İki gün önceki karşılaşmada Efes normalde oynatmadığı Barış ve Cenk'i neredeyse iş işten geçtikten sonra oyuna alıp, 20 sayı geriden gelerek maçta tekrar söz sahibi olmuştu. Çabaları maçın kontrolünü kaptırdıkları Ülker'i yenmeye yetmemişti gerçi, ancak özellikle Barış'ın yaptığı katkı belirgindi. 2-0'lık dezavantaj çok önemli olsa da Efes'in seriyi uzatıp 4 maçın tümünü (ya da 5 maçın 4'ünü) kazanarak amacına ulaşması hala mümkündü. Ama teknik faktörlerin ötesinde şampiyonluğu Ülker'den fazla istemeleri gerekiyordu. Dünkü maçın sonunda yine geriden gelerek arayı kapattılar. Hatta öne de geçtiler, ancak uzatma dakikalarında Ülker'in hücum etkinliğine boyun eğdiler. Efes oyunun başında iyi savunma yapıp hücumda güçlü olduğu pota altını kullandı. Atış tercihleri hücumda zorlanan Ülker'den daha bilinçliydi. Bir süre bocalayan Ülker, birkaç isabetli üçlük bularak durumu toparladı. Bu üçlüklerin ikisi şaşırtıcı bir şekilde Ira Clark'a aitti. Kenardan gelerek kısa sürede 12 sayı bulan Clark, takımı adına oluşan 8 sayılık üstünlükte baş rolü oynadı (19-27). Clark'ın beklenmedik patlaması önceden planlanmış ise Murat Özyer adına eldeki potansiyeli iyi kullanmanın güzel bir örneğiydi. Bir süre sonra Barış'ı oyuna alarak 4 kısa oynayan Efes, bir önceki maçta durumu düzeltmelerini sağlayan formüle döndü. Başka bir açıdan bakıldığında pota altı rotasyonu, güçlü rakibini 4 kısa oyuncuyla oynamaya zorlamak bir başka Ülker artısıydı. Ancak bir kere daha Efes'in işine yaradı. Barış yine hissedilir katkı yaptı. İlk yarı bittiğinde Efes oyunda dengeyi kurmayı başarmıştı: 31-32. Ülker kenar yönetimi Oğuz-Gulyas ikilisini birlikte oynatmak dahil her türlü kombinasyonu denedi. Yarı saha hücumunda Efes savunmasının normalde kullandıkları sayı yollarını tıkaması yüzünden bazen bocaladılarsa da düşük skorlu maçın genelinde isabetli üçlüklerle değerli sayılar ürettiler. Efes cephesinde üçlük atışlar isabetli olamadı. Üçüncü periyodun ortaları oynanırken sadece 1 isabetli üçlükleri vardı (1/8). Serbest atışlarda da durum vahimdi; oyunun sonlarına doğru durumu biraz toparlayıp serbest atış isabetlerini %50'nin üzerine çıkarabildiler. Hava toplarındaki üstünlükleri bu eksikliklerini biraz dengeledi. Bu düşük yüzdeye Popoviç'in kullandığı teknik faul atışlarının ikisini de kaçırması da dahildi. Popoviç iyi oynamamasına rağmen, Efes kenar yönetimi tarafından uzun süre oyunda tutuldu. Sezonun belki de en zorlu son periyodunda her iki taraf da canını dişine takmıştı. Ülker öndeydi ve oyunu kontrol etmekteydi. Efes'in pes etmeye niyeti yoktu ve bütün gücüyle direniyordu. Bitime 7 dakika kala Efes 4 kısa oynamayı bıraktı ve kalan sürede çok iyi bir hücum performansı gösterecek Kaya'yı oyuna aldı. Efesliler takım halinde oyunun son birkaç dakikasında öyle güçlü bir direnç sergilediler ki, Ülker'in yakalamış olduğu üstünlüğü tam saha baskı yaparak erittiler. Üstelik son dakika içerisinde öne geçmeyi de başardılar. Galibiyete yönelik olarak iyi bir pozisyon yakalayan Efes, skorun 62-62 berabere olduğu son hücumda 20 saniye süresi olmasına rağmen, Popoviç'in yönetiminde son derece kötü organize oldu ve oyunu kazanma fırsatını tepti. Uzatmaya giden karşılaşmada Cüneyt sahneye çıktı ve arka arkaya üçlüklerle Ülker adına galibiyetin mimarı oldu. Final turunun başından beri müthiş bir kazanma azmi gösteren ve bu çok değerli galibiyetle seride 3-0 öne geçen turuncu-yeşillilerin, bundan sonra avantajlarını kaybetmeleri sürpriz olur.