Don Kişotvari siyasetle nereye kadar?

A -
A +

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve ekibinin yolsuzlukla soruşturulmasından bu yana, yel değirmenleriyle savaşıyor… Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yaptığı salvolar tam Don Kişotvari!..

 

 

 

Özgür Özel’in söylediklerinin hangisi gerçek hangisi hayal? Hakikaten anlaşılır gibi değil… Yetmiş küsur senedir halktan bir türlü iktidar vizesi alamayan CHP’nin, yüzde yetmiş oy alacağını söylüyor mesela! Selefi Kemal Kılıçdaroğlu için de, 2023 seçimlerinde, yüzde altmış oy alacak deniliyordu. Yapılan sözde kamuoyu araştırmaları böyle gösteriyordu… Bu defaki yüksekten uçmanın motivasyon kaynağı nedir acaba? Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk suçlamasıyla takibata uğrayıp tutuklanması ve buradan devşirilecek bir mağduriyet mi, yoksa daha başka bir şey mi? Özel’in “Yüzde yetmiş oy alarak kısa zamanda anayasayı değiştiririz, İmamoğlu’nu da dışarıya çıkarır görevinin başına geçiririz…” cinsinden uçuk kaçık beyanları için nasıl bir değerlendirme yapmalı? Kendisinin kafası da pek berrak değil bu konuda. İhtimalleri sıralayarak, ama her seferinde kendi hayalini gerçek gibi sunarak, birilerini ümitlendirmeye çalışıyor. Özel’in ve tabii Silivri Cezaevindeki İmamoğlu’nun ruh hâlini, ancak Cervantes’in roman kahramanları Don Kişot ve Sancho Panza’nın maceralarıyla kıyaslayarak anlamaya çalışabiliriz! Yani Sancho Panza adına gerçeklikten hayale yükselen bir ruh hâline karşılık, Don Kişot hesabına tam tersi olarak hayalden gerçeğe doğru alçalan bir dramatik son… Bu minvalde Sayın Özgür Özel yel değirmenleriyle daha ne kadar savaşır ve ne gibi yeni maceralara yelken açar, bunu bekleyip göreceğiz. Özel, şartların icabına göre, cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık makamını; Mansur Yavaş ve İmamoğlu arasında, sıradan birer görev becayişi gibi kullanıp, kendisi de üç çeyrek asır sonra, partisini iktidara getiren lider sıfatıyla kahraman olmak istiyor. Ne var ki, en kilit noktada çok sıkça tereddüde düşüyor.

 

Vaziyete göre yani Özel’in beyanlarına göre, Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı sanki artık bir hayal… Esasen bunun işaretini bir buçuk ay kadar önce vermişti. Demişti ki: Şayet İmamoğlu’nun (Diploma meselesi yüzünden) resmen adaylığı gerçekleşemezse, biri onun yerine aday olur ve seçimi kazanır. Kimin aday olduğu önemli değil! Hayal âleminde görüş değiştirmek, tahmin esnetmek zor değil elbet. Özel diyor ki: İmamoğlu’na adaylık yasağı gelirse, biz seçimi kesin yüzde yetmiş oyla kazanırız. Gerçekten kendi kendisini buna inandırmış mı yoksa bu şekilde siyasi tabanı rahatlatma taktiği mi? Evet, işte bu noktada hayal ile gerçek arasında bir gelgit var. Düne kadar İmamoğlu’nun adaylığı tek ve kesin karar iken, şimdi işler çok farklı bir yönde gelişmeye başladı. Bu durumda hayali tekrar öne çıkarmak gerekiyor galiba. Son söylemlerine bakılırsa, yeni formülde cumhurbaşkanı adayı artık Mansur Yavaş. Lakin seçimleri yüzde yetmişle kazandıktan sonra çok hızlı bir anayasa değişikliğiyle parlamenter sistem geri getirilecek, Yavaş cumhurbaşkanı, İmamoğlu başbakan olarak dümene geçecek. İmamoğlu’nun sloganına göre her şey çok güzel olacak… Bütün bu gelgitler, Özgür Özel’in ciddi biçimde gerçeklikten koptuğunu ifade ediyor. Daha açık ifadeyle nerede gerçekçi nerede hayalperest modunda olduğu belli değil. İmamoğlu ve şürekâsı aleyhindeki soruşturma genişledikçe ve derinleştikçe, Özel’de panikatak yükseliyor!.. Her gün farklı konuda ortaya çıkan görüntülere, bilgi ve belgelere karşı ne diyeceğini şaşıracak hâle düşünce, bu defa akıl ve mantık sınırlarını zorlayan söylemlerle zevahiri kurtarmaya çalışıyor. Yolsuzlukları örtbas etmek kolay değil tabii. Mızrak çuvala sığmıyor. Fakat Özel’e bakılırsa, sanki her şey mubah!..

