Güven bunalımı nasıl aşılacak?

A -
A +

Ekonomik ve politik istikrarsızlığın had safhaya ulaştığı korkunç bir döneme girdik. Türkiye, derin bir durgunluk içinde kıvranıyor. İşsizliğin boyutları hergün inanılmaz ölçüde artıyor. Döviz kurlarındaki belirsizlik ekonomiyi temelinden dinamitledi. Tüketiciler kur riskini almamak için mal talebini kesti. İşlemeyen piyasalar resmen kilitlendi. İşte bu yüzden bugüne kadar toplumun en sakin duran kesimi olan esnaf isyan noktasına geldi. Yurdun dörtbir yanında eylem yürüyüşleri yaparak hükümeti protesto ediyorlar. Zira esnaf küçük paralarla ve sadece nakit alış-verişlerle varlığını sürdürüyordu. Ama bu ekonomik kriz esnafın belini kırdı. Mal satamıyorlar. Zira sattığı malın yerine koyarken karşılaşacağı maliyeti bilmiyor. Hükümetin ilk ilan ettiği ekonomik programa güvenerek dövizle borçlanıp TL ile vadeli mal satanların tamamı battı. Borçlar ödenmiyor, senetler protesto oluyor. Sonunda esnaf kepenk indirmek zorunda kaldı. Vatandaş 15 günde yüzde 60 oranında fakirleşti. Zaten kıt gelirle ayakta durmağa çalışıyorlardı. İğneden ipliğe gelen zamlar evlerdeki ocakları söndürdü. Artık tencereler kaynamıyor. Döviz istikrar kazanmalı Şu anda âcil olarak yapılacak iş döviz piyasasına istikrar getirmektir. Kurları belirleyen 3 ana faktör vardır: Bunlar, dış denge, sermaye hareketleri ve Merkez Bankası'nın piyasaya müdahale gücüdür. Şu anda 18 milyar dolara inen döviz rezervleri Merkez Bankası'nın güçlü müdahalesine izin vermemektedir. Nitekim o da bunun farkında piyasaya yaptığı döviz satışlarını 50 milyon dolar ile sınırlandırıyor. Aslında bu uygulama piyasayı sinirlendirmekten başka bir işe yaramıyor. Merkez Bankası bir gün önce Tahtakale'de oluşan fiyatları ertesi günü resmi kur olarak ilan ediyor. Sermaye girişi durdu Dış dengedeki düzelme ve turizm gelirleri ancak önümüzdeki aylarda kurdaki baskıyı hafifletici yönde gelişecektir. Veya böyle olması beklenmektedir. Yani kısa vadede bundan da yarar yoktur. Türkiye'ye şu anda hiçbir sermaye girişi olmuyor. Aksine tasarruflar ya döviz olarak yastık altına taşınıyor veya yurt dışına kaçırılıyor. İşte döviz kurları bu iki sebepten yüksek seviyesini koruyor. Acele siyasi irade aranıyor Piyasalarda riskin azalması için öncelikle ve ivedilikle politik istikrarın sağlanması gerekiyor. Çarşamba günü Ekonomi Bakanı Kemal Derviş, yeni programı açıklayacak. Yarın Hazine 6 aylık bono ihalesi yapacak. Bileşik faizlerin yine yüksek seyretmesi bekleniyor. Ama asıl bomba Çarşamba'dan sonra patlayacak. Ortadaki problemin kalbi siyasi irade. Derviş'in de IMF Başkanı Kohler'in de bütün dış finans çevrelerinin de üzerinde ısrarla durduğu nokta bu. Hükümet Türkiye'yi bataklıktan kurtaracak olan bu programa TAM siyasi desteği verecek mi vermeyecek mi? Şu anda vatandaş hükümete güvenmiyor. Onun yaptığı açıklamalara inanmıyor. Bize göre ekonomik programın önündeki en büyük engel bize göre budur. Şimdi hükümet, halkın inanmadığı bir programı nasıl hayata geçirecek ve sonuç alacaktır? Hiperenflasyon tehdidi Belirsizliğin yüksek olduğu ortamlarda TL cinsinden işlemler repo veya gecelik faizler çok cazip hale gelir. Bugün repo faizi yüzde 83 seviyesinde.. Günlük olarak binde 2'ye geliyor. Bu hesaplardaki para bloku ise 5 katrilyonu aştı. Bunların ortalama net getirisi yıllık olarak yüzde 65-70 seviyesinde.. Döviz talebinin şiddetle arttığı bir dönemde bu getiri elbette yeterli değil. Çok