Avukat Cengiz Gülaç
Ekrem İmamoğlu’nun diploması meselesinde önce iptale giden süreci, yani üniversite hikâyesini bir hatırlayalım. Devamında ise diploma gerçekten hak edilmiş mi, iptal kararı doğru mu, hukuki açıdan değerlendirelim...
Yüksek mahkemeler, bütün kararlarında hile ve yalan beyanla, kötü niyetli bir şekilde elde edilen diplomaları hep iptal etmiş.
Hangi siyasi görüşe sahip olursanız olun içtihatlarımızda konu çok açık.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması hakkında konuşmayan kalmadı. Siyasetçiler, gazeteciler ve hukukçular söz aldı; herkes kendi müktesebatı ve meşrebine uygun yorumlar getirdi. Bu yorumlar içinde en dikkat çekici olanlar ise özellikle isimlerinin önünde hukukçu sıfatını taşıyanlar oldu. Çünkü mevcut durumda siyasetçilerin ve gazetecilerin “diploma meselesini” siyaseten değerlendirmesini anlamak mümkün. Peki, hukukçuların İmamoğlu’nun diplomasının iptal kararını siyaseten değerlendirmesini anlamak mümkün mü? Sizleri bilmem ama bir hukukçu olarak benim anlamam mümkün değil!
O hâlde gelin, hep birlikte diploma meselesini hukuki açıdan ele alalım. Sonrasında dileyen siyasi analizini yine yapsın…
Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptaline ilişkin kararı, İstanbul Üniversitesinin iptal kararından ve açık kaynaklardan kamuoyuna yansıyan bilgi ve beyanlardan değerlendirebiliyoruz. İlk önce diplomanın iptaline giden süreci, yani İmamoğlu’nun üniversite hikâyesini bir hatırlayalım. Devamındaysa diploma gerçekten hak edilmiş mi, iptal kararı doğru mu, mesleğimizin namusuna sadık kalarak değerlendirelim.
Ekrem İmamoğlu, liseyi bitirdikten sonra girdiği üniversite sınavında başarılı olamıyor ve o tarihteki sonuca göre çok düşük bir puan alıyor. Bu arada kamuoyuna yansıyan çeşitli mülakatlarından anlıyoruz ki ailede de Ekrem İmamoğlu’nun hangi bölümü okuyacağı noktasında da bir tartışma var. Kendisi işletme okumak istiyor ama babası inşaat mühendisi olmasını arzuluyor. Fakat üniversite sınavından aldığı puanla onun Türkiye’deki üniversitelerde okuması mümkün değil. Bu durumda İmamoğlu için tek seçenek Kıbrıs’a, amcasının yanına gidip oradaki paralı üniversitelerde şansını denemek kalıyor. O da çaresiz öyle yapıyor ve babasının isteği doğrultusunda Kıbrıs’ta bulunan Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin sınavına girip inşaat mühendisliği bölümünde okuma amacıyla Kıbrıs’ın yolunu tutuyor.
Ekrem İmamoğlu, Doğu Akdeniz Üniversitesine kayıt yaptığını söylüyor ve bu üniversitenin daha sonra adının Girne Amerikan Üniversitesi olarak değiştiğini söylüyor (Ömer Şanlı YouTube kanalı, “Ekrem İmamoğlu Okul Anılarını Anlattı-Ömer’le Anılar” başlıklı program). Doğu Akdeniz Üniversitesinin sınavına girmek için Kıbrıs’a gittiğini beyan eden İmamoğlu sınava giriyor mu yoksa kazanıyor mu ifadelerinde bu hususu saklıyor. Fakat anladığımız kadarıyla Doğu Akdeniz Üniversitesine giriyor ve daha sonra bu üniversitenin adı değişip Girne Amerikan Üniversitesi olduğunu söylüyor. Sonra da İmamoğlu Girne Amerikan Üniversitesinde işletme fakültesine kayıt yaptırıyor. (Ve/veya geçiş yapıyor. Bu kısmı da İmamoğlu her defasında izahtan kaçınıyor.)
