ABD bu sefer Akdeniz'i karıştırabilir!..

A -
A +

Hafta boyunca birçok uzman ile görüştüm. Dış siyaset ve iç siyaset uzmanları, bölgeyi yakından tanıyanlar, stratejistler, tarihçiler ve ekonomistler ile yaptığım görüşmelerden elde ettiğim notları paylaşmakta fayda görüyorum... 

 

En azından Amerikan siyasetini yakından takip edenler önemli bir gerçeği gayet iyi bilirler. ABD Başkanları ilk dönemlerinde Orta Doğu’ya doğrudan doğruya dokunmazlar. Zor mesele olduğu için, ikinci kez seçildiklerinde meseleye el atarlar. Bunun sebebi üçüncü kez seçilme imkânları olmadığı için görevi bırakmadan önce önemli bir işi bitirmiş ya da başlatmış olmayı isterler. Biden bu kuralı çiğnemiş gözüküyor. Şaşırdık mı? Hayır.

 

Uzun zamandır ABD’nin diplomatik olarak baş aşağı gittiğini görüyoruz. Başkan Biden’ın etrafındaki aklı başında insan sayısının sürekli eksilmesi, Başkan Yardımcısı Harris’in kifayetsizliği ve Kongre’de Başkanın adamı Menendez’in rüşvet skandalı sebebiyle istifa etmiş olması, Amerikan siyasetinde derin bir boşluk oluşturdu. Elbette her siyasi boşluk, daha disiplinli birimler tarafından doldurulur. Bugün Amerikan dış siyasetini askerler, bürokratlar ve lobiler yönetiyor. Bu durum bile başlı başına bir felaketi tarif ediyor desem yanlış olmaz.

 

Tek bildiğimiz Amerikan tavrı şu: Çin ve Rusya ABD’nin düşmanı. Ancak onlarla nasıl mücadele edileceği de net bir stratejiye bağlanmış gibi gözükmüyor. Ne Putin'e, ne Kuzey Kore'ye ne de ezelî düşmanı İran’a doğrudan müdahale etmiyor, dolaylı yoldan yaptığı denemeler sebebiyle insanlar ölüyor, sakat kalıyor, milyarlarca dolar zarar oluşuyor. Ancak Orta Doğu'yu karıştırma planı petrol fiyatlarını yükseltince bu durumun Amerikan halkına iyi gelmeyeceği kesin. Stratejik rezervlerde sadece 10-15 günlük petrol kaldı. Petrol fiyatları 100 hatta 150 dolara doğru yükselebilir. Bu sebeple enflasyon yüksek kalmaya devam edecek ve tabii ki borçlanmalar artacak. 

 

Bu çerçevede 3 adet gelişme veya ihtimale dikkat vermek gerekir. Bunlardan ilki ABD’nin 2 uçak gemisiyle bölgeye gelmiş olması. “Gerekirse çatışırız” mesajının sürekli verildiğini, diğer taraftan Biden’ın kongreye yolladığı tezkerede “Türkiye DEAŞ ile mücadeleyi zorlaştırıyor” gibi bir cümle kullandığı biliniyor. Uçak gemileri, Türkiye'nin bölgedeki sondaj-arama faaliyetlerini sekteye uğratacak. Bu sebeple Türkiye NAVTEX ilan etti ve “tatbikat yapacağım” dedi. Bir NATO ülkesinin diğer NATO ülkesi ile çatışması mümkün mü? Normal şartlarda imkânsız ama ABD bu konuda pek iyi sınav vermiyor açıkçası. Dolayısıyla "olmasa daha iyi" demekten başka çare kalmıyor. 

 

Bir de şunu söylemekte fayda var. ABD’nin bölgeye gönderdiği uçak gemileri ve beraberindeki savaş gemilerinden oluşan görev grubu kalıcı olursa, bölgede istikrarsızlık artar. Bir zamanlar bölgede konuşlanmış olan "Çekiç Güç"ü hatırlayalım. Orta Doğu'nun kuzeyinde büyük bir istikrarsızlık oluşturmuştu. Bir benzerinin Akdeniz'de olması ihtimali yüksek. Herkes bunu not etsin.

