Ürdün, "Arap Baharı" ve mülteci problemi ile boğuşuyor

A -
A +

Orta Doğu'daki krizlerden, doğrudan veya dolaylı olarak en fazla etkilenen ülke şüphesiz Ürdün... Nüfusunun yarısı, hatta belki yarısından fazlası mülteci olan, bir başka ülke gösterebilir misiniz? İşte Ürdün böyle bir devlet... 1948'den beri, yani İsrail'in Bölge'de devlet olarak sahneye çıkışından bu yana, cereyan eden bütün savaşlarda, Ürdün mülteci akınına uğramış. Sadece Arap-İsrail harpleri değil, Lübnan'da tam on beş yıl devam eden iç savaş sırasında; 1991'deki Körfez Savaşı ve 2003'teki Irak işgalinde olduğu gibi, şimdi de Suriye'deki kanlı çatışmalardan dolayı, Ürdün mülteci akınına uğruyor. Resmî rakamlara göre, dün sabah itibariyle Ürdün'e gelen Suriyeli mülteci sayısı dört yüz iki bin!.. Fiili rakamın bunun çok üzerinde olma durumu söz konusu. Zira Ürdün sınırının bir bölümü çöl olduğundan tam kontrol imkânı yok. Sınırların ancak yüzde 74'ü etkili korunabiliyor. İşte bu durum Ürdün'ü fazlasıyla zorluyor. Çünkü Ürdün zaten fakir bir memleket... Yer altı zenginlikleri yok. Su kıtlığından ötürü yeterince tarım da yapılamıyor. Dışarıdan aldığı desteklerle ekonomisini yürütmeye çalışan Ürdün, üzerine binen bu devasa mülteci sorunu yüzünden zor günler geçiriyor. Bugüne kadar, özellikle akaryakıt ve elektrik fiyatlarına ciddi sübvansiyonlar yapılarak, halkın geçim sıkıntısı hafifletilmeye çalışılıyordu. Ancak bu imkân artık kalmadı. IMF ile iki milyar dolarlık bir anlaşma yapılmış. Ekonomiyi canlandırmak için yeni tedbirler alınıyor. Bu çerçevede başta akaryakıt ve elektrik olmak üzere, çeşitli kalemlere yapılan sübvansiyonlar kaldırılmak isteniyor. Ancak ilk teşebbüste, halktan büyük tepkiler gelince Melik Abdullah devreye girerek zamları dondurmuş. Şimdi daha tedrici şekilde bu uygulama yapılmaya çalışılıyor. Halkın tepkileri devam etmekle birlikte, giderek azalmakta ve ekonomik tedbirler de yavaş yavaş oturmakta. Ancak Ürdün'ün işi hiç kolay değil. Bir taraftan bütün Arap Âlemini etkisi altına alan "Arap Baharı" yahut "Arap Uyanışı", diğer taraftan on yıllardır devam eden mülteci sorunları, iç siyasi problemler ve ekonomik sıkıntılar... Ülkede başlatılan yeni reform sürecinde, özellikle yeni bir başbakanın Meclis içindeki gruplar tarafından belirlenmesini koordine eden, Kraliyet Ofisi Direktörü, Fayiz Taravne (eski başbakan), şöyle diyor: "Arap Baharı denilince ne Bölgemizde, ne de ülkemizde çiçekler açmıyor. Yani bu bahar öyle bildiğiniz gibi değil..." Ürdün Meliki İkinci Abdullah, Arap Baharının diğer yerlerde ortaya çıkardığı karışıklıkları beklemeden, Tıpkı Fas Meliki Muhammed gibi önemli reformlar başlatmış. Bu çerçevede Anayasa'nın üçte biri değiştirilmiş. Yeni ve bağımsız bir seçim komisyonu kurulmuş. Bu komisyon geçen ay yapılan seçimleri yönetmiş. Eskiden Melik Abdullah'ın doğrudan atadığı başbakan, bu defa Parlamentodaki gruplar tarafından tespit edilecek. Böyle bir şey ilk defa oluyor. Ancak Ürdün Meclis'inde, bildiğimiz parti grupları yok. Bağımsız listelerden seçilen vekillerin oluşturduğu gruplar var. Ürdün'de, henüz siyasi parti anlayışı çok prematüre! Bunun çeşitli sebepleri var. Sonraki yazılarımızda bu konuyu daha ayrıntılı şekilde ele alacağız...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.