Bu yaşlarda insan deli dolu olur biraz; biz de biliriz...

A -
A +

“Evladım, uzun lafın kısası, dediğim gibi, talebeliğini tam yapacaksın. Hocan da burada şahidim olsun..."

 

 

 

Hocam “Bak hele misafirin de varmış?” derken, ben hâlâ babamla damdaki adamın arasından çıkamamıştım. İçimden damdakini kastederek:

 

"Çok ayıp ettin, artık iniver be adam! Ne vakittir oradasın ve benim dikkatimi dağıtıyorsun, yeter! Seslendim duymadın. Bağırdım, aşağı inmedin bile.

 

Hocam yüzünü buruşturdu: “Acelen ne? Lütfen bekle! Sabır sabır!”

 

Hakikaten çok ayıp oluyordu hem hocama hem babama karşı lakin hâlâ benim kafam damdakinde!

 

Etrafıma bakındım, sonra da aradığını bulan çocuk heyecanıyla tebessüm ederek iyice toparlandım, dik durdum. Nefesini üfleyerek “Evet,” dedi, elini omzuma attı. “Evladım, uzun lafın kısası, dediğim gibi, talebeliğini tam yapacaksın. Hocan da burada şahidim olsun. Başka şeylere kafa yormayacaksın. Bu yaşlarda insan deli dolu olur biraz. Biz de geçtik bu yollardan. Ama işte memleketi kurtarmakmış, yok efendim, şuymuş, buymuş… Bunlar sonra. Her şeyin bir sırası var. Evvela icazetini al! Anlaştık mı?”

 

- Anlat bakalım "Şahadet getirmek ne demektir?”

 

Bildiğim bir mevzunun sorulmasına sevindim. Belli etmeden başladım detaylı bir şekilde anlatmaya:

 

- Allahü teâlânın var ve bir olduğunu, hazret-i Muhammed’in de onun kulu ve resulü yani elçisi olduğunu kabul etmek ve dili ile de söylemektir. Bu kelimeleri gönülden söyleyen kimse Müslüman olur. Müslümanlık, bütün kâinatı; yerleri, gökleri ve içindeki canlı ve cansız varlıkları yaratan Allahü teâlânın biz kulları için münasip gördüğü bir dindir.

 

- Müslümanlar birbirinin nesidir?

 

- Kardeşidir. Her zaman birbirlerine destek ve yardımcı olurlar. Müslümanlık kendimize ve diğer insanlara zararlı olabilecek bütün kötülüklerin yapılmasını yasaklamış, bize ve diğer insanlara faydalı olabilecek bütün iyiliklerin de yapılmasını istemiştir. Ne saadet Müslümanlığı can-ı gönülden, şeksiz, şüphesiz kabul edip dünya ve ahirette mesut ve bahtiyar olanlara…

 

Babacığım hislerini aşikâr etmese de yüz ifadelerinden memnun olduğu rahat okunabiliyordu. Onun memnuniyeti, emeklerinin boşa gitmediğini görmesinden dolayı ben de tarifsiz haz almıştım. Hocam, alnımdan öpmüş:

 

- Sevgili Peygamber Efendimiz, sallallahü aleyhi ve sellem, bir hadis-i şeriflerinde "İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır…” buyurmuşlar. Ne güzel ahlak, bütün insanlığın huzur ve saadeti için çalışmak. Mübarek olsun mübarek…

 

Aslında babamın bu habersiz ziyareti ve beni takip etmesi çocuk aklımla hoşuma gitmese de çok yerinde bir hareket olduğunu yaşım ilerleyince anladım. Böyle her aklıma geldiğinde de öyle kalpten duâ ediyorum ki… Sık sık geç vakitlerde habersiz gelip gitmesi tesadüfî değildi. Kendince varmak istediği bir maksadı vardı: Ne vakit aklım derslerden başka şeylere gitsin, türlü muzırlıklara çalışmaya başlasın, başımı kapıya çevirecek, babamın ha geldi ha gelecek diye düşünerek çalışırdım. Tembel bir talebe olarak görünüp üzülmesine sebep olmak istemezdim. İstikbalini düşünmeyen biri olmayacak, babamdan korkacak ve kafamı ders kitaplarından kaldırmayacaktım. Anladığım kadarıyla babacığımın kendine has böyle bir hesabı vardı. DEVAMI YARIN

 

 

 

Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.