İmamoğlu, 1990 yılında İstanbul Üniversitesi (İÜ) İngilizce İşletme Fakültesine geçmek için üniversite yönetimine bir dilekçeyle müracaat ediyor. 12 Eylül 1990’da İÜ yönetimi geçişi uygun buluyor ve İmamoğlu 2 Ekim 1990’da İÜ İngilizce İşletme bölümüne kaydını yaptırıyor. Bu bölümden de mezun olup siyasi hayatımıza tartışmalarıyla giren o ünlü diplomasını alıyor.
Ancak gelen çeşitli ihbarlar sonunda devrin İBB Başkanı İmamoğlu’nun diploması hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı bir soruşturma başlatıyor. Başsavcılık YÖK ve İÜ ile yapılan resmî yazışmalar sonunda üniversiteye diplomanın iptali için yazı gönderiyor. Üniversite 18 Mart 2025 tarihinde Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını iptal ediyor.
Diplomanın iptali için verilen karar doğru mu?
Gelin hep birlikte bu soruya hukuken cevap verelim:
Ekrem İmamoğlu’nun Girne Amerikan Üniversitesinde okuduğunu söylemiştik. İmamoğlu İstanbul Üniversitesine bir dilekçeyle müracaat ederken altına imzası olduğu beyanında Doğu Akdeniz Üniversitesinden geçiş talebinde bulunduğunu yazıyor.
Yani okumadığı üniversiteden geçiş talebinde bulunuyor.
Yani hukuken “yalan” beyanda bulunuyor.
İmamoğlu hayatında hiç okumadığı üniversitede okumuş gibi müracaat etmiş. Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde okuması zaten mümkün değil. Zira orada okumak için dahi olsa bir sınav sonucuna ihtiyacı var. YÖK, Doğu Akdeniz Üniversitesi’ne durumu soruyor ve oradan İmamoğlu’nun üniversiteleriyle bir bağının olmadığı cevabını alıyor.
Haydi diyelim ki İmamoğlu dilekçe yazarken “Girne Amerikan” yerine sehven okumadığı “Doğu Akdeniz” yazdı. Ancak baktığımızda daha düne kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesinin resmî sitesi dâhil olmak üzere bütün özgeçmişlerinde de Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde okuduğu yazıyordu. Haydi bunu bir hata, bir dikkatsizlik olarak kabul edip “olabilir” diyelim. Fakat Sayın İmamoğlu, hayatını anlattığı birçok programda da Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde okuduğunu anlatıyordu!
Beyanlarda anlatılan hataların sehven olmadığı daha sonra belgeleriyle ortaya çıkıyor.
Aslında doksanlı yıllarda (Henüz daha FETÖ soruları çalmadığı için) sınavda başarısız olup Kıbrıs gibi yerlerdeki üniversitelerden Türkiye’deki büyük üniversitelere usulsüz geçişlerin olduğu, herkesin bildiği ama nedense kimsenin konuşmadığı bir sır!
O tarihlerde garip gureba çocukları Türkiye’de iyi bir üniversitede okumak için dirsek çürütürken; varlıklıların, bürokraside hasbelkader bir yer edinmişlerin ve masonların çocukları arkadan dolanıp istedikleri üniversiteye girsin diye Girne Amerikan gibi eğitim işletmeleri/şirketleri kuruluyordu. Daha sonra sahtekârlık şebekeleri vasıtasıyla nüfuzlu ailelerin bu çocukları para veya başka menfaatler karşılığında itibarlı üniversitelere geçiş yapıyorlardı. Bu konu da aslında başlı başına bir yazı konusu olur ama şimdilik bu kadarıyla yetinmek kâfi!
Bu geçiş usulsüzlüğünün tek tarafının İmamoğlu olmadığını nasıl anlıyoruz, biraz da bunun üzerinde duralım.
