Digitürk'ün "reklamlarından" etkilendik... Kadıköy'de, Ali Sami Yen'de, İnönü'de, "... Nefesler tutulacak" dedikleri bir çok derbiyi sabırsızlıkla, heyecanla bekledik... Ama bir çoğunu "anosların" aksine, "esneyerek" izledik...Ve çoğu derbinin manşetlerine "Dağ fare doğurdu" başlıklarını çektik... "Anadolu derbisindeki" böylesine heyecanı, bilmem en son hangi derbide (!) yaşamıştık? Gençler'le Trabzonspor arasındaki "Anadolu derbisi" nefesleri kesti... Heyecan, 90 dakikada 1 dakika olsun fire vermedi... Tribünler hop oturup, hop kalktı... Heyecandan olsa gerek kaleci Gökhan bile dayanamadı, 83. dakikada durup dururken olduğu yere yığıldı kaldı... "Altın'ı Gençler, 'Alkış'ı Trabzon almıştı... Ligin zirvesinde yerini alan, gol atma yolundaki başarısıyla namını Avrupa'ya salan Gençler, "üç" aldı ama "güç" aldı... Ersun Yanal'ın yardımcıları, belki de bu sezon ilk kez bir bitiş düdüğü için "eller açarak, ıslıklayarak" bu denli çare aradı... Futbolun adaleti olsaydı, en azından 1'er puan paylaşılmalıydı... Asla arkasına bakmayan, rakip kim olursa olsun, oyunu rakip alanda kabul eden, pozitif ve golü düşünen bir ekip G.Birliği... Ama bir bir başka kimliğe bürünmüştü dün Yanal'ın ekibi... Sahasından çıkmaktan zorlanan, Youla'sına, Velsel'ine pozisyon hazırlamakta güçlük çeken bir ekip görünümündeydi... Ama bunun böyle olmasını isteyen, Gençler ve patronları Yanal değil, Trabzonspor'un ta kendisiydi... Rakibini sahasına hapsetti, oynadığı futbolla Gençler'e evinde adeta "eziyet" çektirdi... Trabzonspor'un "tek beceremediği" gol vuruşlarıydı... Sonuçta gülen taraf Gençler oldu... İzleyenler futbola duydu... Trabzonspor'un "gençleri", bu futboldan sonra, adeta iki büklüm olmuş, soyunma odasının yolunu tuttu... 19 Mayıs Stadı'nın tribünlerinden gelen alkış biraz olsun onlara moral oldu... Trabzonspor kaybederken kazandı... Puanı kaptırdı, alkışı kaptı...