Güya işimiz futbol, görevimiz Trabzonspor... Ama gel gör ki; mahkeme, icra, temlik, haciz haberlerini takip etmekten, adliye muhabirine döndük... Borçları, alacakları, bağışları, yardım kampanyalarını yazmaktan hesap uzmanı olduk... Trabzonspor'da gündem, hukuk ve ekonomi olunca, bir düşünün bizim halimizi. Bırakın bizi, düşünün bir de o sahadakilerin vaziyetini... Ya Denizlispor maçı öncesi... Ligdeki konum da, yaşananlar da vahim... Bordo-mavililer, son 7 karşılaşmadan sadece tek galibiyet çıkartabilmiş, lig dokuzuncusu... Maç öncesi yaşananlar desen, ligdeki konumdan beter... Mutlu Çelik aşağı, Haluk Ulusoy yukarı... Bir hafta boyunca gündem hakem ve federasyon... Hal böyle olunca, tribündekiler ne yapsın... Onların da gündeminde maç yok. Futbolcular sahada 3 puanın peşinde, tribünler Ulusoy ve Çelik derdinde... Futbolcular, 20. dakikada maçı 2-0'a götürüyor, tribünler başka alemde... Kimse sahaya da bakmıyor. Dert başka... Maçın hakemi Ali Uluyol, anons yaptırsa yeri, soyunma odasına gitse, gitti 3 puan... Suçlu, bir haftadır beyanatlarıyla, futbolcuları maç atmosferinden çıkartan, tribünleri yanlış yönlendiren, şaşırtan yönetimde... Bu giden 2 puanın sorumlusu da kendileri... Hocalarıyla birlikte... Aylarca asli görevinden uzaklaşan Trabzonspor yönetimi, yanlışlarını, eksiklerini "örtmeye" değil, işini yapmaya çalışmaladır. Şimdi, diyeceksiniz ki, "kim nasıl oynadı?"... Ama deseniz ki, "kim ne kadar alacaklı", o zaman tamam... Kimin, ne zamandan, ne alacağı var, hepsi tarihleri ve kuruşuna kadar tam...