Laf cambazı Bernard Shaw

A -
A +

Bernard Shaw ters ve zeki bir yazardır, hadiselere değişik zaviyelerden bakar, taşı gediğine koyar. Mesela ukalâ bir kadın 'yayınevleri her kelimenize 50 sterlin veriyorlarmış. Alın size 50 sterlin bana da bir kelime söyleyin" diye sataşınca parayı alır, "mersi" der, cebine atar. Bir yemekte iki tenor arasında oturmak zorunda kalır. Önce biri çıkar, sonra diğeri sahne alır... Ayrılırken sorarlar: "Nasıldık?" Shaw üstüne basa basa "böğürdünüz" der, adamlar şok olurlar. Hava buz kesince açıklama ihtiyacı duyar: "Bakın ben aryadan maryadan anlamam ama biriniz okurken öbürünüz öyle buyurdular." Bir resital sonrası ev sahibesi sorar "nasıl buldunuz Mr. Shaw?" - Bana Victor Hugo'yu hatırlattı madam. - İyi ama Victor Hugo keman çalmazdı ki. - Bu da çalamıyor. Duvar yazısı gibi Bernard Shaw her konuda konuşur sözlerinin çoğu "duvar yazısı" olur. İşte ondan derlediğimiz satırlar: İftira eşek arısına benzer, ilk vuruşta öldüremeyeceksen, ona asla dokunma! Mantıklı insan etrafına uyar, mantıksız ise, dünyayı kendine uydurmaya çabalar. Hasılı bütün gelişmeler mantıksızlardan çıkar. Akıllı adam aklını kullanır, daha akıllı adam, başkalarının aklını da... Dürüst her zaman gerçeği söyler, akıllı ise yalnız zamanında. Gençler! Yaptığım on şeyden dokuzu başarısızlıkla sonuçlandı ve ben on kat fazla çalışmaya başladım. Hayal kırıklığı iyidir, sadece umudu olmayanların hayali olmaz. O yol seni bir yere götürmez yavrum, eğer üzerinde engeller yoksa. Kötülük yapan, iyilik de yapar; hata yapmayan hiçbir şey yapamaz.. Yeteneksizlerin de ünlü olabilecekleri tek yol vardır: Can vermek... Ama kahramanca!.. Kendini temiz ve parlak tutsan iyi edersin; çünkü arkasına geçip dünyaya bakacağın başka pencere yok. Demokrasi hak ettiğimizden daha iyi yönetilemeyeceğimizi gösteren bir sistemdir. Okurken güzel, oynanırken kötüdür; hani bazı piyesler gibi... Kaplan adama saldırırsa adı yabaniye çıkar, adam kaplanı avlarsa adı sporcuya. Bu memlekette suç ile adalet arasındaki fark da bu kadardır aslında... Suikastların en kötüsü darağacında sonlanandır; karar toplumun onayıyla alınır zira. Para açlığı giderir, mutsuzluğu değil. Yemek mideyi doyurur, ruhu asla.. Gençlik çok değerli bir şeydir. Lâkin onu çocuklar harcar. Çince'de, "risk" iki şekil yan yana getirilerek yazılır. "Tehlike ve fırsat!.." İnsan hayatında iki feci hadise vardır: Biri çok istediği şeye sahip olamaması... Diğeri de olması... Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek varır. Önemli olan nereye geldiğinizde değil, nasıl ulaştığınızda... Bir kadın, bir koca buluncaya kadar istikbali konusunda endişelidir. Erkek ise evlendikten sonra başlar kaygılanmaya.... Örümcek sineğe bayılır ama farkında değilmiş gibi davranır. Ağını sakin sakin örer, avını yakalar ve emer iliklerine kadar... Hani bazı kadınlar gibi... Bütün zekâmı, kabiliyetimi, şöhretimi akşam eve zamanında gelip gelmeyeceğimi merak eden bir kadın için feda edebilirim. Herkesin işi, kimsenin işi değildir. İki cins insan vardır. Verimliler ve verimsizler. Yapan yapar, yapamayanlar eleştirmen olurlar. Doğru anahtarlarla her kapıyı açarsınız, yanlış anahtarla hiçbir şey yapamazsınız. İşin sırrı anahtarda... Sigarayı bırakmanın çok güç olduğunu söylüyorlar. Laf! Ben 100 kere bıraktım. Çok kolay. Mutlu muyum, değil miyim diye düşünecek vakit bulanlar, asla mutlu olamazlar. Parayı köle yapın, efendiniz olur yoksa! Gençlik eserlerini sakın atma, meşhur olunca yayınlanır nasıl olsa... Hazırcevap Arms and the Man adlı eseri ayakta alkışlanır, onu sahneye çağırırlar. Sağa sola selam verirken arkalardan bir "yuuuh rezalet" sesi patlar. Bernard Shaw "Bence de öyle ama" der, "bir tiyatro dolusu insana karşı ikimiz ne yapabiliriz?" Oyunlarından birine "Tadilat Nedeniyle Kapalıyız" adını verdiği söylenir, güya o hafta tiyatro sinek avlar. (Duy da inanma) Obezliği ile tanınan Hitchcock, "azıcık yiyin azizim" der, "şu halinizi gören İngiltere'de kıtlık var sanacak." - Sizi gören sebebini anlar. Sorarlar: "Evde kimin sözü geçer?" -Alış veriş, eşya seçimi, bütçenin tanzimi gibi önemsiz işler hanıma aittir. Bahçenin sulanması, ağaçların budanması, çöplerin atılması gibi mühim işler bana! Kendini "20. yüzyılın Şekspir'i" diye tanıtan Bernard Shaw'ın sonu da trajikomik olur. "Dünya tiyatrosu kötü günler geçiriyor. Askilos öldü, Moliere öldü. Ben de kendimi iyi hissetmiyorum" diyen ünlü yazar, Ayot St. Lawrence'deki malikanesinde yaşına başına bakmadan (94 ) ağaç (erik) budamaya kalkar. Tepetaklak düşüp çürüğe çıkar. Son nefesinde "bu benim için iyi bir tecrübe oldu" der ve gözlerini yumar (1950) Onun dediği gibi hayat "yine" akar, insanlar öldüler diye neşesi, güldüler diye ciddiyeti azalmaz. > "Müzik ahlâk dışı!" Star Gazetesinde Corno di Basetto imzası ile müzik tenkidleri yazan B. Shaw müzikten nefret eder ve bunu saklama ihtiyacı duymaz. Müziği keyif veren ve bağımlılık yapan maddelere benzetir. "Cehennem müzikçilerle doludur" der, "müzik lanetlilerin içkisidir. Hele 'füg' denilen klasik tür, İngiliz evlerinde görülen bir kasvet hastalığıdır. Brahms'ın requemine ancak cesetler katlanır. En sıradan aletler bile kara örtülere sarılıp tabut çivileriyle çakılınca, izleyenleri hayrette bırakır. Liszt'in Mazeppa'sını ilk dinlediğimde hızlı, ıslık gibi üçlemelerin neyi andırdığını hatırlamaya çalıştım. Arkamda oturan, köylü kızı "iğrenç, tavada kızaran etlere benziyor" demez mi? Gerçekten öyleydi... Beste yapmanın hiçbir kuralı yoktur, parmak hesabından başka... Lâkin parmakların boyu değişir, aynı kulaklar gibi. Müzik aşağılık ya da yüce, her duyguyu dile getirir ve bütünüyle ahlâk dışıdır!"

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.