Hazar Bölgesi ve Kafkasya’da yeni bir hamle

Sesli Dinle
A -
A +

Türkmenistan’ın Hazar Denizi kıyısındaki Avaza şehrinde dün gerçekleşen Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan Devlet Başkanları Zirvesi, bölgede orta ve uzun vadede yeni bir güç merkezi hamlesidir.

 

 

 

Sovyetler Birliğinin resmen ve fiilen dağıldığı 1991 yılından beri, Türkiye Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile ikili ilişkilerini geliştirmek için mevcut imkânları kullanabildiği kadar kullandı. Ancak bağımsızlığına kavuşan kardeş Türk Cumhuriyetlerinin, eski bagajlarından kurtulması o kadar kolay değildi ve bu da ikili ve çoklu münasebetleri zora sokan amillerdi… SSCB’nin omurgası olarak, Rusya Federasyonu, dağılan cumhuriyetleri yakınında ve etkisinde tutmak için derhâl yeni adımlar attı. Bağımsız Devletler Topluluğu ile yumuşak bir geçiş yapmak istedi. Bu teşebbüste esasen istediğini alamadı, ama hedefinden de vazgeçmedi. 1992 yılında Taşkent’te imzalanan Kolektif Güvenlik Anlaşmasıyla, BDT oluşumunda verdiği fireleri telafi etmek için ısrarlı oldu. Sonuç olarak 2002 yılında Rusya, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Belarus ve Ermenistan’ın yer aldığı Kolektif Güvenlik Örgütünü şekillendirdi ve fiilen hayata geçirdi… Bunun dışında Rusya ikili planda da, özellikle Kazakistan ve Azerbaycan gibi çok stratejik özelliklere sahip ülkeleri hep yakın takipte tuttu. Ayrıca Çin ile birlikte çok daha geniş bir yapılanmaya gitti. Şanghay İşbirliği Örgütü… Ve buraya da Türk Cumhuriyetleri angaje edildi. Türkiye, bütün zorluk ve engellere rağmen, kardeş cumhuriyetlerle ekonomik ve kültürel bağlarını güçlendirmek için gayretlerini sürdürdü. Belli ölçüde de başarılı oldu diyebiliriz. Yalnız Özbekistan’la, İslam Kerimov faktöründen dolayı, yaklaşık 25 sene ilişkiler hayli sıkıntılı biçimde devam etti. Onun ölümünden sonra hızla bir toparlama dönemi başladı ve bugün için geçmişe nazaran çok daha iyi bir noktada bulunuyoruz.

 

Türkiye’nin Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan ve Türkmenistan ile çok yönlü münasebetleri, Çin ve Rusya’nın ve tabii diğer bölgesel ve küresel aktörlerin ters yöndeki etkilerine rağmen, hep ileriye doğru gelişti. Burada özellikle Türkiye’nin çok dikkatli biçimde yürütmeye çalıştığı ikili-üçlü plandaki ilişki yöntemi olumlu sonuçlar verdi. Bu arada kardeş Türk devletleri arasında daha geniş çaplı, sistemli iş birliği ve kalıcı biçimde teşkilatlanma hedefi de başarıyla takip edildi. Önceleri “Türk Dili Konuşan ülkelerin devlet başkanları zirvesi” gerçekleştirildi. 2009’daki dokuzuncu zirve esnasında Nahçıvan Anlaşmasıyla Türk Konseyi kuruldu. 2021’de de İstanbul’daki Konsey toplantısında Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) kuruldu… Bu özeti son otuz yıldaki gelişmeleri kısaca hatırlatmak için yapma ihtiyacı duyduk. Türk Devletleri Teşkilatından beklentilerin son derece yüksek olduğunu da belirtmekte fayda var. TDT kendi hedefleri doğrultusunda ilerlerken, ikili-üçlü formattaki ilişkilerde de daha yakın ve verimli iş birliği imkânlarını değerlendirmek gerekiyor. Özellikle beynelmilel konjonktürün getirdiği fırsatları kaçırmamak adına… Ukrayna savaşı dolayısıyla, Rus petrol ve doğalgazına uygulanan ambargo ile Kuzey Akım 1 ve 2 Boru hatlarına yapılan sabotajlarla; bilinen-bilinmeyen, görünen-görünmeyen diğer engellemeler sebebiyle, Avrupa’nın girdiği enerji krizi malum. Hâl böyle olunca gözler bir kere daha Hazar Bölgesi ve Orta Asya’daki enerji kaynaklarına çevrildi.

 

Dün Türkmenistan’ın Hazar Denizi kıyısındaki Avaza şehrinde; Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan Devlet Başkanlarının bir araya gelmesi, bu açıdan önemli bir gelişme. Üç kardeş devletin yapacakları iş birliği, orta ve uzun vadede sadece bu üç ülkeye değil, bütün Orta Asya’ya yepyeni imkânlar getirecek. Esasen Türkiye’yi yakın gelecekte bir enerji merkezi hâline getirecek imkânlar, hâlihazırda büyük ölçüde hizmete hazır durumda. Yukarıda belirttiğimiz sebeplerle, fiilen devre dışı bırakılan Rusya rotasına alternatif olarak, Hazar geçişli Doğu-Batı Orta Koridoru her yönüyle öne çıkmış durumda. Kara yolları, demir yolları, TANAP doğalgaz boru hattı, Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol boru hattı vs. vs... Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da Avaza’da dile getirdiği üzere, Türkiye orta koridor için gerekli altyapıyı tamamlamış durumda. Marmaray, Üçüncü Boğaz Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, 1915 Çanakkale Köprüsü… İstanbul, Tahran, İslamabad Demiryolu tamamlanmış durumda. Bu şekilde Türkiye Orta ve Güney Asya üzerinden Hint Okyanusu'na uzanıyor… İstanbul’dan kalkan tren İran üzerinden Türkmenistan ve Özbekistan’a gidiyor artık. Zengezur koridorunun açılması hâlinde, doğrudan Nahçıvan üzerinden Türkmenistan’a da gidebilecek.

 

Netice: Türkmenistan, doğalgaz rezervleri bakımından dördüncü ülke konumunda. Sayın Erdoğan’ın dün tekrar seslendirdiği üzere, TANAP ile bu gaz Türkiye üzerinden daha fazla gecikmeden Avrupa ülkelerine ulaştırılmalıdır. Bu gerçekleştiği takdirde, peşinden Kazakistan gazına sıra gelecektir. Kısacası, Türkiye’nin yepyeni bir enerji merkezi olması için şartlar tamamdır diyebiliriz... Avaza’dan duyduğumuz avaz budur!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.