Ayasofya, kahramanını bekliyor...

A -
A +
Ayasofya, Osmanlı Devletinde bir numaralı protokol camiîdir. Nasıl ki her gelen sultan, Topkapı Sarayı'na ilaveler yaparak O'nu bir külliyeye dö-nüştürdüyse Ayasofya da ilavelerle bir külliye haline gelmiştir. Topkapı Sarayı, devletin dünya yüzü, Ayasofya mânevî yüzüydü.
İngiliz güdümlü düveli muazzama, I. Dünya Harbi'nden sonra Padişahlığın lağvı, Hilafetin terki ve Ayasofya'nın kiliseye çevrilmesi için çok baskı yaptı. Ayasofya, petrol bölgeleriyle beraber Lozan'da zorlu bir müzakere unsurudur.
Diğerleri gerçekleşir...
Ayasofya ise 1930 senesinin başlarında birdenbire tamire alınır ve cemaate kapatılır. 24 Kasım 1934 tarihine gelince bir icra vekilleri hey'eti/Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevrilir. Daha sonra bu kararın altında yer alan reisi cumhur Mustafa Kemal'e ait imzanın şüpheli olduğu ortaya çıkar. Çok daha önemlisi de ortaya çıkar:
19 Şubat 1936 tarihli tapu kaydında bu gayrımenkulün Fatih Sultan Mehmed Vakfı adına: "Türbe, akaret, muvakkithane ve medreseyi müştemil Ayasofya-yı Kebir Camiî şerîfi" olarak tapulu olduğu tesbit edilir.
Ya imza taklit edilmek suretiyle Resmî Gazete vs. safhaları halledilerek kararın tapuya tebliği unutulmuştur. Veya karar doğrudur, fakat tapuya tebliği unutulmuştur. Hangisi olursa olsun. Aslolan devlet teminatı altındaki tapu kaydı olduğuna göre Ayasofya, müze değil camidir. Bakanlar kurulu kararı, doğru olsa bile zaman aşımına uğramıştır.
Müze kararından sonra Fatih'in yaptırdığı medrese yıktırılmıştır. Minarelerin yıkılma kararından ise kubbenin çökme tehlikesinden dolayı vazgeçilmiştir. Kazasker İzzet Efendi'nin emsalsiz güzellikteki 8 adet levhası da kapılardan çıkartılamadığı için tekrar duvarlara asılmıştır.
İstanbul, 13 Kasım 1918 tarihinde  işgal edilince işgal askerlerinin bir baskınla Ayasofya'nın kubbesinden hilali söküp yerine haç dikecekleri haberi işitilir. Bunun üzerine Sultan Mehmed Vahideddin, bir bölük askeri tahrip kalıplarıyla birlikte camiîn etrafına dizer. Padişah'ın talimat şudur:
-Düşman, Ayasofya'ya haç dikmeye teşebbüs ettiği ân camiî havaya uçurun!
Çünkü Ayasofya fethin ruhu, Müslümanların şerefidir. Sultandan sucuya kadar mü'minler, 481 yıl boyunca orada Allah'ın huzuruna durdular. Devlet-i Ebed Müddet'in mânâ merkezinde yer alan bu selatin/sultanlar camiî 79 yıldan bu yana ise cemaate hasret. Mahzun Ayasofya şimdi, kendisini tekrar Kur'anla, ezanla, kametle, cemaatle, cumayla, bayramla buluşturacak kahramanı bekliyor.
Mor Gabriel ve Heybeliada Ruhban Okuluyla Hıristiyanlara hak iadeleri yapılırken adaletin tecellisi adına, Fatih'in kemikleri daha fazla sızlamasın diye Ayasofya da yine bir bakanlar kurulu kararıyla camie çevrilmelidir.
Ayasofya'ya müze demek O'na hakarettir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.