Dünkü maç Ülker açısından zor bir dönemin sonuna işaret ediyordu, çünkü İbrahim ve Haislip sakatlıklarını geride bırakmış olarak takımdaki yerlerini almışlardı. Bu dönemin en fazla Oğuz'a yaradığını da belirtmek gerekiyor. Bol bol oynama fırsatı bulan Ülker'in genç pivotu, maçın ilk dakikasından itibaren yine etkili oldu. Ülker'in ilk 10 sayısının yedisinde onun imzası vardı. G.Saray ise maçın ilk kozlarının paylaşıldığı başlangıç bölümünde pivot ve oyun kurucu pozisyonunda etkisizdi. Oğuz'un tersine, Fatih Solak'ın yakaladığı oynama fırsatını iyi değerlendirdiği söylenemez, çünkü savunmada ortada görünmediği gibi, ilk periyodun sonuna kadar da etkisizdi. Trepagnier'in Fatih'in smaçına yaptığı blok, bu konuda hiç de mütevazi sayılamayacak G.Saray pivotuna bir ders niteliğindeydi. Böyle giderse ve G.Saray yabancı bir pivot getirirse Fatih'in yıllardır yakındığı 'oynama süresi' sorunu yine karşısında olabilir. G.Saray cephesinde bir diğer eksiklik Dixon'un ilk periyotta hiç skor üretmemesiydi. Gerçi Dixon'un rahatça 30 sayı ürettiği maçlarda da takımını galip getirmesi söz konusu olamayabiliyor, ancak skorer oyun kurucunun 'yok'ları oynaması, takımının sayı gücünü olumsuz etkiledi doğal olarak. Dixon'un ilk sayısı, G.Saray'ın Ülker'in ancak yarısı kadar skor üretebildiği 22. dakikada geldi (18-36) ancak bundan sonra da fazla bir katkı yapmadı. İki tarafın da savunmaya az önem verdiği ilk yarıda karşılıklı skor düellosundan kârlı çıkan Ülker oldu. İbrahim ve Haislip ilk yarıda oyuna fazla kişisel katkı yapmasalar da dolaylı katkıları hissedildi gibi geldi bize. Çünkü takım içindeki forma rekabetinin artması tüm Ülkerli oyunculara vites yükselttirmiş gibiydi. İsabetli dış atışlarla, hızlı hücumlardan buldukları yağmur gibi basketlerle G.Saray'ın üzerine geldiler ve farkı açıp geçtiler adeta. Bu sene kadrosu hiç de kötü olmayan sarı-kırmızılıların 53 sayı yedikleri ilk yarıyı - ve bütün maçı - daha iyi oynayabilirlerdi açıkçası. Oyunun kaderi ilk yarıda bu şekilde çizildikten sonra, kalanı da aynı şekilde oynandı ve Ülker belki de beklemediği kadar farklı bir galibiyet aldı. Farklı mağlup olmalarına rağmen takımlarını sonuna kadar destekleyen G.Saray seyircisi bizce maçın bir başka galibiydi. Panathinaikos karşısındaki etkisiz görüntülerinden uzak olan turuncu-yeşillilerde, oyuna her giren iyi oynadı ve özellikle tempolu oyunda etkili oldular. Stefanov'un ve Cüneyt'in başarılı açık saha yönetiminin bu performansta önemli rolü oldu. Geniş kadrolarının oturmasıyla ilerleyen haftalarda daha da iyi olacaklarını gösterdiler.