Çin kendi yolunda ve akıllıca gidiyor...

Sesli Dinle
A -
A +
Bu hafta Huawei'nin davetlisi olarak Şanghay'da idim. Hatırlarsanız birkaç yıl önce ABD, Kanada ve Huawei arasında başlayan gerginlik, Çinli firmanın kurucusu olan Ren Zhengfei'nin kızının Kanada'da önce gözaltına alınması sonra da şartlı tahliye edilmesiyle zirve yapmıştı. Suçlamaların odağında olan Meng Wanzhou'nun elektronik kelepçeyle dolaşması basının odağında olmuştu ancak sessiz sedasız ülkesine dönmesi pek haber olmamıştı...
 
O zamanlarda ben uluslararası basına verdiğim bir röportajda, "Çin Hükûmeti gerginlik daha da tırmanmasın diye Huawei'ye pek destek çıkmıyor ancak suçlamalar da Kanada adaletine yakışmayacak bir şekilde yapılıyor" demiştim. Sonra ABD'de Trump, Kanada'da Trudeau ve Çin'de ise anayasa değişikliği arifesinde Xi Jinping'in Huawei meselesine yaklaşımları üzerine uzunca bir makale yazıp Türkçe ve İngilizce olarak paylaşmıştım. 
Makalenin İngilizce versiyonu farklı dergiler ve mecralarda 10 milyondan fazla okunmuş, konuya soğukkanlı ve objektif bir şekilde yaklaştığım için "hiç bu açıdan bakmamıştık" şeklinde yabancı uzmanlardan geri dönüş almıştım. İşin esasında Çinlilerin içe kapanık ve renk vermeyen hâllerinin, ABD'nin teknoloji yarışında yavaşladığını ve Kanada'da Trudeau'nun bazı suçlamalar sebebiyle başının belada olması sebebiyle Huawei meselesinin maksadını aşan şekilde değerlendirildiğini; ama firmanın Çin Hükûmeti tarafından yalnız bırakıldığının altını çizmiştim...
 
Bu paylaşımlardan sonra lehte ve aleyhte birçok yorum aldım ancak Huawei "bizi merak ediyorsan gel yerinde incele" diyerek bir davette bulundu. Ben de hazırlığa başladım. Tam 20 Eylül'de başlayan ve siz bu satırları okurken sona erecek etkinlikte teknopark, yazılım, inovasyon, dijitalleşme ve elbette içerik konusunda ciddi bilgi topladım diyebilirim. Perakendeden bankacılığa kadar birçok alanda Türkiye'nin dijital üstyapısının iyi olduğunu ancak geniş bant stratejisini hâlâ ortaya koymadığı için "hız" konusunda sıkıntısı olduğunu belirten uzmanlarla analizler yaptım. Bu konuda hem Doğu hem de Batı'dan faydalanmamız gerektiğini bir kez daha gördüm. Açıkçası 182 kilometrekarelik Stockholm'un Türkiye'nin 4 katı kadar fiber optik bağlantısı olması beni rahatsız ediyor. Herkesi de etmeli...
 
Çin dışarıdan bakıldığı gibi içine kapanık bir piyasa rejimi uygulamıyor. Aksine oldukça rekabetçi bir piyasası var. Amerikan ve Avrupalı firmalar da bu rekabetin içindeler. Piyasa dinamikleri daha iyisini daha makul fiyata üretmek için tasarlanmış. Oldukça doğru bir kurgu. Piyasa ekonomisini uyguladığını iddia eden ülkelerde bile firmaların kayrıldığını, bir avuç iş insanına ayrıcalık tanındığını görüyoruz, duyuyoruz. Hele ki Batı'ya giderken bu durum iyice artıyor. Hâkim durumda olanların sömürüsü tolerans sınırlarını aşıyor. Tam bunları düşünürken aklıma Apple yasağı geldi. 
 
Hem dizüstü bilgisayarım hem de telefonum Apple olduğu için kamusal alan yasağının var olup olmadığını ilk elden test ettim. Bu arada şu bilgiyi vereyim: Apple telefonları, Çin'de en fazla satan akıllı cihazlar. Apple, Çin'in akıllı telefon satış hacminin %10’dan fazlasını oluşturuyor. Bu oran 2021’de sadece %2,3 idi... 
 
Apple yasağına döneyim: Kamusal alanlarda WiFi'ye bağlandığımda WhatsApp gibi Amerikan buluşu uygulamalar yavaşlıyor. Bu sebeple Çinli rakibi WeChat'i kullanmak durumunda kaldık. Anlaşılan burada da internet üzerinden siyaset yapılıyor. Yapmayan yer kaldı mı bilmiyorum?..
Sonuç olarak, Şanghay'a yaptığım ziyaret ve gördüklerimden epeyce notlar aldım. Türkiye'nin geniş bant ve 5G stratejilerini oluşturmakta geç kaldığını, Çinlilerle iş birliği yaparsa Amerikalıları gücendirecek diye tam olarak işe başlayamadığını görüyoruz. 
 
Bu meseleyi yakından takip edeceğiz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.