Saldırının özeti, istihbarat zaafı!..

A -
A +

Saldırı bağıra bağıra geliyorum diyor… Ama nedense İranlı üst düzey askerî yetkililer pek rahat veyahut vurdumduymaz!.. Bu kadar rahatlık fazla değil mi? Tedbirsizliğin bedelini hayatlarıyla ödediler. Hayret!

 

 

 

 

 

İsrail’in haydutluğu, Amerika’nın müthiş teknik desteğiyle pek yaman da, İran’ın kâğıttan kaplan olma vakası ayrıca işin püf noktası… Ne kadar iyi planlanmış olursa olsun, herhangi bir ciddi devlete karşı, hiçbir askerî operasyon bu kadar üst seviyede komuta kadrosunu böyle toptan imha edemez. Ama İran’da bu oldu!.. Üstelik yıllardan beri, İsrail’in; doğrudan İran topraklarında gerçekleştirdiği münferit suikast ve sabotaj eylemlerine rağmen, koca “Pers imparatorluğunun mirasçısı” iddiasındaki ülke, hiçbir tedbir almamış, alamamış. Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami başta olmak üzere, en az 20 üst rütbede komutan saldırılarda hayatını kaybetti. Vâkıâ, bu korkunç saldırı, İran’daki rejimin tabutuna son bir çivi olabilecek evsafta. Bundan sekiz ay kadar önce, (27 Eylül 2024) İsrail, Lübnan’da; başta Hasan Nasrallah olmak üzere, Hizbullah Örgütünün üst düzey yöneticilerini nasıl toptan ortadan kaldırdıysa, ona benzer şekilde ve şüphesiz bu defa örgüt değil, bir devlete karşı geniş çapta yapılan saldırı ile çok daha büyük bir netice elde etti. Düşman saldırısına karşı bu denli çaresiz ve hareketsiz bir ülke hele hele bu ülkenin adı İran ise, inanılır gibi değil… Bakınız Hizbullah Operasyonundan sadece üç ay önce, 31 Temmuz 2024’te, Tahran’da, yine şüpheli bir helikopter kazasında ölen Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin cenaze merasimine katılan, Hamas Lideri İsmail Haniye’nin, en korunaklı devlet misafirhanesinde roketle öldürülmesi, esasen İran’ın güvenlik sistemi ve işleyişinin ne kadar zayıf ve kırılgan olduğunu ortaya koymuştu… İran rejimi, 45 seneden beri maruz kaldığı ambargolar sebebiyle savunma alanında gerekli tahkimatı yapmakta zorlanıyor. Burası anlaşılabilir bir durum. Ama hepsi bundan ibaret değil tabii. Bizatihi rejimin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanan problemler var. Devlet idaresindeki ikili sistem gibi, savunma yapısı da bölünmüş durumda. Ve esas güç ve salahiyet devrim muhafızlarına verilmiş. Buradan kaynaklanan çok ciddi problemler var ve dolayısıyla son örnekte de olduğu üzere, telafisi imkânsız neticeler ortaya çıkıyor. Lakin tekrar altını çizelim ki, son İsrail saldırısının bu denli yıkıcı olmasının asıl sebebi istihbarat zaafıdır. İran hava sahası yolgeçen hanı gibi. İsrail hiçbir engele takılmadan uçuyor da uçuyor… Gelgelelim yerde de durum farklı değil. İran’ın nükleer fizikçileri olan önemli ilim adamları, Mossad ajanları tarafından elleriyle konulmuş gibi, düzineyle tek tek evlerinde avlanıyor. İsrail, Kamikaze drone'lar için İran topraklarında üs kurmuş iyi mi? Sekiz aylık bir hazırlık döneminden bahsediliyor. Bu asla akla ve mantığa sığacak bir durum değil.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bizzat ifade ettiği üzere, “Haydut” İsrail devleti, önceki geceden beri, iki yüz küsur uçakla İran’ın en önemli stratejik ve askerî hedeflerini bombalamaya devam ediyor. Tahran, Tebriz, Kirmanşah, Şiraz, İsfahan, Kum, Hemedan… İran’ın en önemli şehirleri bombardıman altında. Natanz nükleer tesislerinde kirlilik tespit edildiği iddiaları var. Şayet doğruysa çok büyük felaket olabilir. Bu satırların yazıldığı saate kadar, İran henüz dişe dokunur bir fiilî karşılık verebilmiş değil… Sadece üst perdeden tehditler savuruyor. Dinî Lider Ali Hamaney, Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, Genelkurmay Sözcüsü Ebul Fazl Şikârcı, peş peşe açıklamalar yaparak İsrail’in akıbetinin feci olacağını söylüyorlar. Daha önceki saldırılarda da, benzer tehditler savurulmuştu hatırlayınız. Ancak İran’ın Ekim 2024’te İsrail topraklarına yolladığı birkaç yüz (Beş yüz diye rakam açıklanmıştı) füze ve drone'un neredeyse tamamı havada imha edilmişti. İsrail topraklarına çok azı isabet etmiş ve pek sınırlı hasara yol açmıştı. Bu arada, imha harekâtında ABD, İngiltere ve Fransa’nın da İsrail’e yardım ettiğini belirtelim… ABD ve Avrupa’nın daimî desteği olmazsa, İsrail cirmini çok aşan bu nevi atraksiyonları yapamazdı. Lakin gerçekler acı… Bakınız Trump ne diyor? “Dünyanın en ölümcül silahlarını ABD üretiyor. Ve bunlardan İsrail’in elinde çok sayıda var. Gerisi de yolda. Vermeye devam edeceğiz. İsrail bu silahları çok iyi kullanmasını biliyor…” Trump’ın İran’a çağrısı şu: "Kayıtsız şartsız teslim ol!.. Nükleer programı filan da unut. Yoksa elinde hiçbir şey kalmaz!” Şöyle devam ediyor Sarı Kovboy: “Bazı İranlı şahinler çok cesur konuştu. Anlaşmaya yanaşmadılar. Ama hepsi öldü. Çok can ve mal kaybı oldu. Bundan sonrası daha feci olacak…” Evet, bakalım İran nasıl bir yol izleyecek?

