"Çanakkale Ruhu"nu anlamak...

A -
A +
Şanlı tarihimizin şeref levhalarından biri olan Çanakkale Zaferi'nin, 98. Yıldönümünü idrak ediyoruz... Vatan sevgisi ve onun müdafaası için, gösterilen fedakârlık ve kahramanlığın destansı misali, müstesna bir zafer... Son iki yüz yıldır duraklama ve gerileme sürecinde olan, Balkan Savaşları yorgunu Osmanlı Devleti'nin, devrin iki süper gücünü; İngiltere ve Fransa'yı müthiş bir yenilgiye uğrattığı ve dünya durdukça her millet için örnek teşkil edecek bir şan ve şeref tablosudur bu zafer. 
Bu girizgâhı, bir hamaset denemesi olarak almayınız. Elbette tarihimizin şeref levhalarına bakarken, kahraman ecdadımızı, aziz şehitlerimizi yâd ederken; heyecanlanmak, duygularımızın seline kapılmak da mümkün... Zira böyle meselelerde, akıl-mantığın gereği olan soğukkanlılık yanında, ruhumuzu coşturan heyecan da işin manevi boyutudur. Bu yüksek duygu olmazsa, her şey eksik kalır! Çünkü bizim inancımızda, "Vatan sevgisi imandandır..." Ve dinimizin bildirdiği en büyük beş günahtan biri de, savaş günü cepheden kaçmaktır... 
Dünyevi rütbelerin şahikası olan kahramanlık, uhrevi derecelerin evci balalarından biri olan şehitlik... İnsanı bu mertebelere doğru koşturan haz ve iştiyak, şüphesiz iman ve ruh coşkunluğudur. O yüce duygudur ki, yeri geldiğinde insanı tereddütsüz canından vazgeçirir. İşte 18 Mart 1915'te, düşmana karşı Çanakkale'yi geçilmez kılan da, bu yüce ruhtur. Bu ruhu iyi anlamamız gerekiyor. Bunun için, her şeyden önce Çanakkale'de ne olup bittiğini tam ve doğru olarak öğrenmemiz lazım... Ne yazık ki, şimdiye kadar, geçmişimiz bize doğru dürüst öğretilmedi. Siyasi ve ideolojik maksatlarla, tarihimiz çarpıtıldı, hakikatler saptırıldı. Gerçeklerin yerine, ısrarla tezvirat ve yalanlara inanmamız istendi. Çanakkale zaferi gibi, tarihte ender görülen bir büyük hadise, kasıtlı şekilde esas mana ve mefhumundan koparılarak, ruhsuz bir kalıba sokulmak istendi. O yüzden de, Çanakkale'nin gerçek kahramanları unutturuldu, hayali kahramanlar üretildi!
Osmanlı Devletinin yerine kurulan Cumhuriyetin seküler kimliğini öne çıkarmak için, Çanakkale gibi, manevi yönü çok güçlü tarihî olaylar, esasen unutulmaya terk edilmek istendi. Bu sebepledir ki, birkaç yıl öncesine kadar, Çanakkale şehitliği, hepimizin yüzünü kızartacak derecede bakımsız ve sahipsizdi. Öyle ki, İngiliz ve Fransız saflarında çarpışan Anzakların yattığı mezarlıklar dahi, bizim şehitliklerimizden daha bakımlı idi!.. Doğrusunu söylemek gerekirse, AK Parti iktidarına kadar, her sene yapılan kutlamalar da göstermelik ve idare-i maslahat kabilindendi. Gerek siyasi, gerek askerî katılım ve temsil, hep düşük seviyede olurdu. Hakkını teslim etmeliyiz. Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan'ın Çanakkale Şehitlerinin hatırasına gösterdiği yüksek ihtiram, her türlü takdirin üzerindedir. Şüphesiz bu bir ufuk meselesi! Çanakkale ruhunu kavramak, Başbakanın ifadesiyle bize büyük ufuklar açar. 
Osmanlı Coğrafyasının dört bir tarafından Çanakkale Cephesine koşup gelen Türk, Kürt, Arap, Laz, Çerkez, Arnavut vs. bütün "Anasır-ı İslâm"ın ortaya koyduğu birlik-beraberlik; fedakârlık, kardeşlik ve vatanseverliği, insanlarımız daha yeni yeni idrak ediyor... Buna da şükür!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.