turunda birbirleriyle karşılaşacak olan iki güzide ekibimizden turu geçecek olanın nereye kadar gideceğini hep birlikte göreceğiz. Normal sezonu beklentilerin üzerinde bir noktada tamamlayan iki ekipten Kolejliler, Darüşşafaka'yı yenerek ligi 6. sırada bitirdi. Daçka'nın kısıtlı kadrosuna rağmen mücadeleci oyunuyla 14 galibiyet alması etkileyiciydi. Banvit de Beşiktaş'ı yenerek 7. sıradan - ancak geçen yılki başarıları göz önüne alındığında belki de biraz düşük bir noktadan - play-off'a dahil oldu. Son maçında Tekel'i yenen Mersin Belediyesi ile Alpella'ya tek sayıyla yenilen Karşıyaka play-off dışı kalarak sezon öncesi hedeflerini gerçekleştiremezken, Alpella ise sadece 2 maç kazandığı ve küme düşmenin kesin adayı olarak gösterildiği ilk yarıdan sonra 10 maç kazanarak oldukça parlak bir başarı hikayesi yazdı.