1915 yılında Ermenilere ne oldu?

A -
A +
Ermeniler, Osmanlılarda millet sistemi içinde mütalaa edilen Ortodoks ve Yahudilerle beraber üç gayrımilletten birisidir. Anadolu'nun yeni hâkimleriyle sağladıkları uyum sebebiyle, "millet-i sâdıka" diye anıldı. Osmanlı kayıtlarına göre 1914 senesinde Osmanlı ülkesindeki Ermeni nüfusu 67 bini Katolik olmak üzere 1.230.000 civarında idi (nüfusun % 6,6'sı). 1908 yılında Osmanlı parlamentosunda 14 Ermeni mebus bulunuyordu.

"Millet-i Sâdıka"ya Rus tahriki
XIX. asırda Rusya, kendilerine yakın gördükleri ve Anadolu'daki emellerine yardım edeceğini düşündükleri Gregoryen Ermenileri himaye siyasetine başladı. Doğu Anadolu'da bir Ermeni hâkimiyeti kurulursa, burası üzerinden Kilikya yoluyla Akdeniz'e açılacağını hesaplıyordu. 1877 Rus Harbi'ndeki mağlubiyet üzerine imzalanan Berlin Anlaşması, Doğu Anadolu'da otonom bir Ermeni yurduna ışık yakıyordu. Ancak Sultan Hamid, Ermenilerin bu mıntıkada azınlıkta olduğunu gerekçe göstererek ve Rusya'nın düşmanı İngiltere'ye yaslanarak, bunu savsakladı. Bir yandan da Kürtlerden "Hamidiye Alayları" adlı gönüllü askerî birlikler kurarak, muhtemel Rus yayılmacılığına bir ön tedbir almak istedi.
XIX. asrın ilk yarısında, Şarktaki Kürt beylerinin otonomisi kaldırılınca; bunlardan boşalan yeri, ekonomik güçleri sayesinde Ermeniler ele geçirdi. Bu ise bazı Kürt beylerini çok rahatsız ederek, fırsat buldukça, Ermenileri taciz etmelerine sebep oldu. Ermenilerin müdafaa maksadıyla silahlanması hükümeti endişelendirmiştir. Bu arada Ruslar, milis kuvvetlerine sahip solcu Taşnak ve sağcı Hınçak partileri vasıtasıyla Ermeniler arasında ihtilâl tahrikinde bulunmaya başladı; yerli halkı taciz ederek gençleri kendi içlerine çekmeye çalıştı. Bazı romantik Ermeni aydınları, asırlardan beri baskı gördüklerine inandıkları bir sistemden kurtulup, müstakil Ermenistan hayaline kapılmışlardı. Bununla beraber Ermeniler, her vilâyette azınlıkta olduklarından, sivil halk ve devlet için bir tehdit teşkil etmekten henüz uzaktılar.
Tehcir
I. Cihan Harbi'nde Osmanlı hükümeti, Ermenileri, Rusya'nın tabiî müttefiki; buna mukabil bir kısım Ermeni ise Rusya'yı kurtarıcı olarak gördü. Maraş ve Van'da isyanlar çıktı. Bu ise, hükümeti ve halkı Ermenilere karşı galeyana getirdi. 24 Nisan 1915 günü İstanbul'daki Ermeni cemaatinin ileri gelenlerinden 235 kişi evlerinden alınıp, Anadolu'nun orta kısmındaki Çankırı ve Ayaş'a göçürüldü. Bunların çoğu yolda veya varış yerinde, sivil veya askerî şahıslar tarafından katledildi. Bu gün, şimdi dünyada soykırım günü olarak anılmaktadır.
Van Rusların eline düşünce, Şark cephesine yakın yerlerde yaşayan Ermenilerin, düşmana yardım edebilecekleri gerekçesiyle Suriye'ye tehcirine [göçürülmesine] karar verdi. Bunun için 27 Mayıs 1915 tarihinde "Sevk ve İskân Kanunu" çıkarıldı. Rumeli ve Anadolu'nun Rus cephesine yakın veya uzak yerlerden yüz binlerce Ermeni yaya olarak istasyon merkezlerine getirildi. Buralardan trenlerle veya yaya olarak güneye sevk edildi. Gücü yetenler, tehciri önceden işitip, Rusya'ya kaçmaya muvaffak olmuşlardı. İstanbul ve İzmir Ermenileri ile asker veya memur olan Ermeniler; ayrıca Katolik, Protestan ya da İttihatçılarla arası iyi bulunan Hınçak Partisi'ne mensup Ermeniler tehcirden muaf tutuldu.
Bazı Ermenilerin Müslüman olma teşebbüsleri kendilerini sürgünden kurtaramadı. Taşıyabilecekleri kadar eşya almalarına müsaade edildi. Bunların da çoğu yolda ellerinden alındı. Bazıları küçük çocuklarını, yolda telef olacaklarını düşünerek Müslüman ailelerin yanına bıraktılar. Bir daha dönemedikleri için bu çocuklar o ailelerin yanında Müslüman olarak büyütüldüler. Yolda ölen ailelerin hayatta kalan çocukları yetimhanelere yerleştirildi. Bu sayı Osmanlı kayıtlarına göre 10 bin, Ermenî iddialarına göre 50 bindir.
Tehcirden sonra neler oldu, neler yaşandı, onu da inşallah başka bir yazıda ele alırız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.