 

İkinci detay şu: Hamas’ın saldırısında İran bağlantısından bahsedilmesi. WSJ, saldırıdan hemen sonra “Hamas ve İran yetkilileri 2 ay önce bir araya geldiler” diye haber yaptı. Bunu şu ana kadar yalanlayan olmadı. Dolayısıyla bölgeye gelen ABD ve Birleşik Krallık güçlerinin doğrudan doğruya İran'ı hedef aldığı söylenebilir. İran’a yapılacak bir Batı saldırısında Türkiye’nin ne yapacağı merak konusu. Bu arada İran'ın rejim, devam ettirmek adına böyle bir riski göze alabileceğini söyleyebiliriz. Ancak Hürmüz Boğazı'nın trafiğe kapanması başlı başına bir felaket olur. Meseleye bir de bu açıdan bakmak lazım.

Ekonomik etkiler de büyük

Üçüncü detay ise; gözden düşmekte olan Rusya-Ukrayna Meselesine Türkiye’nin bir girişimde bulunarak uzlaştırması olabilir. Böylece bir anda bölgede avantaj sağlayabilir. Zaten Ukrayna gözden düştüğünü, Rusya da bu mücadele için lüzumundan fazla bedel ödediğini düşünüyor. Ateşkes ve kalıcı barış için büyük fırsat olur. Eğer Amerikan siyaseti işe karışmazsa elbette. 

 

Bölgede yükselen tansiyonun aynı zamanda ekonomik anlamı da olduğu belli. Herkesin bildiğini ben de söyleyeyim. Gazze bölgesi kıyı şeridinde doğalgaz rezervleri var. Diğer taraftan Arap Yarımadası'nın bir tarafı Süveyş Kanalı diğer tarafı da Hürmüz Boğazı. Her iki geçiş de küresel enerji ve ticaret için oldukça önemli noktalar. Şöyle ki:

 

Süveyş Kanalı; küresel ticaretin %15'ini, ham petrolün %4,5’ini, işlenmiş petrol ürünlerinin %9’unu, LNG trafiğinin %8’ini ifade eden bir geçiş noktası. Sadece kanalın kendisi değil pek yakında faaliyete tam olarak geçecek SUMED boru hattı Orta Doğu’dan Avrupa’ya giden petrolün %80’ini taşıyacak.

 

Hürmüz Boğazı'nın önemi daha da büyük. İran'ın günlük 3 milyon varillik üretimi buradan dünyaya ulaşıyor. Yarısı da Çin'e gidiyor. Ayrıca küresel petrol sevkiyatının %17,5’i bu noktadan geçmekte. Unutmamak lazım ki Katar'ın LNG hattı da buradan geçiyor. Buradan anlıyoruz ki gerginliğin bu hâli bile petrol fiyatlarını 100 dolara çıkarabilir. Çatışma bölgeye yayılırsa 150 dolara yükselme ihtimali de var. Yani bizi bir enerji krizi bekliyor olabilir.

 

Diğer taraftan İsrail dünyanın potasyum bazlı gübresinin %6’sını, fosfat bazlı gübresinin %8’ini ihraç ediyor. Ancak bölge bu konuda oldukça önemli bir konumda. MENA ülkeleri dünya ölçeğinde gübre ihracatının bazı ürünlerde %25 bazı ürünlerde %50’sini gerçekleştiriyor. Gübre üretmeyen MENA ülkelerinin de küresel ithalatın %25'ini oluşturduğu görülüyor. Özetle eğer ortalık sakinleşmez ise, Rusya-Ukrayna gerginliği de üzerine eklendiğinde bizi ciddi bir gıda krizi bekliyor olabilir. 

 

Açıkçası, hastane hadisesinin olağan şüphelisi olan İsrail ateşkes yapıp durumun incelenmesini istemedikçe, gerçek suçlunun kendisi olduğunu kanıtlar hâle gelecek. Bir de bunun üzerine Gazze'yi karadan işgale kalkarsa çatışmanın yayılması kaçınılmaz olacak. Bu durumda Türkiye'nin bugüne kadar gösterdiği sakin tutumun ortadan kalkacağını düşünüyorum. Daha önceki tecrübeler büyükelçinin geri çekilmesi şeklinde bir adımın atılacağını gösteriyor. En azından "Ankara'ya ilk elden gelişmeleri aktarmak için çağrıldı" şeklinde bir mesaj da dikkat çekici olabilir. Bunu ben demiyorum, uzmanlar söylüyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.