 

Diğer taraftan Avrupa’nın ikiyüzlülüğü, büsbütün çirkinleşerek devam ediyor. Ne diyor Almanya, Fransa, Çekya, Macaristan? “İsrail’in kendisini koruma hakkı var…” Peki, saldıran kim, saldırıya maruz kalan kim? Gazze’deki soykırımda, başından beri aynı alçaklığı sürdüren AB ve ABD, Siyonist İsrail’in vahşetine bu şekilde kılıf buluyor. Ne korkunçtur ki, İsrail halkının yüzde sekseni, Siyonist terörist hükûmetin yaptığı katliam ve soykırımı destekliyor… Evet, yanlış okumadınız, yüzde sekseni Kasap Netanyahu’nun arkasında duruyor! Haydut Devlet İsrail, “Vadedilmiş Topraklar” masalı üzerinden, işgal-ilhak yoluyla yayılma çalışmalarına hız vermiş bulunuyor. Şayet bir şekilde durdurulmazsa, bütün bölgeyi ateşe verecek. Ve dahi dünya barışını da kesinlikle tehlikeye atacak… Beri tarafta İran da, kırk beş yıldan beri "Şii Hilali"ni büyüterek jeopolitik nüfuzunu genişletmeye çalışıyor. Şimdiye kadar daha ziyade vekil güçler kanalıyla bunu yapmaya çalıştı. Ancak gelinen noktada, İran; vekil güçler üzerindeki etkisini yitirmeye başladı. Dolayısıyla bizatihi çatışmaya taraf olma durumuyla karşı karşıya. İran için gerçekten çok zor bir dönem… Rejim çatırdıyor!..

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.