Benden umudu kesmemişsin

A -
A +

Televizyonlarda, siyasette, medyada gördüğümüz yanlış, bayat, bozuk, zehirleyici şeyler için her zaman bir söylemimiz var: “Malzeme bu”

 

Ne demektir bu “Malzeme bu”? Biz toplum olarak neysek siyaset ve medyada gördüklerimiz de bizim bir ortalamamız.

 

Hayır, ben bunu şiddetle reddediyorum. Bize bir sabah kuşağı programları silsilesi dayattılar. Sokakta gördüğümüz insanlara benzer insanların türlü fenalıklar, sapkınlıklar içinde olduğunu gösterdiler.

 

Aslında amaç şuydu, “bakın aslında siz busunuz”. Bir dakika yahu. Bunu biz niye bu kadar kolay kabulleniyoruz? Ya bizim manipüle ediyorlarsa? Ya biz aslında o değilsek ama o olalım isteniyorsa?

 

Diziler ve şovlar aracılığıyla kötü ve yanlış rol modelleri dayattıkları toplumumuza öğlen kuşağı kadın programlarıyla da “bak artık o rol modellere siz de benzediniz” diyerek bizi kendimizin bozuk olduğuna inandırma çabasıysa ya?

 

İddiam şu; haberlere düşen yüz kızartıcı olaylar, kadın programlarında gördüğümüz mahrem, rezilce olaylar bu toplumun ortalaması değil. En iyiyle en kötünün ortasında bir yerlerde değil bunlar. Bunlar olsa olsa en kötü %10’luk dilimin kendi içindeki ortalaması olabilir.

 

Peki benim iddiam şayet doğruysa, o zaman neden küçük, sapkın, azgın, yoldan çıkmış bir azınlığı göstererek, yıllardır “işte siz busunuz” diye bizi kandırıyorlar. Bize bu pespayeliği dayatıyorlar.

 

İnsandan, insanlıktan, çevremizden ve kendimizden umudu keselim diye. Her şeyi mübah görelim diye.

 

Bakınız bu ülkede bir dizi yayınlandı. Bihter ve Behlül karakterleri ile bilinen o meşhur dizi. Dizi ne zaman bitmiş diye baktım, tam 14 sene olacak, 2010’da bitmiş. Ama etkisi hâlâ sürüyor. Bu diziye kadar Türk insanı “yenge” deyince teyzeden, haladan farksız, annemize benzeyen, yöresel kıyafet içinde memleketteki yengemiz gelirdi aklımıza. Ama bu diziyle zihinlerde “genç, süslü, açık saçık, şuh kadın, olgun eşinin genç yeğeniyle bakışan tuhaf kadın” figürü kültürümüze âdeta bir atom bombası gibi düştü. Hâlâ o yıldan beri esprileri, replikleri kullanılıyor “Behlül kaçar” gibi, “sen Bihter Ziyagil’sin” gibi. Unutalım istenmiyor. 14 yıl önce biten dizinin yetmemiş olacak ki bir de yenisini, yeni yüzlerle dijital bir platform için çekmişler.

 

Bütün bunlara, bunca rezilliğin içten ve dıştan açık hedefi olan aile yapımız hâlâ direniyor.

 

Bize de umudu kaybetmemek, mücadeleyi bırakmamak düşüyor.

Benden umudu kesmemişsin

Rahmetli anneannem Emine Hanım’ı 2019’da ebedî âleme uğurladık. Anneannem eşini yani dedemi erken yaşta kaybetmiş, son 30 yılını da tek başına kendi evinde yaşayarak geçirmişti. Dönemsel olarak evlatlarına gider kalırdı ama en çok kendi evinde rahat ederdi, bir de Erzincan’ı çok severdi, çok uzaklaşamaz Erzincan’dan.

 

Bütün evlatları iyiydi ama en küçük oğlu, Erzincan’da tanınmış bir eğitimci olan dayım Sefa Serdar Sonat ile çok özel bir anne oğul diyalogları vardı.

 

Evli, üç çocuklu bir aile babası olan dayım her ne şartta olursa olsun annesini ihmal etmez her gün mutlaka uğrar, her türlü nazını çekerdi.

 

Anneannem ömrünün son yıllarında eskidiğini düşündüğü mutfak tezgâhlarının yenilenmesini heves etmişti. Bunu da dayıma laf arasında söyleyivermiş. Dayım öylesine özel, öylesine hayırlı bir evlattı ki bir söz üzerine anneannemin evinin tüm mutfağını yeni gelin evi dizer gibi baştan yaptırdı.

 

Anneannem kendisine yapılan bu sürprizi gördüğünde çok duygulandı. Mutfakla ilgili bir şey söyleyecek, çok güzel olmuş, çok ferah olmuş diyecek diye beklerken o bambaşka, bizi çok şaşırtan, çok özel bir şey söyledi.

 

“Serdar benden umudu kesmemişsin”

 

Ben bu sözü hiç unutmadım. Anneannemin istediği yeni bir mutfak değil dayımın ondan ümidini kesip kesmediğini görmekmiş meğerse. Mikro ölçekte insanımızdan, makro ölçekte ise milletimizden, memleketimizin insanlarından asla ve asla vazgeçmemek, umudu kesmemek gerek.

 

Nefes aldığımız müddetçe umut var demektir. Ve belki de nefes alma motivasyonumuz, hayata tutunma heyecanımız da bize duyulan o umuttur.

 

Umudu kaybetmek yok, hele de yüceler yücesi Rabbimiz bizden umudu kesmemişken…

 

“Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.” Duhâ Suresi 3. ayet.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.