Taşlar yerine zor oturacak

A -
A +

3 ay süreyle üstüste yaşanan iki kriz pamuk ipliğiyle yürüyen ekonomik programı resmen felç etti. Şu anda ayakları tutmayan elleriyle yürüyen bir ekonomimiz var. İşin özü bu. En tepedeki siyasiden en aşağıdaki vatandaşa kadar herkes şaşkın. Kimse ne yapacağını ve ne olacağını bilmiyor. Ankara, karar üstüne karar alıyor. Bunlar bugünden itibaren uygulamaya konulacak. İşte alınan radikal kararların özeti: Bankalara "depo" hesabı Merkez Bankası, açık pozisyonlarını kapatmada zorlanan bankalara depo hesabı açacak. Buna göre Merkez Bankası aynen kredi veren bir banka gibi bankalara para yatıracak. Bankalar döviz cinsinden olacak bu parayı açık pozisyonlarını kapatmada kullanabilecek. Depo hesabına yatan paralar Merkez Bankası'nın Net İç Varlıklar hesabını etkilemeyecek. Zira aktarılan para bilançonun aktifinde yer alan diş krediler hesabında izlenecek. Açık piyasa işlemleri vasıtasıyla bu para verilmediği için ne kadar para aktarılırsa aktarılsın NİV rakamı bundan etkilenmeyecek. Ancak Merkez Bankası'nın bu uygulamasının hangi faizden ve hangi kur üzerinden kullandırılacağı henüz net değil. Merkez Bankası garantili dış borç İkinci önemli karar şu: Bankaların yurtdışı taahhütelerinde sıkıntı yaşanmaması için Merkez Bankası denetiminde "Swap" piyasası oluşturulacak. Swap piyasası ile bankalar ellerinde ne kadar döviz varsa TL veya TL satarak döviz alabilecek. Swap sistemi, döviz kurları ve faiz oranlarındaki riskleri en aza indnirmek amacıyla kullanılan bir araç. İşlem basit tabirle, yurtdışındaki bir bankayla parasını değiş-tokuş yapacak banka arasına bir swap konularak riski en alt düzeye indirmeyi amaçlıyor. Paralarını swap bankası üzerinden geçiren iki bankanın riskini swapbank üstleniyor. Yani bankalara, Merkez Bankası garantili bir dış borçlanma getiriliyor. %25-30'luk devalüasyon kesinleşti Bu alınan kararların piyasaları ne ölçüde rahatlatacağı henüz meçhul. Bankaların nefes alması sistemin işleyişi açısından elbette büyük önem arzediyor. Zira bu dalgalı kurdan en ağır darbeyi onlar yedi. Devletin net 50 milyar dolar, bankaların net 20 milyar dolar ve şirketlerin toplamının da net olarak 30-35 milyar dolar döviz borçlusu olduğu bir ülkede bu dalgalı kurun faturası çok kötü olacaktır. Yüzde 25-30 oranındaki bir devalüasyon rakamı artık kesin olarak resmi ağızlardan ifade ediliyor. Yani ilk elde 10 milyar dolarlık bir kayıp sözkonusudur. Dolar 685 bin liradan 890 bin liraya, Mark 323 bin liradan 420 bin liraya fırladı. Halâ ortada kesin bir rakam yok. Herkesin gözü Merkez Bankası'nın günlük olarak ilan ettiği efektif fiyat listesinde. Kimseye itimat kalmadı Döviz kurlarının serbest bırakılması enflasyon yeniden kudurtacaktır. 2001 yılı kaybedildi. Buna 2002'yi de rahatlıkla ilave edebilirsiniz. Artan enflasyon zaten alım gücü tükenmiş Türk toplumunu inanılmaz bir durgunluk içerisine sokacaktır. Reel sektörün problemleri daha da büyüyecek, işsizlik azalacak, üretim kapasitesi fevkalade düşecektir. Türkiye'nin kredibilitesi zaten zorlukla ayakta duruyordu. Bir anda onu da kaybettik. Kredi kuruluşları yıldırım gibi kredi notlarımızı peşpeşe düşürerek dış dünyaya bizim için "Artık bu ülkeye kredi verilmez" yaftasını yapıştırdılar. Ne Türk siyasetçisine, ne Merkez Bankamıza ve ne de Hazinemize kimsenin itimadı kalmadı. 