Mahalli seçimlerde niye pürüz çıktı?

A -
A +

Normal şartlarda, 2014 Mart'ında yapılması gereken mahalli seçimlerin, 2013 yılı Ekim ayına çekilmek istenmesi, çok gereksiz ve sebepsiz bir şekilde, siyasi probleme dönüştü!.. Seçimler 27 Ekim'de mi yapılsın, hayır bir hafta sonra (yani 3 Kasım'da) mı yapılsın... Türkiye'nin bunca meselesi varken, bu şekilde incir çekirdeğini doldurmayan polemiklerle, gündemin meşgul edilmesinin izahı olabilir mi? CHP'nin yegâne gerekçesi, 27 Ekim'in 29 Ekim'i gölgeleme ihtimali idi... Başbakan Erdoğan, dün partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuşurken, hiç hesapta olmayan, referandumlu oylama sonucunun sıkıntısını yansıttı. Ona göre, herkes attığı imzasının arkasında durmalıydı, ama maalesef bu olmamıştı! Nasıl olduğu, niçin olduğu, bu noktada artık teferruat... Neyse ki, Cumhurbaşkanı Sayın Gül, "İÇERİĞİ OLMAYAN", sadece bir tarih kaydırmasından ibaret olan anayasa değişikliğini Meclis'e iade ederek, yok yere çıkacak siyasi buhranı önlemiş oldu. Gerekçesi de elbette çok yerinde: Bu kadar basit bir mesele için bütün halkı sandık başına toplamanın lüzumu yoktu... Şimdi süreç yeniden işletilecek. Bu defa CHP işbirliğine yanaşacak mı? Yoksa sadece AK Parti - MHP desteğiyle mi, yerel seçimler öne alınacak? CHP'nin dışarıda kalması, yeni siyasi ihtilafları da getirir mi? Anayasa Mahkemesine iptal başvurusu gibi... Ama görüldüğü üzere, ülkenin siyasi gündemi ucuz tartışmalarla dolduruluyor. Oysa Türkiye'nin, çözüm bekleyen çok daha önemli ve acil meseleleri var. Mesela yeni anayasanın yapılması... Bütün beklentilerin aksine, bu takvim çok yavaş işliyor ve aksamaya uğruyor. Diğer taraftan, yasama faaliyetlerinde, özellikle anayasa değişikliklerinde, ince eleyip sık dokumak, halk tabiriyle yoğurdu üfleyerek yemek gerekiyor. Daha önce Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ve görev süresine dair değişikliklerde, ortaya çıkan yasal boşlukları doldurmak için, tekrar düzenleme yapılmak mecburiyeti hâsıl olmuştu. Bütün bunlar, beraberinde yine gereksiz tartışmalar getirmişti. Her bir siyasi ihtilaf, iktidar ve muhalefet partileri arasındaki işbirliğini ve ortaklaşa verimli çalışmayı baltalıyor. Bundan da tabiatıyla memleket zarar görüyor. Siyaseten birbirini köşeye sıkıştırma yahut karşılıklı gol atma çabaları yerine, ülkenin meselelerinin çözümü için mesai yapmak daha akıl kârı değil midir? Gerçekten merak ediyorum, bizim ülkemizde olduğu kadar, lüzumsuz ve basit siyasi çekişmeler başka yerlerde de var mı acaba? Bu arada son anayasa değişikliği konusu, şu hususu bir kere daha ortaya çıkardı: Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin yönetimleri ile milletvekilleri arasında yeterince diyalog ve koordinasyon bulunmuyor... Parti disiplini çerçevesinde herkesin grup başkanlarına veya başkan vekillerinin işaretine bakmasıyla yetinmek gibi, bir kötü alışkanlık var. İşte bu da, bazen son oylamada olduğu gibi, soğuk şakalara yol açabiliyor! Bizde oldum olası, parti içi demokrasi ve milletvekillerinin, yeri geldiğinde müstakil hareket edebilme ve kişisel inisiyatif kullanabilmesi noktasında, çok haklı eleştiriler yapılır. Lakin pratikte, durum hemen hiç değişmez. Bakalım bu daha ne kadar sürecek?!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.