Koskoca İstanbul Üniversitesi, İmamoğlu’nun müracaatını aldıktan sonra kendi kayıtlarını Doğu Akdeniz Üniversitesi’nden geçiş yapılmış gibi düzenliyor. Neden mi? Çünkü İmamoğlu’nun 1990 yılında yaptığı geçişi YÖK o tarihte kabul etmiyor. Girne Amerikan Üniversitesi YÖK tarafından söz konusu tarihte tanınmıyor. Ekrem İmamoğlu da bunu bildiği için müracaatında yalan beyanda bulunuyor. İstanbul Üniversitesi yetkilileri de bu sahtekârlığa ortak oluyor.
Geçtiğimiz aylarda İmamoğlu’nun avukatları diploma meselesinde açıklamalarda bulundu. İmamoğlu’nun avukatları bizatihi müvekkillerinin yazdığı, anlattığı öz geçmişini inkâr ettiler! Savunma ve/veya iddialarına baktığınızda Doğu Akdeniz Üniversitesi hikâyesini reddettiler ve ısrarla bu konunun konuşulmasının önüne geçmeye çalıştılar. Avukatlar neden müvekkillerinin geçiş dilekçesine Doğu Akdeniz Üniversitesi yazdığına cevap vermediler! Veremezdiler, çünkü iptale giden hukuksuz işlemdeki kötü niyetin hukuken korunmadığını biliyorlar!
Gelin hep birlikte yaptıkları savunmalara, sordukları sorulara, sıradan yurdum insanının anlayacağı basitlikte cevap verelim...
Savunma-1: “Tamam, 1990 yılında YÖK Girne Amerikan Üniversitesini tanımıyor, denkliği yok. Ancak 1993 yılında YÖK artık Girne Amerikan Üniversitesini tanımış. İmamoğlu için kazanılmış müktesep hak doğmuş olur.”
Cevap-1: “Kazanılmış müktesep hakkın temeli bir hakka dayanır. Hak talebinde bulunan kişinin bu hakkı kazanması için kendi hür iradesiyle oluşturduğu idari işlemin temelinde bir yalan, hile, sahtecilik olmaması gerekir.”
Savunma-2: “İmamoğlu, müracaat etmiş ve idare hata yapmış. Sonrasında da İmamoğlu mezun olmuş. İdarenin hatası İmamoğlu’nu bağlamaz.”
Cevap-2: “İdarenin yapmış olduğu hatalı bir işlemin kişiler lehine sonuç doğurabilmesi için kişinin kasıtlı olarak yalan beyanda bulunmaması, hile yapmamış olması ve en önemlisi de iyi niyetli olması gerekir. Okumadığı üniversiteden geçiş talebinde bulanan kişi iyi niyetli olamaz.”
Savunma-3: “Olayın üzerinden 35 sene geçmiş. Zaman aşımına uğramış. Diploma iptal edilemez.”
Cevap-3: “Ortada bir suç varsa; soykırım, sistematik işkence gibi suçların haricinde bütün suçlar için kanun, dava ve ceza zaman aşımı sürelerini düzenlemiştir. Ancak idare hukuku açısından liyakate ilişkin düzenleyici işlemlerde bir sahtecilik, yalan beyan söz konusu ise bunun iptali için hiçbir zaman aşımı kuralı yoktur.”
Savunma-4: “Daha yakın zamanda üniversite yönetimine diplomayı sormuşlar ve yönetim cevabi yazısında diplomanın geçerli olduğunu söylemiş. Bu yazı İmamoğlu lehine hüküm tesis eder.”
Cevap-4: “Etmez. Çünkü diplomanın kurucu işlemlerinde bizatihi İmamoğlu tarafından gerçeğe aykırı bir beyan söz konusu. İdare hiçbir işlem veya kararıyla yalan beyanla, kötü niyetli bir şekilde elde edilmiş geçersiz/hükümsüz bir belgeyi gerçek kılamaz.”
Şöyle haklı bir soru da gelebilir: “İzahınız objektif olmayabilir. İddia ve/veya izahınızı destekleyen kararlar var mı?”
