Ermeni arşivlerine girdik ORİJİNAL BELGE YOK

A -
A +
KÜS KOMŞU ERMENİSTAN -5- Osman Sağırlı ve Cemil Yıldız ERİVAN'da...Ermeni arşivlerine girdik ORİJİNAL BELGE YOK

Ermeni arşivlerine girdik ORİJİNAL BELGE YOK

SORU BİLE SORDURMADILAR Ermenistan Ulusal Arşivleri Müdür Yardımcısı Prof. Sonya Mirzoyan, bizi karşılamak için aşağıya iniyor. İlgileneceğimiz bölümün ikinci katta olduğunu söyleyip takip etmemizi istiyor. Bir süre sonra da Müze Müdürü Amatuni Virabyan geliyor ve bize, "Buraya gelen ilk Türk gazeteciler sizlersiniz. Tebrik ederim" diyor. Daha sonra da otomatiğe bağlamış şekilde soru sormamıza bile fırsat vermeden aklındakileri sıralıyor. İyice dinledikten sonra belgelerin orijinallerini soruyoruz. Gerçek olduklarını söylüyorlar. Fakat tükenmez kalemin 1943'te kullanılmaya başladığını söylediğimizde hemen konuyu değiştiriyorlar. İLK TÜRK GAZETECİLERİZ Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde sürekli olarak gündeme getirilen ve açılması istenen Ermeni Arşivleri'ne giren ilk gazete 'Türkiye' oldu. Ekibimiz birçok belgeyi görüntülemeyi başardı. DİKKATİMİZDEN KAÇMADI Belgeleri inceleyen arkadaşlarımızın, en çarpıcı tespitlerinden biri, "O yıllara ait denilen belgelerin, ilk olarak 1943 yılında üretilmiş olan tükenmez kalemle yazılmış olmasıydı!" Ermeni diasporasının kaynak göstererek yabancı parlamentoları etkilediği, Türkiye'nin ise "hiçbir zaman ciddiye almıyoruz. Bilim adamlarımızın incelemesine fırsat verin" dediği Ermeni Arşivlerine girmek için gün sayıyoruz. Dışişlerine, "Ermenistan arşivlerini görmek istiyoruz" şeklindeki talebimiz çok hoş karşılanmamış olsa da biz yine de umutluyuz. 24 Nisan hazırlıklarının yapıldığı bir ortamda telefonumuz çalıyor dışişleri görevlisi, "Arşivlere gidebilirsiniz. Oradaki sorumluların tayin edeceği çerçevede çalışma yapabilirsiniz" diyor. Erivan'daki arşivlerdeyiz artık. İki katlı taş binanın hemen girişindeki fotoğraf sergisi davetiyesinde Türkleri küçük düşürücü karikatürler yürek yakıyor. Ancak bunları görmezlikten geliyoruz. Ermenistan Ulusal Arşivleri Müdür Yardımcısı Prof. Sonya Mirzoyan, bizi karşılamak için aşağıya iniyor. Bizim ilgileneceğimiz bölümün ikinci katta olduğunu söyleyip takip etmemizi istiyor. ORİJİNAL BELGE İSTİYORUZ, AFALLIYOR 60 metrekarelik bir odadan içeri giriyoruz. Camekanlar içerisinde çeşitli defterler, fotoğraflar, haritalar ve kitaplar yer alıyor. Bir süre sonra Ermenistan Ulusal Arşivleri Müdürü Amatuni Virabyan da geliyor. Sözlerine, "Buraya gelen ilk Türk gazeteciler sizlersiniz. Tebrik ederim" diyor. Soldan saymaya başlıyor. Bu belgelerde, Türkiye'deki 750 köyde öldürülenlerin tek tek isimleri yazıyor. Bu belge Erzurum'da öldürülenler, bu Muş'takiler, işte bu Van'dakiler. Böyle tam 12 bin belge var. Otomatiğe bağlamış soru sormamıza bile fırsat vermiyor. Fırsatını bulup orijinal belge yok mu diyoruz. Afallıyor, "Bunlar orijinal işte". Yazıların tükenmez kalemle yazıldığını 95 yıllık kağıtların hiç sararmadığını tıpkı tükenmez kalem gibi o zaman çizgili kağıdın da olmadığını söylüyoruz. Müdür, "Belgeler orijinal " diyerek geçiştiriyor OSMANLI BELGESİ BİLE TERS DURUYOR Ermenistan dışında başka hangi ülkelerden belge topladıklarını merak ediyoruz. Müdür Virabyan, "Bu belgeler Rus askerleri, Ermeni aydınları ve İngiliz gazeteciler tarafından toplanmış. Bakın mesela bu fotoğrafı Muş Şeyhalan'da Rus askerleri çekmiş. Bunlar orada öldürülen Ermenilerin resimleridir" diyor. Arşivler arasında Osmanlı'dan alınan bir tek belge görüyoruz. Arşiv müdürüne "Bu belgenin üzerindekileri okuyabildiniz mi? Üstelik ters koymuşsunuz. Burada ne yazıyor biliyor musunuz ?" diye soruyoruz. "Maalesef ters koymuşuz. Osmanlı Devleti Ekim 1915'de bu