 

Son olarak İmamoğlu ve şürekâsının onlarca kez gizli toplantı yaptığı bir oteldeki görüntüler… Kameraların bantlanarak karartılması, valizler içinde jammer denilen frekans kesici aletlerin taşınması (valizlerdeki şeyler gerçekten sinyal kesici miydi?), besbelli bazı şeylerin gizlenmeye çalışıldığını apaçık gözlere sokarken, Özel yine mugalataya başvurdu. Ve aynen şunları söyleyebildi: "Mevcut cumhurbaşkanı ne için kameraları kapattırıyorsa, gelecekteki cumhurbaşkanı da aynı gerekçelerle kapattırıyor...” Sahi, bir partinin hem de ana muhalefet konumundaki bir partinin başındaki kişi bunları rahatlıkla söyleyebiliyor. Söyleyebiliyor da, bunları ciddiye alan var mı acaba? Bunca yılın politikacısı Özgür Özel, en cahil kişinin dahi dile getiremeyeceği şeyler söylüyor ve üstelik bunu çok rahat biçimde söylüyor. Bu kadar komiklik fazla değil mi? CHP’liler acaba bu absürt şeyler karşısında ne düşünüyor? Şimdi burada oturup ciddi ciddi, 5809 sayılı elektronik haberleşme kanunu hakkında Özel’e bilgi vermenin faydası olur mu ki? Polislerin ceplerinde bantla dolaşıp kamera kapattığı iftirasını atabilen bir “siyasi lidere” halkın vereceği notu gerçekten merak ediyorum. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın bu hususa dair söyledikleri yenilir yutulur cinsten değil. Ama Özgür Özel hiçbir şey olmamış gibi aynı minvalde devam ediyor. Belki de siyaseten çaresizlik!..

 

Özel söylemlerinde giderek daha fazla hakaret yoluna başvuruyor ve çok kışkırtıcı ifadelerde bulunuyor. Agresif üslup, hakaretamiz söylemler ve sokakları hareketlendirmeye dönük kışkırtıcı eylemler esasen kaybediyor olma psikolojisinin yansımalarıdır. İBB ve ilgili kurumlardaki yolsuzluk soruşturması hayli genişleyerek ilerliyor. Yüz elliden fazla şüphelinin soruşturulduğu dosyadan sızan bilgiler, an itibarıyla çok ciddi iddia ve suçlamaların vuku bulduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün partisinin grup toplantısında, Özel’in kendi şahsına ve kabine üyelerine yönelik hakaret ihtiva eden sözlerine çok sert tepki göstererek, yolsuzluk ve sahtekârlığın CHP’yi bir ahtapot gibi sardığını söyledi. “Bir yerde Deli Dumrul düzeni kurulmuşsa, yargının ona karşı hareketsiz kalması söz konusu olamaz” diyen Erdoğan, yolsuzluklarla sonuna kadar mücadele edeceklerini belirtti...

 

Özetlersek; CHP’nin İmamoğlu’nu kahramanlaştırma çabaları akıntıya karşı kürek çekmek gibi görünüyor…

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.