Enflasyonla mücadele sabır ister...

Sesli Dinle
A -
A +

Bu haftaki yazımı enflasyonla mücadelede yanlış bilinenlere ayırdım. Şöyle ki, ana akım iktisatçılar bile çoğu zaman tezlerini doğru şekilde ortaya koyamıyorlar. Faizleri yükselmeye itiraz edenlerle faizlerin hızla yükseltilmesini isteyenler aynı bağnazlık içinde. Hâlbuki ekonomi alternatifler bilimidir ve pek az durum için "olmaz olmaz" tanımı kullanılabilir. Bundan başka aynı hastalığı farklı zamanlarda aynı reçeteyle tedavi etmek mümkün olmayabilir. 

 

Heyhat, sebep-sonuç ilişkilerinin karmakarışık olduğu zamanlarda neyin doğru olduğunu değil önce neyin yanlış olduğunu bilmek gerekir.

 

Şimdi yanlış bilinenleri sıralayayım:

 

- "Büyüme için enflasyonla mücadeleden vazgeçtik" cümlesi yanlıştır. Aksine istikrarlı büyüme için önce düşük enflasyon oranları gerekir. Bu cümle hükûmetlerin zor olandan vazgeçip kolay olanı yapmayı tercih etmelerinden kaynaklanır. Böyle bir karar neticesinde büyümenin yavaşladığı ve enflasyonun yükseldiği vakalar sık görülür. Yani stagflasyon kaçınılmaz olur.

 

- "Faizi yükseltirsek enflasyon düşer" oldukça kolaycı bir yaklaşımdır ve her zaman sonuç vermez. Arjantin ve Türkiye faiz artışlarına geç kaldığı için bir süre daha yüksek enflasyon ile mücadele edecekler. Her iki ülkenin Merkez Bankaları faizleri yükseltirken doğal olarak talep yavaşlayacak, büyüme hızı düşecek. Dolayısıyla enflasyonu düşürme yolculuğu esnasında bir noktada "stagflasyon" yaşanması ihtimali var. Bu kısa sürecek ama iktidarlar bunu siyasi tehlike olarak görürlerse enflasyonla mücadeleyi yarı yolda bırakabilirler.

 

- "Enflasyonun sebebi talep fazlası, o zaman arzı artıralım" cümlesi bütünüyle safsatadır. Talep ve Arz süreçleri sürekli devam eden, dalgalanan süreçlerdir. Hükûmetlerin enflasyonla mücadeleden vazgeçmeleri için bu cümlenin arkasına saklandıklarını biliyoruz. Büyümeyi hızlandırmak için krediler yoluyla tüketim ve yatırımları coştururken sonunda hiper enflasyona geçiş yapan ülkeleri biliyoruz. Dolayısıyla önce enflasyonu düşürüp sonra büyüme denemelerine girişmek en doğrusu.

 

- "Ekonomi çok ısınırsa tedbir alır soğuturuz" cümlesi ne bilimsel ne de pratik bir anlam taşımaktadır. Her aklı başında ekonomist bilir ki "yumuşak inişin" garantili reçetesi bugüne kadar yazılmamıştır. Deneyenler olmuştur ama ya sonunda ekonomik daralma yaşanmış ya da ekonomi olduğu gibi yoluna devam etmiştir. 

 

- "Çarşı pazara müdahale ederiz fiyatlar düşer" yaklaşımı tarihte imparatorlar, krallar, padişahlar ve her türlü totaliter rejimde denenmiş ama başarısız olmuştur. Fiyatlar yine yükselmiştir. Çünkü enflasyonun sonuçlarıyla değil sebepleriyle uğraşmak gerekir. Elbette, bu seçenek de kolaycılığı tercih edenler tarafından uygulanmış ve uygulanmaktadır. 

 

- "Vergileri yükseltelim ki vatandaş az harcasın" yaklaşımı da bırakın enflasyonu durdurmayı aksine azdıran bir sonuç oluşturabilir. Gelişmiş ülkelerde belki sonuç verir ama kayıt dışılığın yaşandığı gelişen ülkelerde, beklenenin aksine karaborsa-faturasız alışveriş gibi faaliyetler sebebiyle vergi gelirlerini bile tehlikeye sokabilir. Vergi vergiyi öldürür diye boşuna dememişler.