fermanı hazırlatmış ve bütün İslam alemini cihada çağırmış. Ancak Osmanlıca'yı bilmediğimizden dolayı bazı bilgiler yanlıştır" diyor. "Bunları nerede tercüme ettirdiniz?" diye sorunca da "Tercümanlarımız var" diye geçiştiriyor. RUSLAR ERMENİCE Mİ YAZMIŞ ? Israrla gösterdikleri belgelerin gerçek olmadığını, orijinal belgeler görmek istediğimizi tekrarlıyoruz. Bu defa başka bölümlerden büyük kitap halinde hazırlanmış farklı belgeler gösteriyorlar. Bir belgenin üzerindeki günümüzün rakamlarıyla yazılmış 1.5 milyon yazısı dikkatimizi çekiyor. Belli ki sonradan hazırlanmış. Bir süre sonra kendileri de kabul ediyorlar. Müdür yardımcısı Sonya, birkaç kitap daha getiriyor. Rus kayıtları imiş. Ama Ermenice yazıyor. Kimin hazırladığını soruyoruz. İkisi birden konuşuyor; "Savaş bittikten sonra 1919 yılında Ermeni aydınları bir araya gelerek komisyon kuruyor. Komisyon can kayıplarının yanı sıra ekonomik zararları da tespit ediyor. Mesela bu bölümde, Erzurum'da kaybedilen ev, mobilya, elbise, değerli eşyalar, gıda maddesi, büyük ve küçükbaş hayvanların sayı ve miktarları var. Bunların Rus parasıyla kaç Ruble ettiği de zarar hanesine yazılmış. Maddi kayıpların peşine de hangi tarihte kaç Ermeni'nin nerelerde öldürüldüğü not düşülmüştür." İKNA OLMADAN AYRILIYORUZ Arşiv müdürü Virabyan'a göre, Muş'un Gop Köyü'nden Van Erciş'e, Erzurum Hınıs'tan Bitlis Hizan'a, Kars'tan Harput'a kadar Anadolu'nun en ücra köşesindeki olaylar 500 kitapta toplanmış. Soykırım yapıldığı öne sürülen yerler arasında Nahçıvan, Bakü ve Tiflis de var. Virabyan "Tiflis'teki belgeler, sağ olarak kurtulanların verdiği bilgiler doğrultusunda hazırlanmış. Bunlar kurtulan her kişinin anılarından oluşuyor. Mesela bu yazı, kardeşleri ölen kendisi kurtulan Ermeni'nin anlattıkları. Tiflis kitabı 500 ailenin yaşadıklarından oluşuyor" diye konuşuyor. Bir ara etrafımızda flaşlar patlıyor. Dönüyoruz telaş içinde bir bayan fotoğrafımızı çekmeye çalışıyor. Polisin suçüstü yaptığı zanlı gibiyiz. Espriyle, "Biz fotoğrafa önem veririz. Sen söyle nasıl durmamızı istiyorsan öyle durup sana poz verelim. Yakışıklılığımızı zedeleme" diyoruz. Arşiv müdürü uyanık, "ilkleri fotoğraflayıp sitemizde yayınlıyoruz. O yüzden" diyor. O zaman profesyonel bir şey yapalım deyip bizim makinelerden biriyle fotoğraf çekiliyoruz. Arşivde daha birçok konuyu enine boyuna konuşuyoruz. Bir çoğuna ikna olmuyoruz. Tükenmez kalem oyunu yapmışlar > Arşivlerdeki belgelerin matbu olanlar dışındakilerinin büyük bir bölümü tükenmez kalemle yazılmış. Halbuki tükenmez kalemin dünyayla tanışması 1943 yılına dayanıyor. Dolayısıyla o döneme ait orijinal belge olma yerine sonradan yazıldığı açıkça anlaşılıyor. > Ermenilerin iddia ettiği kendilerine ait arşivin olması imkansız. Çünkü o dönemde Ermenistan diye bir devlet yok. Bugünkü Ermenistan devlet olarak 1920-21 yıllarında kuruluyor, hemen akabinde de Sovyet işgaline uğruyor. Daha öncesinde buradaki Ermeniler, Rus himayesinde yaşıyor. > Arşiv belgesi olarak öne sürülen evrakların bir çoğu İngiliz, Rus ve Fransızlara dayandırılıyor. İngilizler tarafından tutulduğu öne sürülen kayıtlar matbu, Rus kayıtları ise Ermenice. Ancak kayıtları şayet Ruslar tuttuysa neden Rusça değil de Ermenice yazıldı? > Arşivlerde soykırım belgesi olarak sergilenen fotoğrafların Rus askerleri ve İngiliz gazeteciler tarafından çekildiği iddia ediliyor. Rus askerleri ile Ermenilerin bir arada bulunması nasıl açıklanabilir? Türk arşivlerinde yer alan ve "Ermeniler, Osmanlı'ya karşı cephe açtılar" şeklindeki suçlamaları haklı çıkarmaz mı? Ermeni çetelerinin fotoğraflarındaki silahlar ve üniformalar nasıl açıklanabilir? Ayrıca öldürülenlerin Türk olma ihtimali yok mudur? > Osmanlı'ya ait tek