iyimser enflasyon beklentileri bu rakama çok yakın. Ama hiper enflasyon yaşanma ihtimalinde bulunanların sayısı da az değil. Yani yılsonunda yüzde 100'lük bir fiyat artışıyla karşılaşabiliriz. Acil yardım gecikecek Para piyasasında Türk Lirası faiz oranları, borçlanma ihtiyacı, riskler ve enflasyon beklentilerine göre belirleniyor. Bugün bu 3 faktör de olumsuz. Faizler bu yüzden yüksek. Dışardan sermaye girişi olmadan Türk Lirası likiditeyi arttırarak faizler düşürülemez. Derviş tarafından açıklanacak olan son ekonomik program eğer sermaye girişi ile desteklenirse başarı şansı var. Bu durumda Merkez Bankası'nın döviz piyasasındaki etkinliği artacak, kurlarda istikrar sağlanacaktır. Ama Derviş'in gelmesine ümit bağladığı G-7 ülkeleri yardımı, IMF ve Dünya Bankası kredileri (toplam 17 milyar dolar) siyasette istikrar sağlanmadan Türkiye'ye gelmeyecektir. Yabancı finans çevrelerinden gelen mesajlar dikkatle incelenirse bu iddianın ne kadar doğru olduğu görülecektir. 28 Nisan'daki IMF toplantısında büyük bir ihtimalle bu ödeme geciktirilecek veya verilen niyet mektubu üzerinde görüşmelerin yapılacağı ileri sürülerek yardım musluklarının açılması tehir edilecektir. 11 milyar dolar uçtu Krizin patladığı 19 Mart'ta eğer Merkez Bankası IMF'ye verdiği Net İç Varlıklar taahhüde uymayıp, bankaları TL ile fonlasaydı bu kadar hızlı bir döviz çıkışı yaşanmayacaktır. Bugünkü rakamlarla ülkeyi terkeden resmi döviz tutarı 11 milyar dolar. Çok yazık! 50-100 milyon dolarlarla doldurulan kasamız çıkan milyar dolarlarla mum gibi eriyor. Halkın döviz hücum etmesi için ne lazımsa yapılıyor. Resmi devalüasyon yüzde 60 Hükümet devalüasyon oranını yüzde 25-30 olarak ilan ederken, Kemal Derviş çıktı, Nisan sonunda doların fiyatı 1 milyon 100 bin lira olmalıdır, dedi. Ve yaranın üzerine tuz-biber ekti. Yani kriz öncesi 685 bin liralık dolar fiyatının 415 lira devalüe edildiğini ilan etti. Kimse şimdi ne olacağını bilmiyor. Yani Nisan ayı sonunda yeniden sabit kura geçilerek dolar fiyatı 1 milyon 100 bin lirada sabitlenecek midir? Yoksa piyasaya döviz mi enjekte edilecektir? Belli değil. Devlet Bakanının yaptığı bu açıklama kafaları daha çok karıştırmaktan başka bir işe yaramamıştır. "Demokrasi yara alacak mı?" Kriz çıkalı 25 gün oldu. Bunu çözmek için somut olarak hiçbirşey yapılmıyor. Sadece toplantı üzerine toplantı, açıklama üzerine açıklama yapılıyor. Kurtarıcımız Derviş ise ilginç söylemlerde bulunarak ortalığı yatıştıracak yerde alevlendiriyor. Derviş'in şu sözlerine bakın, nereye doğru gittiğimizi görün: "...Durum ciddi. Devlet şu anda borçlarını ödeyememenin sınırında. Her taraftan üzerimize borç bindiriliyor. İki hafta içinde bunalımdan çıkamazsak büyük değişimler olabilir. Demokrasi yara alabilir..." Aynı Derviş bu sözleri hiç söylememiş gibi, toplumdan fedakarlık istiyor. Borsanın derdi faiz Böyle bir ortamda borsa tamamen kendi iç dinamikleriyle oynuyor. Endeks bir 8 bin puanın üzerine çıkıyor, bir altına iniyor. Yabancı yatırımcılar tedirgin, gelişmeleri uzaktan seyrediyor. Üstüne üstlük bir de uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody's ülkenin iç borç kredi notunu düşürdü. Borsa döviz ve faizlerdeki çıkış hareketi kesin olarak durmadan canlanamaz. Daha önce kağıt almış yatırımcıların beklemekten başka çaresi yok. Bu hafta da bileşik endeksin 7800-8200 bandında hareket edeceğini düşünüyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.