Sabih Kanadoğlu Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısıdır. Formel sıfatıyla "Yargıtay Onursal Başsavcısı"... Kanadoğlu ismi, 2007'de ortaya attığı 367 iddiasıyla gündeme geldi. Anayasa Mahkemesi, dünyada eşi bulunmayan bir karara imza atarak, kendisini 'haklı'(!) çıkarınca, popülaritesi birdenbire arttı. Ancak geçenlerde, Anayasa Mahkemesi Raportörü genç hukukçu Osman Can ile birlikte çıktığı televizyon programında, tabir yerinde ise makyajı döküldü. Bir kesim tarafından büyük hukukçu diye lanse edilen emekli başsavcının, esasen anayasa hukuku ile ilgili olarak, Osman Can'ın ifadesiyle "hiçbir şey bilmediği" görüldü. Lakin 367 olayından beri, Kanadoğlu ha bire orijinal görüşler açıklamaya devam ediyor!.. ADD Van Şubesi'nin düzenlediği toplantıdaki son konuşması ise, tek kelime ile felaket. İşte söyledikleri: "... Şimdiki Anayasa Mahkemesi'nde bir tek hukukçu olmayan üye var. O da başkan. Yeni değişiklikte şartlar oluşursa 13 hukukçu olmayan kişi mahkemeye üye olabilir. Biz bir KEÇİ ile baş edemiyorduk. Şimdi 13 hukukçu olmayan üye ile karşı karşıya kalacağız..." Gerçi Kanadoğlu sonradan çark edip, kimseye hakaret etmediğini öne sürüyor ama, benim de üç defa izlediğim görüntülerde, alenen keçi ifadesini kullanıyor. Bu görüntüleri herhalde on binlerce kişi de izledi. Şimdi bu tabloya bakınca Sayın Kanadoğlu, kıdemli bir hukukçudan ziyade, asabı bozuk; nezaket ve terbiye kurallarını zorlayan bir kişilik sergiliyor. Anayasa Mahkemesi Başkanına böyle çirkin bir sataşmada bulunuyor. Anayasa değişikliği paketine "kepazelik" yakıştırmasında bulunuyor. Adalet Bakanlığı Müsteşarına, "Onun da bir gün hesabı görülecek..." diye tehdit savuruyor vs... Daha önce de "Bu Meclis Anayasa yapamaz..." gibi, son derece absürd bir çıkış yapmıştı. Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Burhan Kuzu, kendisine "Sen kim oluyorsun da böyle bir şeyi ileri sürüyorsun kardeşim?.." şeklinde tepki göstermişti. Son konuşmasına Hükümet sözcüsü Cemil Çiçek de şöyle tepki verdi: "Sayın Kanadoğlu sistemin, rejimin fetva makamı mı? Her konuda ondan onay, icazet mi alınacak?" Fikri tartışmaların, özellikle de hukuki tartışmaların seviyeli şekilde ve karşı tarafa hakaret etmeden yapılması esastır. Kaldı ki, "devlet geleneği"; devlet terbiyesi denilen bir olgu var. Kıdemli yargıç ve savcıların herkesten daha çok buna dikkat etmesi gerekmez mi? Haşim Kılıç kendisiyle aynı kulvarda değil diye, Kanadoğlu'nun hakaret etme hakkı var mı?! Bir müddet önce de, HSYK Başkanvekili Özbek, Adalet Bakanı için; "Kurulmuş zemberek gibi konuşuyor..." demişti. Acaba bu çirkin ifadeler, Kanadoğlu ve Özbek'in taşıdığı sıfatlara yakışıyor mu?