Yedincilik için oynuyoruz

A -
A +

Avrupa şampiyonalarında bugüne kadar ilk onikiye hiç girememiş olmamız ya da Avrupa'nın en güçlü 18 kulübünün yer aldığı Avrupa Bayanlar Ligi'nde hiç Türk takımının bulunmaması gibi çok önemli dezavantajlara aldırmadan gözümüzü yukarılara diktik. İlk sekize girmek, hatta daha da ileriye gidip ilk defa katıldığımız Avrupa Şampiyonası'ndan Dünya Şampiyonası'na gitme hedeflerini telaffuz ettik. Düşünceyle kalmadı tabii yapılanlar, uygulama ve planlama da önemliydi. Son üç yıla yayılan özverili bir çalışma programı ile süratli ve modern oyun anlayışımızın temellerini attık. Büyük emek harcayarak önce vizyonumuzu ve teknik tarzımızı geliştirdik, sonra oyuncularımızı fiziki açıdan hazırladık ve ilk defa katıldığımız Avrupa Şampiyonası'nın ülkemizde yapılmasından da faydalanarak bayan basketbolumuz için ciddi bir çıkış hedefledik. Eğer kura çekiminde olağanüstü bir eşitsizlik oluşmasaydı ve Bursa Grubu'ndan çok daha güçlü rakiplere düşmeseydik grubumuzda üçüncü, hatta ikinci olabilirdik belki. Bu durumda Letonya ile çeyrek finalde karşılaşabilir, onları devirip Dünya Şampiyonası biletini almış olabilirdik. Bunları düşünmeden ve hiçbir şekilde bahane üretmeden yolumuza devam ettik. Yendik, yenildik, ancak çizgimizi hiç değiştirmedik. Henüz tam anlamıyla büyük takım olmasak da büyük takım gibi düşünüp büyük takım gibi davrandık turnuva boyunca. Güçlü rakiplere karşı kendini saklama hesapları yapmadan, saha içinde skora hiç bakmadan, açık yüreklilikle mücadele ettik turnuva boyu. Grupta karşılaştığımız Avrupa Şampiyonu Rusya karşısına dahi onları yenmek için çıktık mesela; ve onları son dakikaya kadar öylesine zorladık ki, ertesi gün kazanmaları gereken bir maçı kaybettiler. Rakip kim olursa olsun bütün gücümüzle oynamayı hedefledik. Ve Ankara'da bulunan Avrupa basketbolunun üst yöneticilerinin tümüne birden "Türkiye'nin basketbola yaptığı yatırım bayanlara da yansımış, bu takım her türlü tebriği hak ediyor" dedirten noktaya geldik. İlk sekize kalma hedefimizi gerçekleştirdikten ancak çeyrek finali kaybettikten sonra ilk beşi yakalamak için Letonya karşısına çıktık. Dünkü maçın daha ilk dakikalarından itibaren üstünlüğümüzü sahaya yansıttık ve ilk yarının büyük bölümünü 10 sayılık bir üstünlükle önde götürdük. Her zamanki gibi sık oyuncu değiştirerek sahadaki sorumluluğu ve harcanması gereken emeği bütün oyuncularımıza paylaştırdık. Ve hep büyük düşündük; topu çabuk getirip yürekli atışlar kullandık. Bu turnuvanın başından beri yaptığımız gibi... İlk yarıdaki 10 sayılık üstünlük devre arasına doğru eridi ve Letonya öne geçiverdi (38-40). Süratli oynayıp çok atış yapmayı hedeflerken harcanan enerjiyle birlikte isabet yüzdemizi tahrip edici seviyelere çıkaramadık. Bazen atış yapmak isabet bulmanın önüne geçti... Açık sahada bunaltıcı bir baskı yaparken etkiliydik, fakat yarı saha savunmasında kolay basketler yediğimiz oldu. Üçüncü periyodu birkaç sayılık farkla geride götürdük, ancak onları 66'da yakaladık. Meydan okuyan oyun tarzımız biraz daha kontrollü set oyununa dönüştü sanki. Dengeli dağılım pivotları aramaya dönüştü. (Nevriye'nin 28 sayısı haricinde çift rakamlı skor üretebilenler sadece Yasemin ve Şaziye oldu.) Bazı kritik reboundlarda daha etkili olabilirdik, son bir dakikaya girilirken ve sadece bir sayı gerideyken o kritik faulü de hava topunu alamadığımız için yaptık. Letonya'ya yenildik. Az farkla kaybetmek hepimizi üzdü, ama en fazla sahada maçı oynayan oyuncularımız üzüldü. Katıldığımız ilk Avrupa Şampiyonası'ndan Dünya Şampiyonası'na gitme hakkını kazanamadık belki, ama Milli Takımımız Türk Bayan Basketbolu'nu ileriye taşıma işlevini sürdürüyor. Bugün 7.lik - 8.lik maçı oynayacağız. Bir tek sıra gibi görünse de ikisi arasında büyük fark var; Milli Takımımız'dan Polonya'yı devirip Avrupa yedinciliğini almasını bekliyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.