Efes'in 3-1'lik avantajı aslında yabana atılır gibi değildi. Konuştuğumuz basketbolseverlerin bir çoğu şampiyonun maçtan önce büyük ölçüde belli olduğunu düşünüyorlardı. Oysa ilk çeyrekte oyunu hızlandıran, pota altına dalışlarla rakip savunmayı yıpratan, dışarıdan isabetli şutlar üreten hep Ülker olunca daha ilk dakikalrdan hamle üstünlüğünü ele geçirdiler. Turuncu-yeşillilerin saha organizasyonundaki başırısının anahtarı Ülker'in ilk yirmi sayısının yarısından fazlasını üreten Booker idi; aynı bundan önceki maçlarda organizasyon sıkıntısı yaşadıkları anların Booker'ın etkisiz kaldığı dönemlere rastlaması gibi. Ülker'in ilk 10 dakikada sadece bir kaybetmiş olması bu durumu gayet güzel özetliyor. Efes ise birkaç maçtır üzerine gidilen sakatlıkların faturasının çıkmaya başlamısından yada 3-1'lik üstünlüğün ister istemez getirdiği rehavetten mi bilinmez, yeterince sert değildi. Hava topları hariç diğer kategorilerde Ülker ile başa çıkamadıkları gibi dirençli Ülker savunmasını aşmakta da zorlanıyorlardı. Kambala'nın oldukça ağır bir kararla 3. faulunu alması Ülker'in üstünlüğünü sağlamlaştırdı (27-17). Zaza ile Kaya arasında başlayan itişmenin birden kavgaya dönüşmesiyle ortalık karıştı. Yedek oyuncular, antrenörler, hatta bazı seyirceler sahaya girdi. Ortalık durulup kuralları unutup kavgayı ayırmaya uğraşanlar sahadan çıkarıldıktan sonra Kaya ile Zaza diskalifiye edildiler. Oyun yeniden başladığında Efes'in direnci daha da düşmüştü. Asım zaten tribündeydi, Kaya diskalifiye edilmiş, Kambala'da faul problemi yüzünden kenara alınmıştı ve pota altında etkili olacak oyuncuları kalmamıştı. Enver Ekmen oyuna alındı. Şampiyonluk şansını sürdürebilmek için mutlaka kazanmak zorunda olan Ülker fırsattan istifade pota altından arka arkaya sayılar üretirken bir ara 37-19'a kadar açılan farkın Efes açısından kontrolden çıkmasını önleyen Granger'ın çabası oldu. Üçüncü periyod başladığında sahada daha dirençli bir Efes vardı ve yaptıkları düzenli savunma Ülker'i zorlamaya başladı. Maçın ilk dakikalarının yıldızı Booker nedense fark kısa sürede eridi. Efes rakibini yakalamak üzereyken (44-39) Marcus Brown 4. faulunu aldı. Bu arada Kambala'yı durdurmaya çalışan Kerem Gönlüm arka arkaya iki faul yaparak kenar yönetiminin kendisini dışarı almasına meydan bırakmadan faulleri beşledi. Efes bütün gücünü harcayarak arayı kapatmıştı kapatmasına, ancak Ülker benehinde Blair ve Praskevicius gibi iyi kullanıldıkları taktirde pota altında sonucu etkileyecek oyuncular beklemekteydi. Kritik faktör Kambala'nın oyunda ne kadar kalabileceği idi. Kozların paylaşılacağı son periyodda Tolga Öngören pivotsuz Efes'e karşı benzer bir takımla oynamayı tercih etti. ve Kambala'yı savunun Praskevicius dışında Haluk, Harun, Serkan ve Booker'dan oluşan kısa bir beşi sahaya sürdü. Booker yeniden maçın başını hatırladı, hem takımını toparladı hem de kritik sayılar üretti. Praskevicius'de süpriz üçlüklerle ona eşlik etti (63-51). Mücadeleyi bırakmayan Efes buna rağmen son dakikaya kadar maça ortak olabilecek bir konumda kaldı. Bu durumda avantaj hala Efes'de, ancak 4-1 bitirebilecekleri bir seriyi 3-2'ye getirerek Ülker'e hareketlenme imkanı sağlamış durumdalar. Ülker'in bundan sonra kaybedecek bir şeyi kalmıyor. Seride kaldıkları her geçen dakika şampiyonluk şanslarını sürdürmeleri anlamına gelecek ve pozisyonlarını güçlendirecek, çünkü lig birinciliğini ve Türkiye Kupası'nı Ülker'e kaptıran Efes için kendi sahasındaki maçı kazanamadığı takdirde son hesaplaşma için Ahmet Cömert'e dönme ihtimali yabana atılamayacak bir stres unsuru olarak ağırlığını giderek hissettirmeye başlayacaktır. Cumartesi günü Abdi İpekçi'de iki tarafın da bütün güçleriyle kazanmak için asılacakları heyecanlı bir maç basketbolseverleri bekliyor.