Şimdi seçmeni dinlemek zamanı!..

A -
A +
Sonuçları bakımından geleceğimiz adına hangisi daha önemli?
İlki; 2. tur Cumhurbaşkanlığı Seçimi sonuçlarının açıklanmasının ardından 13. kez sandıkta kaybeden Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi geleceği. İstifa edip etmeyeceği üzerine ciddi tartışmalar var…
 
Kılıçdaroğlu’nun bırakması gerekir!” diyenlerin gerekçesi CHP’nin oy oranının Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olarak girdiği ilk seçim olan 2011 seçimlerindeki seviyesinin altına inmesi.
 
“Kimse bu sonuçlardan bir başarı öyküsü çıkarmaya kalkışmasın. Ortada tam bir başarısızlık vardır. Bu durum bir açıklamayla geçiştirilemez, ciddi bir değerlendirme zorunludur” diyenler Kılıçdaroğlu’na kapıyı gösterseler de
Kılıçdaroğlu koltuğu bırakmaya niyetli değil.
 
Mağluplar her zaman kendileri dışında bir suçlu bulmakta mahir olsa da Kılıçdaroğlu’nun böyle bir derdi yok, istifa davetlerine de kapalı. Yenilgiye alışmanın verdiği rahatlıkla, “yürüyüşümüz sürüyor, ayaktayız ve buradayız” diyor.
 
Oysa dışarıdan bakıldığında Kılıçdaroğlu’nun oyundan alınmasını gerektiren çok daha farklı ve güçlü sebepler var. Seçimi kazanmaları hâlinde “terör suçlusu eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın Edirne Cezaevi önünde büyük bir miting şovu ile salıverilmesinin planlandığı” söylemleri gibi.
 
Bir diğer önemli sonuç ise “14 ve 28 Mayıs’ın en büyük kaybedeni biz olduk” diyen PKK-HDP cephesindeki panikleme.
 
Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesi sahada daha güçlü operasyonlara muhatap olma korkusunu depreştirdi. Muhtemelen yeni stratejileri en iyi bildikleri eski yol “şiddete sarılmak.”
 
Bu tartışmalar bir buzdağının suyun üstünde görünen kısmıdır. Hesaplaşma sadece kendisini mağlup ve mağdur zannedenler ile sınırlı değil. Derinlerdeki mesele “Hapishanedeki teröristleri salmak isteyen bir kişinin, bu kadar oy almasının ülke geleceği için endişe verici bir durum…” olmasıdır.
 
Cevaplandırılması gereken asıl soru; seçmen sayısı 5 milyona yakın artmasına rağmen seçimden galibiyetle çıkan AK Parti’de 2018 seçimlerinde yüzde 42% olan oyunun neden yüzde 7 gerilediğidir? Ayrıca, bu seçimde Cumhurbaşkanının aldığı oyla AK Parti’nin aldığı oy arasındaki makasın daha fazla açılması da bir başka önemli soru.
AK Parti kurmaylarınca aradaki fark, “Burada seçmen Cumhurbaşkanı’mıza güvenini gösteriyor ama belli ki AK Parti ile bir problemi var… Herkesin kendine göre bir sebepten oluşan bireysel tepkisi…” olarak yorumlanıyor.
 
Bu bireysel tepkinin adını koyalım… Bir baraj gövdesinin yıkımı baraj gövdesindeki ufak bir çatlakla başlar. Görmezden gelemezsiniz. Oylardaki yüzde 7 düşme sürekli yazıp çizdiğimiz bu “bireysel tepkilerin” toplamıdır.
 
Her “Bireysel tepkinin” çoğu benzer bir hikâyesi var. En çok rastlananlardan birinin hikâyesini yazan, iptal edilen İstanbul Sözleşmesi'nden kalan ve çok sayıda yuvanın yıkılmasına sebep olan 6284 sayılı kanundur.
 
Son 5 yılda 1 milyon 973 bin erkek evden uzaklaştırma cezası aldı. Evden uzaklaştırılan, öfkeli ve güvensiz durum içinde itibarsızlaştırılan, ailede saygınlığı ve otoritesi kalmayan 1 milyon 973 bin erkeğin “bireysel tepkisini” üst üste koyun bakalım nereye tırmanıyor?
 
Toplumsal hayatın derinliklerine inin bakalım daha ne hikâyeler var. Ülke için derdi ve derinliği olanlar gelecek için, “Türkiye yüzyılında yeni dönemde önümüzde 5 yıllık bir dönem var. Bu ustalık döneminin hakkı verilmezse istikbal karanlıktır” diye uyarıyor.
 
Asıl üzerinde durulması ve okunması gereken, hapishanedeki teröristleri salmak isteyen bir kişinin, bu kadar oyu nasıl aldığıdır! Bu sonuç, toplumun fikrî omurgasındaki büyük kırılmanın karşılığıdır. Eğitim ve kültürde kitlelerin yeterli beslenmediğinin ifadesidir. Telafisi bundan sonraki 5 yıllık süreçte gösterilecek gayrete bağlıdır…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.