Bütün mesele de bu kısımda çözülüyor. Aslında hangi siyasi görüşe sahip olursanız olun mevcut yerleşik içtihatlarımızda konu çok açık ve tamamen tartışmaya kapalı. Size en yüksek mahkeme olan Anayasa Mahkemesiyle Danıştay’ın “İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı”nı sunacağım.
19 Mart 1988 tarihinde Resmî Gazete’de 19759 sayı numarasıyla yayımlanan Danıştay’ın 1987/1, 2, 4 esas numaralı ve 1988/2 karar numaralı “İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı” bakalım ne diyor?
“…Her ne kadar yanlış idari işlemlerden dolayı kişi yararına hak veya korunması gereken yerleşmiş (müesses) bir durum doğmuş ise idari işlemlerin ancak iptal davası süresi içinde geri alınabileceği; bu sürenin geçmiş olması hâlinde idare için de işlemin kesinleşmiş olacağı yabancı ve yerli doktrin ve içtihatlarda kabul edilmekte ise de; bu kural iyi niyetli kişiler için geçerli olup, yokluk ve mutlak butlan halleri ile kişinin gerçek dışı beyan ve hilesinin yanlış işlem tesisine neden olduğu hâllerde idare yanlış işlemini böyle bir süre şartına bağlı kalmaksızın geriye doğru yürür şekilde geri alabilir. Nitekim, Danıştay İBK 2/10/1971 gün ve E: 1966-4, E: 1966-40, K: 1971-36, 22/12/1973 gün ve E: 1968-8, K: 1973-14 sayılı kararları ile, Yargıtay İBB Genel Kurulunun 27/1/1973 gün ve E: 1972-6, K: 1973-2 sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.”
Yani karar diyor ki:
Yanlış bir idari işlem varsa kişi yararına bir hak ve korunması gereken müesses bir durumun oluşması için,
1- Kişi iyi niyetli olacak,
2- Kişinin gerçek dışı bir beyanı veya hilesi olmayacak,
3- Kişinin gerçek dışı bir beyanı veya hilesi varsa bu durumda yanlış işlemi (olayımızda diplomayı) geri almada süre yoktur.
“1971 ve 1987 yıllarının kararını emsal göstermişsin. İmamoğlu 1990 yılında geçiş yapmış” şeklinde bir eleştiri gelebilir. O zaman Anayasa Mahkemesi 2024 yılında ne demiş, ona bakalım:
20 Şubat 2024 yılında 32466 sayı numarası ile Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi 2018/16871 numaralı kararında Danıştay’ın İçtihatları Birleştirme Kararı’na atıfta bulunuyor ve “Abidin Pişgin” başvurusunda “aynı kararı” veriyor.
Sonuç: “Ekrem İmamoğlu idareye verdiği ıslak imzalı dilekçesinde yalan beyanda bulunmuş ve hiç okumadığı üniversiteden geçiş talebinde bulunmuştur. Kötü niyetli olduğu, okumadığı üniversiteyi yazmasından açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu durum lehine bir hak oluşturamaz ve hatalı işlemin iptali için bir süre yoktur. 30 sene de geçse, 300 sene de geçse fark edildiği an diploma iptal edilir!”
Ben sizlere diploma meselesinin hukukunu yazdım. Kim, kimin ciğerini yer ama iyileşmez, bilmiyorum. Bildiğim, yargı düzenimizin en yüksek mahkemeleri, kimsenin ciğerini yemese de bütün kararlarında hile ve yalan beyanla, kötü niyetli bir şekilde elde edilen diplomaları hep iptal etmiş.
Artık isteyen meseleye siyasi yaklaşabilir. Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın “İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararları” son 55 yıldır istikrarlı/tutarlı bir şekilde meseleye bakmış. Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olduğu için diploması iptal edildi diyenlerin, daha hayatının baharında hileye tevessül eden birisini cumhurun başkanlığına nasıl layık görürüz diye düşünüp düşünmemeleri benim sorunum değil! Ben diplomanın iptal kararını içtihatlar çerçevesinde ele aldım. Takdir sizin...
Geniş Açı - Fikir ve tartışmada önceki yazılar...