Türkiye Basketbol Ligi'nin başlamasıyla daha ilk haftada rekabetin hiç de kısıtlı olmadığı görüldü. Şampiyonluğun tartışmasız favorisi gösterilen Efes ilk maçında Karşıyaka'ya yenildi. Avrupa platformunda ülkemizi temsil eden Telekom çok daha mütevazî Kolejliler karşısında aynı akîbete uğramaktan kurtulamadı. Buna karşılık hazırlanacak fırsat bulamadığı belirtilen Beşiktaş güzel bir deplasman galibiyetiyle İstanbul'a dönerken, G.Saray da geçen sezonun flaş ekibi Darüşşafaka'yı yeniyordu az daha. Ülker ligin yeni ekibi Göztepe karşısında çok rahat bir galibiyet aldı. İki takımın kalibresi arasındaki fark ve Göztepe'nin lig tecrübesi noksanlığı bu sonucu doğal kılmaktaydı zaten. Efes'in ise yeterince hazır olmadığı hafta içinde görülmüştü. Pivot savunmasında, hava toplarında, hücum organizasyonundaki sorunları nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı Ülker'e kaptırmışlardı. Aynı sorunların bu sefer İzmir'de ikinci bir mağlubiyetin nedeni olması yine de haftanın sürprizi sayılmalı. Jeffersson'un mükemmel oyunuyla yönettiği İzmir ekibi hem iyi savunma yaparak Efes'in sayı yollarını tıkadı (lacivert-beyazlıların dış atış isabeti yüzde 25'i geçemedi.), hem de kendi sahasında oynamanın avantajıyla çok önemli bir galibiyete uzandı. Karşıyaka ise hafta içinde Avrupa Kupası açılışını Yugoslav ekibi karşısında güzel bir galibiyetle yaparak iddiasını ortaya koymuştu. Doğru yabancı tercihleri yapılmış, iyi çalıştıkları da görülüyor, bu sezon özellikle İzmir'de bütün takımları yenebilecek güçteler. Haftanın ikinci sürprizi Telekom'un Kolejliler'e yenilmesiydi. Bekir'in hücumdaki iyi oyunu olmasaydı daha da farklı kaybedebilirlerdi. Kolejliler yabancı oyuncularını takıma iyi monte etmiş görünen bir diğer ekibimiz olarak galibiyeti sonuna kadar hak etti; bu performansları karşısında onların da taraftarları hedeflerini yukarıya doğru yeniden gözden geçirmek durumunda kalabilirler. Sezona Bursa deplasmanıyla başlayan F.Bahçe, maç boyunca iyi oynamasına ve uzun süre önde olmasına (ikinci yarıda farkı 18 sayıya kadar çıkardılar) rağmen, kondisyon yetersizliğinden veya rehavete kapılmalarından mıdır bilinmez, sonunda yenilmekten kurtulamadı. Barış'ın skorer oyunu Bursa ekibi lehine önemli bir faktördü, ancak başarılı bir teknik yönetimin bu kadar avantajlı bir konuma gelmişken bir şekilde galibiyeti elde etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sarı-lacivertlilerin hava topu sıkıntısı olduğu da ortaya çıktı; Zaza ile Erkan'ı bir kenara koyarsanız diğerlerinin maç boyunca aldıkları hava topu sayısı bir elin parmaklarını ancak geçiyordu. Darüşşafaka - Galatasaray mücadelesi başından sonuna kadar müthiş bir çekişme içinde geçti. Kapattığı kapılarını yeniden yapılanma hevesiyle son anda açan G.Saray, buna rağmen favori Darüşşafaka'yı az daha yeniyordu. Arda ve Muratcan'ın sezon içerisinde giderek daha da etkili olacaklarını düşünüyoruz. Darüşşafaka ise henüz formda değil, oynadıkları basketbol bir çok bölümde vasatın üzerine çıkamadı. Buna rağmen rakibin sonlardaki bir kaç hatasından yararlanarak galibiyeti ulaşmayı bildiler, ancak Earl'ün geçen yıldan kalan cezası için sarı-kırmızılıların yaptığı itirazın sonucu Disiplin Kurulu kararıyla belirlenecek. İTÜ-Tekelspor mücadelesi ise Teknik'in son periyoddaki atağına rağmen ligin yeni takımının zaferiyle sonuçlandı.