 

- "Döviz Kurlarını tutalım ki enflasyon olmasın" yaklaşımının sonu hep faciadır. Gelişen ülkelerde hayat dövize endeksli olduğu için, hükûmetler güven ortamını sakatladığı her durumda döviz yükselir, bu da doğrudan doğruya enflasyona sebep olur. Bu durumu meydana getiren yanlış kararlar ve politikaları gözden geçirmek yerine döviz rezervlerinden satış yaparak kurların yükselmesini önlemek, hatta kurumlar ve bireylerin döviz işlemlerine sınır getirmek "muhteşem" hata kategorisine girer. Çünkü kimse ulusal paranın değerinin doğru olduğuna inanmaz, satılan rezervleri bizzat vatandaş alır bir kenara koyar, fiyatlama yaparken de kafasındaki piyasadaki döviz kurunu dikkate almaz. Mal ve hizmetler her yerde farklı fiyatlanmaya başlar. Enflasyon hızla yükselir. 

 

- "Enflasyon mağdur etti ücretleri yükseltelim" diye yola çıkan her hükûmet hayat pahalılığına davetiye çıkarır. Bu da başlı başına sebeplerle değil sonuçlarla uğraşma hikâyesidir. Bir süre sonra "enflasyon arkasında teknik sebeplerden çok psikolojik sebepler var" diye açıklamalar yapılır. Aslında bu önerme bir kısım doğruluk içerir. Ücretlere sürekli zam yapıldığını gören iş insanları alım gücü düşmediği için fiyatları artırırlar. Bunun sebebi sattıkları malı geriye koyarken daha büyük maliyetlere katlanacaklarından çekinir ve korkarlar. Elbette "korku" ve "endişe" psikolojiktir. Ancak vatandaşın zor durumundan faydalanmaya çalışmak ahlaksızlıktır. Bunu önlemek devletin elindedir. 

 

- "Resmî Enflasyonu vatandaşın moralini bozmamak için düşük gösterelim" yaklaşımı belki de yukarıda saydıklarımızın arasında en tehlikelisidir! Çünkü verinin namusu ülkenin namusudur. Hiçbir şart altında hükûmetlerin böyle bir yola sapmaması, ekonomi ile ilgili rakamları gerçekten uzaklaştırmaması gerekir. Zaten güven burada biter. Güven bitti mi, fiyatlama davranışlarındaki bozulma zirve yapar... 

 

 

 

"PEKİ, ÇÖZÜM NE?"

 

 

 

Elbette bu örnekleri çoğaltabiliriz. Meselenin özüyle değil sonuçlarını dikkate alarak yaklaşan her idare böyle "dâhiyane" formüller üretecektir. "Peki çözüm ne?" diye soracaksınız. Çözüm basit enflasyonun yükselmesine müsaade etmemek, anında müdahale etmek, vergileri artırmadan önce iki defa düşünmek, ücretleri artırmak yerine vatandaşın alım gücünü düşüren ortama hemen müdahale etmek, haksız rekabet ve rekabete aykırılık olduğu zaman ayrıcalık yapmadan müdahale etmek, üretimden satış noktasına kadar her yerde maliyeti düşürecek çabaların içinde olmak gerekirse teşvik vermek vs. 

 

Daha net olarak tüm anlattıklarımı şöyle özetleyeyim:

 

"Devletin asli görevi mal ve hizmet üretenin maliyetini düşürmek için altyapı yatırımı yapmaktır." 

 

Yani hükûmetlerin ihtiraslarına hizmet eden harcama ve yatırımlar değil, vatandaşın ve iş insanının ihtiyacına hizmet eden harcama ve yatırımlar esas alınmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
ssda 8 Eylül 2023 08:02

millet, eski millet değil ,fırsatçı ,yatırımcı stokcu, az zahmet çok para peşinde, bir lider halkına sonsuz güveniyorsa sonu çabuk gelir