Latince adı Nero Claudius Ceasar Agustus Germanicus, asıl adı Lucius Domitius Ahenoborbus (bu kadar ismi anası bile hatırlayamaz) olan Neron ne zaman doğar bilmiyoruz ama putperestler ona da uğurlu aylarından bir yer ayırır, Aralık 15'i uygun bulurlar. Neron 3 yaşındayken İmparator babası Gnaeus ölür, annesi Agrippina hemen yeni İmparatora (erkek kardeşi Galigula'ya) yanaşır, gücünü kaybetmemeye bakar. Galigula akıldan yana biraz fukaradır, her ne kadar "oğlan halaya, kız dayıya" deseler de Neron dayısına çeker, sağı solu belli olmaz. Kafasına eseni yapar, protokol mrotokol sallamaz. Zehirli ihtiras Agrippina zirvedeki dengeleri çok iyi bilir, adeta entrikanın kitabını yazar. Hırslı kadın toksikoloji enstitüsü gibidir, saraya şair kadrosundan takılan Locusta adlı bir zehir uzmanını daima elinin altında tutar. Locusta ona habire arsenikli biberler, siyanürlü şekerler hazırlar. Ancak iş zehirle bitmez ki, nazırları nedimleri oyalamak, uşakları, çeşnicileri atlatmak maharet ister. Evet bir fiske zehir deveyi bile devirebilir ama saraylılar uyanıktırlar. Roma'da hazneli bilezikleri, kapaklı yüzükleri kimseler yutmaz. Katiller icraat için kalabalık sofraları seçer, mümkün mertebe ithamdan sakınmaya bakarlar. Şu cesarete bakın, zehiri bıçağın bir yanına sürer ve cerrah ustalığı ile kestikleri etin temiz parçasını ağızlarına atar, diğerini en sevimli yüz ifadesiyle hasımlarına uzatırlar. Burada oscarlı oyuncu gibi olmalıdırlar, zira en ufak bir tereddütte lokmayı uzatana yuttururlar. Agrippina light ürünleri tercih eder, maktul sofradan neşeli kalkar ama bir süre sonra terlemeler, teklemeler başlar. Saçmalamalar, sayıklamalar derken hafıza bulanır, gözler donar. O devirde adli tıb gibi bir kurum olmadığı için kimsenin diyecek sözü kalmaz. Agrippina klasik usullere takılmaz, sürekli kendini aşar. Nitekim tahta amcası Cladius oturunca ikinci kocasını da zehirleyip öte yana yollar. Fettan dilber, birlikte yaşadıklarını akrep gibi sokmasına ve birinci dereceden şaibeli olmasına rağmen Cladius'un gözünü de boyar, onunla evlenir ve zirveden yine kopmaz. Ama asıl hedefi bu değildir, ona gerçek saltanatı ancak ve ancak canından ciğerinden biri sağlar. Bu yüzden şaşkın oğlunu Prenses Oktavia ile evlendirip imparatora vâris yapar ve ağını son perde için kurar. Şair Locusta yaşlı kral için afyon ve akotininden mâmul "çok özel" bir zehir hazırlar. Agrippina sabırla aşçıların mantar sote pişirecekleri günü bekler ve sofrada yüksek sesle "aman yine mi mantar? Bunlara güven olmaz, ya bir de zehirli çıkarlarsa" diye yaygara yapar. İmparator çeşnicibaşısına güvenir "takma kafana güzelim, bana bişeycik olmaz" der ve zokayı yutar. Agrippina ve tetikçileri emellerine nail olunca 17 yaşındaki Neron'u tahta oturturlar (MS 54). Fukaranın kafasına defne dalından bir taç takar, sırtına sırmalı pelerinler atarlar. Tıfıl İmparator, Preator Prefekt Afranius Burrus'un kolunda saray merdivenlerinde görününce senatörler mecburen ayağa kalkarlar. Ancak Neron, Seneca'nın eline tutuşturduğu mersiyeyi vurguluya vurgulaya okur, adeta şov yapar. Babası Gnaeus Domitius'u ve babalığı Cladius'u veciz tasvirlerle övünce yer yerinden oynar. Dinleyiciler arasına dağılan şakşakçılar ortalığı alkıştan yıkar ve ilk devreyi 1-0 galip tamamlarlar. Hasılı Agrippina, Burrus ve Seneca'dan oluşan troyka (üçlü) dizginleri ele geçirir, birlikte at oynatırlar. Önlerine çıkanı ezer, hasımlarının kâbusu olurlar. İşledikleri cinayeti örtmek için koltuğunu kaptıkları Cladius'u (hâşâ) tanrı ilan eder, adına devasa bir tapınak yaptırırlar. Yalnız bir süre sonra Cladius'un öz oğlu Britannicus (aslında imparatorluk onun hakkıdır) ayaklarına dolanmaya başlar. Agrippina gibi bir fettan, onun gibi bir acemiyi "flitlemekte" zorlanmaz. Britannicus'un cenazesi kalkarken herkesten fazla ağlar, saçını başını yolar. Rolünü öyle ustaca oynar ki Romalılar genç Britannicus'a değil "çileli analığına" acırlar. Neron Paravana Neron ilk yıllarında Seneca'nın dediklerinden çıkmaz, Senota'da barış ve kardeşlik üzerine tesirli nutuklar atar. Kendisine bahşedilen Pater Patrie (vatanın babası) unvanını gençliğini öne sürerek kabul etmez ve iyi prim yapar. Heykelini dikmek isteyenlere "işiniz mi yok" gibilerinden bir tavır takınır, muhbirlere verilen avantaları kaldırıp puan toplar. Vergileri düşürür, idamı kaldırır, kölelerin efendilerini dava edebilmesini sağlar. Tüccarlara omuz çıkınca çarşıda pazarda hareket başlar. Tarımı destekler, bütün limanları ve özellikle Ostia'yı hububat gemilerine açar. Darphaneye yeni teknikler getirir, altın ve gümüşün yanında bronz para da basar. Sikkeler daha estetik olur, paraya güven artar. Aslını sorarsanız imparator parmağını bile oynatmaz. Devlet işlerini Seneca ve Burrus gibi iki kurda havale ettiği için sırt üstü yatar keyfine bakar. Sıkıldıkça harp marp çalar, şiir miir yazar. Şair ruhlu olduğu (ya da kendini öyle sandığı) için arenalardaki kanlı gösterileri yasaklar. Hasılı tarihçiler onun ilk yıllarını "başarılı" bulurlar.