Türkiye’de belediyecilik can çekişiyor. Hizmeti bırakın, çalışanlarının maaşlarını ödeyemiyorlar. Sosyal Sigortalar Kurumuna borçları dağları aştı. Tıkandılar. Zam üstüne zam yapıyorlar, nefret topluyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’de kangren hâline gelmiş bu problemi gündemine aldı “Milletimizin beklentisini karşılayacak, etkin yeni bir belediye yönetimi statüsüne ihtiyaç var” diyerek noktayı koydu. Bu konuyu 25 Mart’taki “düşün artık yakamızdan” başlıklı yazımda dile getirmiş, yolsuzluk girdabında boğulan bu kurumların tamamen İçişleri Bakanlığına bağlanarak faaliyet göstermelerini söylemiştim. Belediyelerin en büyük gelir kaynağı ihaleler ve imar izinleri. Dikkat ederseniz bütün yolsuzlukların kaynağı burada yatıyor. O kadar kolay ki, rakamlarla oynamak. Adamda Allah korkusu yoksa, milliyetçiliği unutmuşsa, vatan sevgisinden uzaksa, hizmet aşkı taşımıyorsa her türlü suistimali kılı kıpırdamadan yapabilir.
Bugün hangi belediyenin hesapları incelense ortaya akla hayale gelmedik dolaplar çıkıyor. Niye, çünkü işbaşındakiler çiftlik gibi gördükleri bu kurumu tamamen kendi çıkarları için kullanıyor. Bu yara kapanmaz, kesilip atılmaz, mutlaka yeniden doğuş gerekiyor.
Anayasa değiştirilemiyorsa, siyasi reform için 5393 sayılı belediyeler yasası ile büyükşehir belediye yasası tepeden tırnağa değiştirilebilir. Belediyelerin harcamalarında hizmetleri sıralanır, ulaşım, altyapı, içme suyu hizmetlerine öncelik verilir. Hangi kaynak hangi proje için ayrıldıysa kesinlikle onun için kullanılır. Mevcut sistemde yetki ve sorumlulukların yüzde 95'i belediye başkanında toplanıyor. Meclis ve encümenin yetkileri çok sınırlı. Bu resim mutlaka yeniden çizilmeli. Belediye başkanı kral koltuğundan indirilmeli, kentsel dönüşüm ve imar izni gibi konularda kesinlikle müstakil değil bakanlığa bağlı hareket etmeli. Sistem yeni baştan düzenlenmelidir. Belediyelere ağır cezai yaptırım uygulanması çıkar yol değildir. Müstakil hareket etme kabiliyetleri ortadan kaldırılmalıdır. Yani belediyenin sadece adı var olmalı, hizmetlerin tamamı devlet eliyle koordine edilerek vatandaşa ulaştırılmalıdır.
Belediyelerin yetkileri ilgili bakanlığa devredilmelidir. İmar planı yapmaları engellenmelidir. Personel alımında liyakat ve tecrübe ilk tercih olmalıdır. Yapılacak sınavlar devlet kontrolünde gerçekleşmelidir. Kadrolar belediye yönetimine terk edilmemelidir. Çöp toplama ve içme suyu gibi temel hizmetlerde çalışan personelin maaş ve ücretleri aksatılmadan eksiksiz ödenmeli, halk sağlığı ve şehirlerin temizliğinden asla taviz verilmemelidir. Böylece ne ihaleye fesat karışır, ne suistimal yapılır, ne de eş dost akraba paraşütle atanır, yollar, alt ve üst geçitler hayata geçer, metrolar şehri ağ gibi örer, ulaşım hızlanır. Vatandaş hizmete kavuşur...
Bıçak kemiğe dayandı; yeter artık. Yıkılsın bu iflas etmiş belediye düzeni!..
Necmettin Batırel'in önceki yazıları...