Suriye’deki çatışmalar nereye varır?

A -
A +

Beşar Esad rejiminin canavarca zulüm ve katliamlarının tarumar ettiği Suriye, şu günlerde yeni bir gelişmeyle yüz yüze… Rusya ve İran’ın koltuğu altında ayakta kalabilen Esad için, farklı bir durum kapıda…

 

 

Son birkaç aylık dönemde, Suriye’nin İdlib coğrafyasında; pek çetin şartlarda hayatta kalmaya çalışan milyonlarca insanı daha fazla huzursuz etmek için, Esad rejimi ve onu destekleyen Rus kuvvetleri karadan ve havadan saldırıları hayli arttırmıştı. Medyaya çok fazla yansımayan saldırılar, İdlib ve çevresindeki insanların sabrını fena hâlde taşırdı. Bilindiği üzere, İdlib ve çevresinde yaklaşık beş milyon insan çileli bir hayat yaşamaya devam ediyor. Başta HTŞ (Hey’etu Tahrir-i Şam) olmak üzere burada, Suriye’nin tamamında var olan birçok örgütün de belli ölçekte unsurları var… Keza Suriye Millî Ordusunun da burada etkili birimleri mevcut. Bugüne kadar örgütler kendi aralarında da sık sık çatışmalara girdiler. Türkiye’nin bölgedeki tanzim edici gücü sayesinde, büyük çapta sükûnetin temin edildiği herkes tarafından biliniyor… Ne var ki, Rusya ve İran ile Suriye rejimi, her fırsatta Türkiye’nin İdlib’deki varlığına karşı olumsuz reaksiyon gösteriyor. Bu arada Türkiye, tam aksine, Suriye’nin tamamında nispi de olsa bir normalleşme yaşanması için, epey zamandır Beşar Esad’la diyalog kurma çağrıları yapıyor. Gelgelelim Esad bu çağrılara olumlu cevap vermeye yanaşmadı.

 

Hemen her gün İsrail saldırıları sebebiyle, tabir yerinde ise kendi evinde dayak yiyen Esad, asıl düşmanına karşı en ufak bir ses çıkarmıyor, saldırılara karşı herhangi bir şekilde savunma bile yapmaya yeltenmiyor. Golan Tepelerinin ilhakını ise çoktan kabullenmiş… Bu feci şartlarda dahi dostluk için uzatılan eli tutma basiretini göstermedi. Ama unuttuğu bir şey var. Bölgesel ve küresel şartlar dramatik bir şekilde değişiyor. Amerika ve İsrail bundan böyle İran’a karşı daha sert politikalar izleneceğini açıkladı. Bu mücadelenin alanı önemli ölçüde Suriye toprağı olacak anlaşılan!.. Beri tarafta Rusya, Ukrayna Savaşı ve uygulanan katı ambargolar sebebiyle hayli zora girmiş durumda. Yani Suriye için geçmişte ayırdığı ekonomik yardımları kısmak zorunda. Keza askerî bakımdan da Ukrayna ve muhtemel yeni cepheler için daha çok efor sarf etmek mecburiyetinde. Dememiz o ki, Esad şimdiye kadar Rusya ve İran’dan gördüğü desteği, bundan böyle göremeyebilir. Zaten ekonomik bakımdan çökmüş olan Esad rejimi için daha büyük zorluklar kapıda… Bakalım yapılan yanlış hesaplar Esad ve avanesine nelere mal olacak? İki üç gün zarfında, muhaliflerin rejim kuvvetlerine karşı önemli başarılar elde etmesi bir şeylerin göstergesi mahiyetinde. Açıkçası Esad rejiminin askerî bakımdan da dayanacak gücü tükenmekte. Muhalifler pek ciddi bir direnişle karşılaşmadan Halep’in içine kadar ilerlemeyi başardı. Bunun devamı da gelecek gibi görünüyor. Kısacası Suriye’de dengeler yeniden değişiyor. Tabiatıyla dengelerin nasıl şekilleneceği Suriye üzerinde tesir gücüne sahip Amerika, Türkiye, Rusya ve İran’ın ve dahi İsrail’in tavır ve politikalarıyla birlikte belli olacak… 2011’de yani ARAP BAHARI diye yutturulmaya çalışılan fecaatin başlangıcında, Türkiye’nin bütün iyiniyetli yaklaşımlarına sırt çeviren Esad rejimi, Suriye’yi kendi elleriyle kökünden tahrip etti. Yüz binlerce insan hunharca öldürüldü, milyonlarcası da yurt içinde ve dışında sığınmacı duruma düştü…

 

Yarım asrı aşkın zamandır Suriye halkına kan kusturan Baba ve Oğul Esad’lar, İsrail ile örtülü bir anlaşma içinde, on yıllar boyu zalim iktidar koltuklarını korumayı başardılar ne yazık ki. Ancak artık yolun sonu görünüyor. Beşar Esad ve avanesi ne kadar direnmeye çalışırsa çalışsın, hiç de istemediği sonla karşılaşmaması imkânsız. Sırf hayatta kalabilmek için ülke topraklarını İsrail’e ve İran’a peşkeş çeken Esad’ın bölgesel ve küresel güçler için kıymeti hızla düşmekte… Esad da bunun gayet farkında. Şayet muhaliflerin giriştiği bu son taarruz aynı şekilde devam eder ve Esad güçleri ile destekçileri tarafından durdurulamazsa, beklenen son daha çabuk gelebilir. Tabii can alıcı soru şudur: Suriye sonuç olarak nereye gidiyor, gidecek? Ülkedeki parçalanmışlık, siyasi, etnik ve dinî ayrışmalar, emperyalist güçler tarafından nasıl kullanılacak? Aslında bu sorunun cevabı belli. Bugüne kadar içerideki bölünmeler nasıl istismar edildiyse bundan böyle de benzer şeyler uygulanmaya devam edilecektir. Keşke Suriye halkı yaşananlardan gerekli dersleri çıkarıp, hiç olmazsa bundan sonrası için Esad ve yandaşlarına karşı daha şuurlu bir siyaset ortaya koyabilse… Fakat heyhat!.. Bu konuda ümitli olmak çok ama çok zor. Esad rejiminin ihanet ve gafletine rağmen, ABD; İsrail, Rusya ve İran’ın zehirli politikalarına rağmen; diplomasi alanındaki ve Suriye coğrafyasındaki bütün zorluklara rağmen, bu ülke için en ciddi yardımı ve yapıcı formülleri hayata geçirebilecek devlet Türkiye’dir. Evet, işin gerçeği budur. Bu konuda Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi ülkelerin de, yeniden durum değerlendirmesi yapması kolaylıklar sağlayabilir. Suriye topraklarında faaliyet gösteren örgütler ve Esad rejimi ile girilen gölgeli ilişkiler, Suriye’yi nihayetinde büyük bir çıkmaza soktu. Suriye’deki felaketin temelinde bu gerçek yatıyor. Ama nedense meselenin bu yönü pek fazla konuşulmuyor, değerlendirilmiyor. Hâlbuki, onlarca örgütün faaliyetini rahatça sürdürmesine zemin hazırlayan imkân, adı geçen ülkelerin verdiği yüksek meblağlarla sağlanmıştı… Ve şüphesiz her bir ülkenin beklentisi farklıydı!

 

 

 

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.