Derviş, tek kişilik ordu

A -
A +

Krizli günler sona erdi. İşler yoluna giriyor. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ile önce Türkiye'de istikrarlı bir büyüme ortamı meydana getirilecek. Derviş'in açıkladığı program IMF tarafından da uygun bulundu ve onaylandı. 27 taahhüdün yer aldığı mektubun kabul edilmesinin ardından bu yıl bize verilecek olan 15.7 milyar dolarlık ek yardımın 3.9 milyar dolarlık kısmı Cuma günü Merkez Bankası kasasına girdi. Piyasalarda bahar havası Ek Niyet Mektubumuzun onaylanması piyasalarda olumlu bir hava estirdi. Bono bileşik faizleri yüzde 73'lere, gecelik faizler de yüzde 67'lere kadar indi. Dövizde artan satışlarla kurlar gevşedi. Dolar bütün direnmesine rağmen 1 milyon 100 bin sınırına düştü. Borsa ise haftanın son gününde mali sektörden aldığı destekle haftayı 366 puanlık artışla 12739'dan tamamladı. Şiddetli kâr realizasyonlarının yaşandığı İMKB'de yeni beklentiler 6 aylık bilançolara endeksli. 3 ayda kabuk değiştirdik Türkiye yeni bir döneme ayak bastı. Siyasilere ekonomiden resmen el çektiriliyor. Şimdi bu programın uygulanması şart.. Yani yapısal reformların hayata geçirilebilmesi için siyasi destek gerekiyor. Koalisyon ortakları arasında Kemal Derviş'e karşı oluşan bir tepki var. Ve bu zaman zaman bazı bakanların ağzıyla gündeme oturuyor. Ancak ortada bir gerçek var: Derviş, bu hükümetin 2 yılda yapamadığını 3 ayda yaptı ve Türkiye'ye sınıf atlattı. Kasım ve Şubat krizlerinden sonra ortaya çıkan tabloyu şöyle bir hatırlayın. Borsa çökmüş, faizler tavana vurmuş, döviz patlamış, siyasiler başta olmak üzere herkes ümidini kaybetmiş, kredi notumuz arka arkaya düşürülmüş, yabancı yatırımcı yıldırım gibi ülkeyi terketmiş, döviz rezervlerimiz 3 gün içinde 7 milyar dolar erimiş, iş dünyası "yandım" diye haykırmıştı... Evet bu manzarayı biz yaşadık, başkaları değil. Büyüme start alıyor Şimdi aradan 3 ay geçti. Derviş, yıllarca emek verdiği Dünya Bankası Başkan Yardımcılığı görevini terk ederek Türkiye'de ekonominin başına geçti. İlk sözü "İşimiz kolay değil" oldu. Evet bir yanda ekonomi, bir yanda siyaset. Bütün bunları 3 ay içinde bir noktaya getirip birleştirerek IMF'nin nezdinde kaybolan güveni yeniden sağlamak her babayiğidin harcı değil.. Birdenbire kara bulutlar dağıldı, güneş açtı. Açıkça anlaşılıyor ki, Haziran ayından sonra yeniden bir büyüme hızına kavuşacağız. Krizlerle gelen nimet Bu yaşadığımız iki kriz bize inanılmaz bir iki olumlu iş yaptırdı. Birincisi rahmetli Turgut Özal'dan sonra Türkiye'ye Kemal Derviş gibi bir şahsiyeti kazandırdı. İkincisi Türk siyaset ve ekonomi tarihinde kelimenin tam anlamıyla bir devrim niteliği taşıyan kanunların çıkarılmasını sağladı. Siyasetçiler şimdi kendi varlıklarını korumak amacıyla reformların uygulanmasında birtakım engellemeler yapacaklardır. Bu kaçınılmazdır. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar bu iş bitmiştir. Ek Niyet Mekbununun altında imzaları vardır. Ve bu mektup Türkiye'nin yeniden hayata dönmesi için artık vazgeçilmez bir reçetedir. Derviş arkasındaki yüzde 40'lık kamuoyu desteği ile bütün olumsuzlukları silip süpürecektir. TL borçları döviz oluyor Niyet Mektubu'nun açıklanmasıyla birlikte borç takası en önemli konulardan biri olarak ön plana çıktı. Bu uygulama hem faizlerin düşüşünü hem de borsanın çıkışını sağladı. Şimdi Hazine daha önce bankalardan aldığı borcu, yani ihraç ettiği tahvil-bono türü Türk lirası cinsinden olan borçlanma senetlerini piyasa faizi üzerinden ve dolara çevirerek geri alacak. Ve bunu daha uzun vadeli döviz cinsi borçlanma senetleri olarak bankalara verecek. Adı konulmasa da bu bir konsolidasyondur. Yani kısa vadeli borçların dövize çevrilerek daha uzun vadeye yayılmasıdır. Bankacılık asli görevine dönüyor Devalüasyondan darbe yiyen bankalar bunu kabullenecek ve açık pozisyon zararı olarak gelir tablosuna yazacaklardır. Bankaların Kasım ayı öncesinde 21 milyar dolar civarından olan açık pozisyonu ilk krizden sonra 17 milyar dolara kadar indi. Şubat kriziyle birlikte ise 5 milyar dolar daha düştü. Bunun açığı önemli bir kısmı fon bankalarına aitti. Yani özetle özel bankalar 7-8 milyar dolarlık açık pozisyon taşıyor. Hazine bu yolla kısa vadeli iç borç yükünden kurtulacak. Bankaların döviz talebi azalacağından kur üzerindeki baskı birdenbire kalkacak. Faizler düşüşe geçecek. Bankacılık sistemi rahatlayacak ve asıl uygulama alanları olan reel ekonomiyi destekleme ve dış ticareti finanse etme görevine geri dönecek. Faiz-dolar düşecek altın yükselecek Hazine'nin bu hafta 3.3 katrilyon liralık ödemesi var. Bu itfa öncesinde 6 ve 10 aylık iki ihale düzenleyecek. Hazine bu ihalelerde toplam 3.1 katrilyon lira borçlanmayı hedefliyor. Piyasanın yönü büyük ölçüde bu ihalelerde oluşacak faizlerle belirlenecek. Bizim tahminlerimize göre yüzde 75 civarında bir bileşik faiz oranı oluşacak. Gecelik faizlerin bu hafta yüzde 63'e, repo faizlerinin de yüzde 55'lere kadar gerilemesini bekliyoruz. Dövizde gevşeme devam edecek. Dolar 1.070-1.080 bin liraya inerken, Mark 490 bin lira seviyesinde fiyat bulacak. Altının Onsu geçen haftalardaki yazılarımızda belirttiğimiz gibi 275 dolara kadar fırladı. Hindistan'ın fiziki altın talebinin artması fiyatların artışında etkili oldu. Biz bu hafta altının 280 dolarlık Ons fiyatını test edeceğini düşünüyoruz. Borsa ise yabancı yatırımcıların tavrına göre yön belirleyecek. IMF'in onayladığı programda belirtilen taahhütler teker teker hayata geçiriliyor. Bu da yabancıların cesaretini arttırıyor. Bileşik endeksin ilk hedefi 13500, ardından 14 bin puan diyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.