1994 yılına geri döndük. İğneden ipliğe zam gelecek Dalgalı döviz kuruna geçişle birlikte kurlarda oluşan hızla öncelikle petrol ürünlerine, ardından ithalata dayalı ürünlere ve zincirleme olarak bütün tüketim malzemelerine en az %25 ila %40 arasında zam gelecektir. Türkiye'nin ithalatının 44 milyar dolarlık kısmı üretimde kullanılan ham madde ve bunların ara mallarından oluşuyor. Bunların büyük çoğunluğunu da petrol, işlenmiş tarım ürünleri, elektronik, makine, enerji ve kimya sanayii ile ilaç sektörleri teşkil ediyor. Taşımadan, ısınma, enerji ve üretime yansıyacak bu ek maliyetin yanısıra üretimde kullanılan hammadde ve ara mallarının fiyatları da en az devalüasyon oranında artacaktır. 20 milyar dolarlık açık pozisyon Dalgalı kur, bankaların açık pozisyonlarını da tehdit ediyor. Yurtdışında borçlanıp yurtiçinde TL'ye dönen bankaların kurlardaki artışla maliyetleri en az yüzde 30 yükseldi. Sistemdeki açık pozisyon miktarı yaklaşık 20 milyar dolar. Bankacılık sisteminin yurtdışından aldığı sendikasyon kredilerinin toplamı 5 milyar doları aşmış durumda. Genellikle 1 yıl vadeli olarak kullanılan kredilerin yenilenme şansı da kaybolan kredi notumuz sebebiyle yok denecek kadar azaldı. MGK tansiyonu düşürecek Bugün kriz sebebiyle ertelenen MGK toplantısı yapılacak. Gerginliğin azalması muhtemel. Piyasaların tansiyonu da buna bağlı olarak belki biraz düşecek. Ancak en büyük korku olan devalüasyon gerçekleşti. Kimsenin ağzına almaya dahi cesaret edemediği bu karar bayram öncesi tepeden tırnağa herkesi yaktı. Piyasadaki likidite sıkışıklığı halâ devam ediyor. Bu da repo oranlarının bu hafta da yüksek seyredeceğini gösteriyor. Merkez Bankası'nın izleyeceği politika oranların geleceği üzerinde ışık tutacak. Fakat yine de yüzde 100'lerin altına inmesi şu an için imkansız. Bayram tatili ve özel sektör maaş ödemeleri likidite talebini arttıracak. Gecelik ve Interbank faizleri belki yüzde 1000'leri bulmayacak ama yine de yüksek kalacakları kesin. Borsa yatırımcısı ağlıyor Böyle bir ortamda borsa hisse senedi fiyatlarındaki aşırı ucuzlama nedeniyle biraz toparlar gibi göründü. Ancak geçen haftayı %18'lik değer kaybıyla tamamladı. Bu haftaki baraj 8500 puan.. Endeks bu noktaya ulaştıktan sonra yeniden satış gelebilir. Böyle bir ortamda hiçbir yatırımcı borsaya girmez.. Daha önce girenler de elleri kolları bağlı olduğu için çıkamıyorlar. Yani çıktıkları anda aşırı ölçüde artan zararlarını kesinleştirmiş olacaklar. Devalüasyon nedeniyle fiyatlar 0.78 cent seviyesine kadar geriledi. Eğer hükümet yapısal önlemleri bir an önce devreye sokar ve siyasi istikrarı sağlayabilirse borsa kısa vadede yeniden çıkış potasına girer. Yabancılar (yani sıcak paracılar) böyle bir ortamda kısa vadeli olarak tabana oturan hisselere yönelebilir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.