arşiv belgesi olarak gösterilen matbu evrak, arşiv müdürü tarafından Padişah fermanı, diğer görevlilerce de Şeyhülislamın cihat fetvası olarak ifade ediliyor. Padişah fermanlarının özel kağıtlara ve tuğralı yazıldığı unutuluyor. Ayrıca bu tip evrakların el yazısıyla yazıldığı gözden kaçırılıyor. Üstelik Osmanlıca evrak ters konulmuş. > Ermenilerin sürekli gündeme getirdiği "1.5 milyon öldürüldü, 1 milyon da sürüldü" iddiası gerçeklerle örtüşmüyor. Zira o dönemde bugünkü Türkiye sınırları içinde yaşayanların toplam rakamı 10 milyon. Türk arşivlerinde ise Ermeniler 1 milyon 300 bin olarak görünüyor. 1018'den beri... > Tarihten bugüne (1018'den günümüze) kronolojik olarak Ermeni olaylarına baktığımızda; 47 siyasi olay, 48 terör olayı (terör olaylarından 5'i katliam 43'ü ise saldırı olarak gerçekleştirilmiştir). 13 isyan, 12 ilmi, 16 kültürel, 5 dini ve 1 ticari olay meydana geldiği görülmektedir. Bu olaylar Ermeniler tarafından bizzat veya dolaylı yönden kendi lehlerine, Türk ve Türkiye'nin aleyhine gerçekleştirilmiş olaylardır. Olaylar boyunca Ermeniler Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde Türkiye'de, daha sonra da destekleyicileri yanında siyasi, dini ve kültürel olarak pek çok nüfuz elde edebilmiş ve neticede Ermenistan devletini kurabilmişlerdir. Bu olaylar seyrince Türkiye ve Türk halkı pek çok zararlara uğramıştır. Ermenilerin 930 milyon dolar bütçe harcayıp propaganda amaçlı hazırlattığı filmler ile çeşitli ülkelerde Ermeni kökenli yazarların kaleme aldığı 278 kitaba dayandırılan iddialar hâlen ispat bekliyor. Ermeni arşivlerine girdik ORİJİNAL BELGE YOK

Diaspora Bakanı Hranuş Hakobyan, sinirli ve gergin tavırlar sergiledi. GERÇEKLERİ İNGİLTERE VE RUSYA'DAYMIŞ > Arşivdeki çalışmamız sırasında Müdür bir ara izin istiyor ve "Sayın Bakan geldi" diyor. Gelen Diaspora Bakanı Hranuş Hakobyan'dan başkası değil. Ermenistan'a gelmeden önce röportaj için yazılı talepte bulunduğumuz geldiğimiz gün de talebimizi yenilediğimiz bakan burada. Üstelik de 5 gün boyunca cevap alamadığımız bakanı bulmuşken soruları bir biri ardına sıralıyoruz; O.S: Sayın Bakan Türkiye'den geliyorum. Size birkaç sorum olacak. Protokoller donduruldu bundan sonra ne olacak? H.H: İki cumhurbaşkanı ne olması gerektiğini açıklamıştır. O.S : İlişkilerin bundan sonraki seyri konusunda neler söyleyeceksiniz? H.H: Ermenistan sadece protokolleri dondurdu, imzasını geri almadı. Türkiye ile yeniden görüşmeler yapmayı bekliyor, ikili ilişkilerin devamını istiyor. O.S Barış umudu var mı? H.H: Biz duruşumuzla bunu gösteriyoruz. Kaldı ki karşı tarafın nasıl davranacağını bekliyoruz. O.S: Bundan sonrası için ne bekliyorsunuz? H.H: Ne adım atacağınıza bağlı. Bizim bütün meselelerimiz değişmemiştir, hepsi aynı kalmıştır. Beklentimiz ön şart olmadan bütün ilişkileri devam ettirmektir. O.S: Soykırıma yönelik denilen belgeler bu gördüklerimiz mi? Başka belgeler var mı? H.H: Daha çok belge var. O.S: Bize orijinal bir iki belge gösterebilir misiniz ? Bunu merak ediyoruz. Çünkü Türkiye'de sürekli gündeme getiriliyor. H.H: Şu aşamada artık belgelerden konuşmak pek uygun değil. Bütün dünya zaten ne olduğunu biliyor. O.S : Bize göstereceğiniz belgeler sadece bunlar mı yani? H.H: Bu belgeler, İsviçre, Amerika, Fransa, İsveç, İngiltere, Almanya parlamentolarında tanındı. Daha nasıl bir ispat istiyorsunuz? O.S: Bu belgelerin birçoğu sonradan yazılmış. Üstelik tükenmez kalemle. Orijinal belge varsa Türkiye kamuoyuna taşımak adına yardımcı olur musunuz? H.H: Beyefendi, Rusya'ya gidin, İngiltere'ye gidin orada orijinalleri var. O.S: Yani bunlar orijinal değil öyle mi? H.H: Sanırım yeterince konuştum... > DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.